19 Şubat 2016 01:00

TSK'ye 'Suriye'ye karadan gir' mesajı!

TSK'ye 'Suriye'ye karadan gir' mesajı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

5 ay içinde Ankara ikinci kez bombalı saldırının hedefi oldu.
Bu sefer hedef, Ankara’nın “Devlet Mahallesi”ydi!
Saldırıda 28 kişi hayatını kaybetti, 61 kişi yaralandı. Hayatını kaybedenlerin ailelerine, yakınlarına, dostlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Olay üstüne getirilen yayın yasağının arkasından Başbakan Ahmet Davutoğlu, saldırının Suriye uyruklu YPG Üyesi Salih Necar adlı bir kişi tarafından gerçekleştirildiğini öne sürdü. Necar’ın PKK mensubu kişilerle bağlantılı olduğunu savunan Davutoğlu, HDP’nin Mecliste AKP, CHP, MHP ile ortak bildiriye imza atmamasını, YPG’yi, PYD’yi terörist olarak görmeyen çevrelere ve ülkelere yönelik eleştirilerini ve çağrılarını da bu açıklaması içinde alt alta sıraladı. Ve bölgede sokağa çıkma yasaklı operasyonların ve Suriye’ye yönelik politikaların ne kadar tutarlı, haklı ve gerekli olduğunu göstermeyi de amaçlayan bir tablo çizdi.
Davutoğlu’nun saldırının üstünden 15 saat geçtikten sonra çizdiği tablo gerçekliğinden şüphe edilecek kadar mükemmel.

BAŞKA İDDİALAR DA VAR

Öte yandan ANF’nin haberine göre KCK Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık’ın Ankara patlaması ile ilgili olarak, “Bunu kim yaptı bilmiyoruz. Ama Kürdistan’daki katliamlara bir misilleme olabilir” diyen “belirsizlik” ifade eden açıklamasından sonra PYD-YPG’den açıklama yapıldı.
YPG’den yapılan açıklamada; Başbakan Davutoğlu’nun “Ankara saldırısını YPG yaptı” iddiası çok net biçimde yalanlandı; “Açıklama gerçeklerden uzaktır. Davutoğlu, bu açıklama ile Suriye ve Rojava’ya yönelik saldırıya zemin hazırlamak istemektedir” denildi. (Açıklamaların ayrıntılarını haberimizde göreceksiniz)
Ama bu tür saldırılarda gerçeğe ulaşmak için tetiği kimin çektiğinin çoğu zaman yanıltıcı olduğunu bilerek sonuçlar çıkarmak önemlidir. Daha doğrusu tetiği çekenin arkasındaki güçleri anlamak için; “Bu saldırı niçin yapılmıştır ve kimin işine yaramıştır?” sorusuna yanıt vermek gerekir.

BU SALDIRI KİMİN İŞİNE YARAR?

Bu açıdan bakıldığında lafı uzatmadan söyleyebiliriz ki; askerleri hedef alması, Ankara’nın en hassas noktasından vurması ile birlikte içinden geçilen sürecin özellikleri dikkate alındığında; Ankara saldırısının dolaysız mesajı, “TSK’ye sınır ötesine geçme (Suriye’ye karadan girme) çağrısı” içermesidir.
Bu ise, Suriye’de Türkiye’nin desteklediği “muhalefetin” (ÖSO, Türkmenler vb.), Türkiye’nin Suriye’ye girmesini isteyen ülkelerin ve IŞİD’in, el Kaide’nin işine gelir. Burada TSK’nin Suriye’ye girmesini en istemeyecek ise PYD-YPG’dir; Esad güçleridir. Herhalde bir de Rusya’dır.
Evet, Türkiye son altı ayda dört önemli bombalı saldırının hedefi olmuştur. Bu son saldırı Davutoğlu’nun iddia ettiği gibi PKK-YPG bağlantılı olarak yapılmışsa bile şu söylenebilir ki; saldırının arkasındaki örgütlerin kimliğinden bağımsız olarak, saldırıların nedeni Türkiye’nin bölgede izlediği politikayla bağlantılıdır. Ve Türkiye’yi yöneten AKP Hükümeti, önceki IŞİD saldırılarında bunu görmeyi reddetmiş, sorunu Türkiye’nin girişimlerinden bağımsız olarak, “IŞİD bir terör örgütü olduğu için bu saldırıları yapmıştır”a indirgemiştir. Hatta Hükümet propagandası, IŞİD’i bile kollayacak biçimde, açıkça IŞİD saldırıları için “kokteyl terör”, “kolektif terör” gibi saçma kavramlar geliştirmeye kadar götürmüştür.

SALDIRI HÜKÜMETİN POLİTİKASINI MI DOĞRULUYOR?

Şimdi ise Erdoğan-Davutoğlu yönetimi; bu sefer saldırıyı kendi politikalarıyla bağlantılı görme çizgisine gelmiş gibi görünmektedir. Ne var ki bu sefer de tam tersine Hükümetin, saldırıyı “Kendi politikalarının doğruluğunun kanıtı” olarak gösterip, bu politikalara karşı çıkanları da Ankara saldırısının destekleyicisi sayarak işin içinden çıkmaya yöneleceği anlaşılmaktadır. Erdoğan ve Davutoğlu’nun ilk açıklamalarında bu açıkça görülmektedir.
Örneğin, Başbakan Davutoğlu, yabancı ülkelerin elçilerinin Dışişleri Bakanlığına çağrılarak, “Bakın bu saldırıyı yapan kişi YPG’li, bundan sonra ‘YPG’ye terörist değil’ demeye devam ederseniz ilişkilerimizi sorgularız” deneceğini dün ekranlardan yüksek sesle ilan etti.
Elbette bu tutumun gerçek diplomaside bir karşılığı olamaz. Hele de Hükümetin, “bir misilleme” ya da “TSK’yi Suriye’ye karadan girmeye” çağıran bir mesaj içeren bu saldırıyı, kendi politikalarının doğrulanması olarak sunmasının ve herkesin buna göre dış politikasını gözden geçirmesini istemesinin anlaşılır bir yanı yoktur.

FATURA KİME KESİLECEK!

Kuşkusuz ki, bundan önceki saldırıların Erdoğan-Davutoğlu Hükümetinin bölge politikalarıyla bağlantısı, o politikaların yarattığı boşlukta gerçekleştiği dikkate alınıp gerekli önlemler (Güvenlik önlemlerinden çok politik önlemler) alınmış olsaydı, Hükümet Türkiye’yi bu saldırıların hedefi haline getiren politikalarını gözden geçirseydi, önceki gün Ankara’daki saldırının yapılması çok kolay olmayacaktı. Ama Hükümetin buna pek niyetli olmadığı gibi tersine, saldırının yarattığı hassasiyetleri de kullanarak;
-    İçeride, güvenlik-özgürlük ilişkisinde, güvenlik lehine ağırlığını koyarken aynı zamanda Bölge illerindeki operasyonları yoğunlaştırmak,
-    Suriye politikasını desteklemeyenleri de Ankara saldırısının destekçisi göstererek kamuoyu ve muhalefeti de bu politikalara yedeklemek isteyeceği anlaşılmaktadır.
Başka bir söyleyişle Erdoğan-Davutoğlu yönetiminin, saldırının faturasını; bir yandan Kürt siyasi güçlerine ve Türkiye’nin demokratlarına, aydınlarına, ilerici güçlerine, öte yandan da Rojava’ya, PYD, YPG’ye kesmeye hazırlandığı anlaşılmaktadır.
Elbette gerek Türkiye’nin demokrasi güçleri gerek bölgedeki tüm ilerici güçler, bu faturayı kabul etmeyecek, daha bir bilinç ve kararlılıkla gerçekleri açıklamaya, bölgede halkların eşitliği ve kardeşliği için savaşa, savaş ve şiddet politikalarına hayır demeye devam edecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...