Bilgisayardan hallice: İnsan
Fotoğraf: Envato
Gündelik hayatta yeni tanışmaya başladıklarında insanlar bilgisayar ve robotları canlıların kötü birer kopyası olarak algılamışlardı. Ya şimdi?
Sanırım anlatacaklarımda hemfikir olacağız. Giderek insanlar ilişkilerini bir bilgisayar edasıyla sürdürmeye başladılar. Bunun en somut örneklerini hastanelerde muayene odalarında görmek mümkün.
Son zamanlarda hastaneler ve sağlık ocaklarına gidenler sanırım aynı şeyleri gözlemlemiştir. Diyelim ki beş dakika muayene odasında kaldınız. Bunun kaç dakikasında doktor size bakıyor, ne kadarında bilgisayar ekranına?
Giderek hekimler için hastalarını gördüklerinde beyinlerinde rakamlar uçuşacak bir zemin yaratıldı. Sakın ön yargılı olmayın, paralardaki rakamlardan bahsetmiyorum. Artık hasta Ahmet, Ayşe, Mehmet, Ali gibi hasta isimleri yerine rakamlar geldi. Hastaların şeker, üre, hemogram ve bilumum tetkik değerleri, ultrasonda misal karaciğerinin kaç santim olduğu, beynindeki kistin boyutu fizik muayene bulgularının ve bizzat hastalığının önüne geçti. Eskinin şeker hastası gitmiş yerine misal kan şeker değerleri sözgelişi 250 ile 350 arasında sabitlenmiş bir robotik hasta konumlandırılmıştır adeta.
Öte yandan sağlık hizmetleri neredeyse “büyük biraderin” telekulağı haline getirilmiş durumda. Salt sokağa çıkma yasağı konulmuş ilçelerdeki sağlık merkezlerinde uygulanmıyor GBT. Hastanelerde yatırılan tüm hastalar koca bir ülkede güvenlik sorgusundan geçiriliyor nice yıllardır. Duyan kim, bilen var mı?
Hele bir de hekimlerin içine “Neoliberal uygulamaların eşiğinde bir devlet aklı kaçtıysa” vay halimize.
501 edebiyatçı akademisyenlerin barış ve müzakere çağrısına, kalbiyle ve kalemleriyle katıldıklarını duyurduklarında “Ama’sız Fakat’sız, Eğer’siz, Bu Suça Ortak Olmayacağız”
demişlerdi. İmzacılardan Sema Kaygusuz ise “İçinize devlet kaçınca geriye insan kalmıyor” demişti. İşte bir edebiyatçıdan ödünç aldığım bir söz bu “İçine devlet kaçmış insan”. Doğası gereği asıl belirleyici olan içimize nasıl bir devletin kaçtığı!
Özgürlükleri dışlayan güvenlikçi bir devlet anlayışı hele bir de sağlığı metalaştırıp giderek piyasanın insafına terk ediyorsa durumdan vazife çıkarmak gerekiyor. Her birimizin gerek hasta gerek sağlıkçı olarak içimize kaçırtılan, benimsememiz için her bir yol denenen neoliberal eğilimleri tutup atmamız gerekiyor. Yoksa otoriterleşme eğilimindeki bu ülkede gerek sağlıkta gerekse hayatın her bir alanında emredici kibrin makineleri kılınmamız işten bile değil.
Sağlıcakla kalın.
- Askeri vesayetten toplumcu hekimliğe 25 Mart 2024 04:45
- 14 Mart halkın da Tıp Bayramı 18 Mart 2024 04:25
- Mahcup eğilimler, insan hakları ve hekimlik 11 Mart 2024 04:40
- Penisilin kokan sokaklar 04 Mart 2024 04:20
- Üvey dilin panzehri çokdillilik 26 Şubat 2024 04:45
- “İnsan dünyadır” 19 Şubat 2024 04:35
- Tabip odalarını ‘güvercinin ruh tedirginliği’ ile sınamak 14 Şubat 2024 04:24
- Her şehir atığı ile malul 07 Şubat 2024 04:10
- Ne sağcılar ne solcu: Sağlık ideolojisi 31 Ocak 2024 04:40
- Eş değer ilaç, doğala özdeş gıda ve algı yönetimi 24 Ocak 2024 04:36
- Bedene, ülkeye, aydınlanmaya biraz daha ışık 17 Ocak 2024 04:10
- Kızamık yine yeniden 10 Ocak 2024 04:33