25 Ocak 2016 00:54

Robotlar bizi işsiz mi bırakacak?

Robotlar bizi işsiz mi bırakacak?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Teknoloji şirketleri birbirinden becerikli robotlarını tanıtıp durdu. 

Söz konusu tanıtım esnasında iki soru gündeme getirildi.

1) Akıllanan ve becerileri artan robotlar insanları işsiz mi bırakacak? 

2) Çok akıllı, yapay zekaya sahip bu robotlar bir gün insanları ele geçirir mi?
Bu sorular, geçtiğimiz cumartesi sona eren Dünya Ekonomik Forumu’nda gündeme geldi çünkü... İsviçre’nin Davos kasabasında gerçekleştirilen forumun ana teması “4. sanayi devrimi”ydi.
Ne ola ki bu ‘4. sanayi devrimi’...

Birinci sanayi devrimi, buhar gücünün sanayide kullanılmasıydı. Yoğun kitlesel üretim sağladı.
İkinci sanayi devrimi, elektriğin sanayide kullanılmasıydı. Bu dönem içten patlamalı motorlar yapıldı. Sanayileşme çok yaygınlaştı.

Üçüncü sanayi devriminde ise nükleer enerji, sentetik mallar, bilgisayar teknolojisi geliştirildi. Dijitalleşme yaşandı.

Dördüncüsü ise... Üretim aşamasından, pazarlamaya kadar insanın müdahil olmadığı, robotların kendilerine verilen komutları uygulayacağı bir teknolojik düzey. 

İyi mi yoksa kötü mü?

Davos’ta buna cevaplar arandı.

Bilim kurgu filmlerinde karşılaştığımız felaket senaryolarına benzeyen şu soruya çok kolay cevap verildi: Yapay zekaya sahip bu robotlar bir gün insanları ele geçirir mi? 

Denildi ki... “Endişeye gerek yok! Robotlar sadece verilen komutları yapar. Yeni bir plan ya da durumu değiştirecek bir plan yapamaz.”

Tartışma çabuk kapandı. 

KAPİTALİZMDE BU TARTIŞMALARIN YERİ NE?

Fakat tartışma, fayda, zarar, işsizlik konularına gelince alevlendi. 

Olumsuzluk olarak şunlar sıralandı: 5 yıl içinde robotların devreye girmesi sonucu 5 milyon iş ortadan kalkacak. İnsanlar tarafından yapılan işlerin yüzde 60’ı yakın gelecekte makinelere devredilecek. Bu gelişmeler de kitlesel işsizliğe yol açacak. 

Bu tartışmalar da en sonunda şuraya bağlandı: “Eğer bir işi makineler, robotlar daha iyi yapıyorsa bırakalım onlar yapsın.”

Öyle ya, robotlar dururken niye insanlar köle olsun? 

İşte bu masum soru, kapitalizm koşullarında maalesef gerçekçi durmuyor.

Bilim ve teknolojinin gelişmişliği bugün de zaten birçok işi insansız yapabilecek... Birçok ürünü insansız üretebilecek düzeyde. 

Örneğin, otomobil ve araba lastiği üretmek için binlerce kişinin çalıştığı bir fabrikaya ihtiyaç yok. Buna rağmen otomotiv patronları işçisiz üretime geçmek yerine... Üretimi emeğin ucuz olduğu yerlere kaydırıyor. Neden acaba?

Çünkü patronlar tamamen robot sistemine geçerlerse üretim yapabilirler, ama sömürü yapamazlar. Sömürünün kaynağı; ne çok üretimdir, ne de ileri teknoloji ürünü makinelerin üretime sokulması. 

Tersine, dün de bugün de sömürünün tek kaynağı ‘canlı emek’tir. 

Kapitalist, işçi atıp makineleştikçe üretimi artıyor. Bu durum patron sanki makineleri sömürüyor da ondan kârı artıyor gibi görüntü oluşturuyor. Görüntü böyle olsa da, gerçek patronun geri kalan işçileri daha çok sömürmesidir. Adına ‘verimlilik artışı’ denilse de aslında artan sömürünün kendisidir. 

Ayrıca her şeyi robotlar üretirse... İnsanlar neyi üreterek para kazanacak? Piyasaya çıkacak mal ve hizmetleri kim satın alacak? 

Şimdi patronlar, ucuz da olsa, geçici de olsa  insanlara iş veriyor. Ve düşük gelirli insanlara, borçlandırarak da olsa, ürün satabiliyor.

Kapitalist sistemde robotlar tüm topuma ait olmadığına göre... Sadece robot sahibi sermayedarlar ile gelirsiz insanlardan oluşan bir toplumda robotların ürettiklerini kim satın alacak? Robot sahipleri mi!


KAPALI KAPILAR ARDINDAKİ GERÇEK

Dördüncü sanayi devrimi denilen şeyin... Acaba bilgisayarların yaygın kullanımı ve dijitalleşmeyle gündeme gelen üçüncü sanayi devriminden farkı var mı? 

Savunucularına göre... Bu dördüncü devrim sadece ekonomik süreçleri dönüştürmeyecek. İnsanların öğrenme, çalışma, sosyalleşme pratiklerini de etkileyecek.

Dünyayı ve yaşamı algılama biçimlerini değiştirecek. Ve bütün bunlar kısa bir sürede yaşanacak.
Günümüze damga vuran Uber, Facebook gibi şirketleri örnek gösteriyorlar. Bu örnekler, bir şey üretmeden ya da ticaretini yapmadan yaşayan şirketlerdir. 

Finansal alan, üretken alan (reel) olmadan nasıl var olamaz, yaşayamazsa... Bu şirketler de aynen öyle reel alana bağlı asalak şirketlerdir.

Finanssallaşma reel alanı çok aşınca nasıl sistem krize giriyorsa... Bu şirketler de milyar dolarlar kazandıkça sistem sıkıntıya girer.

Söz konusu gelişmeler kapitalizmin özünü değiştirmez. ‘Bilişsel kapitalizm’de de değer yasası geçerlidir (uzun ve ayrıca ele alınması gereken bir konu). 

Özetle vurgulayalım ki... Kapitalizmde teknolojik gelişim kitlesel üretimi sağlayabilir. Üretileni hızlı dolaşıma sokabilir! Lakin kapitalizmin genel işleyiş yasalarını değiştiremez.

Bunu Davos’a katılan herkes bilir. 

İşte bu yüzden zengin, iktidar sahibi ve şöhretliler dünyanın sorunlarına çözümü konuşuyoruz dedikleri İsviçre Alpleri’nde... Asıl dertlerini gizli toplantılarda gündeme getirirler.

Herkes müşteri ağlarını genişletmenin peşine düşer.

Nitekim, Başbakan Ahmet Davutoğlu da aynısı yaptı. Doğrudan yatırım yapan, uluslararası dev şirketlerin yönetim kurulu başkanları ve CEO’ları ile buluşup Türkiye için projeler bağladı.

Anlayacağınız... Bize dünya değişecek masalı kapalı kapılar ardından kapitalizm gerçekliği.


BAŞKA BİR SİSTEMİ TARTIŞMAK?

Teknolojiyi daha az işçiye daha çok ürettirmenin, ağır sömürünün parçası haline getiren...

Hızlı dolaşım ve tüketim ağlarını içerisine doğayı da katıp katleden...

Bu da yetmeyince savaşları devreye sokan...

Sınıflı, üretim araçlarının mülkiyetine dayalı bir sistemde... 

Dördüncü değil beşinci sanayi devrimi gerçekleşse de teknolojinin nimetleri topluma yansımaz. Onun içindir ki... Robot teknolojisinden bütün yönleriyle sınırsız yararlanmanın önü ancak üretim araçlarının özel mülkiyetine dayanmayan bir sistemde (sosyalizmde) açılır. Çünkü ancak sosyalizmde, sömürü, işsizlik, kâr, zarar söz konusu olmadan, sadece insanların ihtiyacı olduğu için üretim yapılır. Üretim araçları tüm toplumun hizmetine sunulur.

Kapitalizm, ne kadar forum yapıp ele alırsa alsın... Giderek küresel iklim krizi, su krizi, geniş çaplı zorunlu göçler, bölgesel etkiler yaratabilecek devletler arası çatışmalar gibi sorunlar büyüyüp duruyor. 

Ve kapitalizm de bu sorunları çözebilme kapasitesini iyice yitiriyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...