19 Ocak 2016 00:54

Alacaklar için istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır

Alacaklar için istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

SORU: Merhaba. Ben, 4 yıl ve 3 yıl çalıştığım bankalardan istifa ederek tazminat almadan ayrıldım. İstifa yıllarım 2011 ve 2014. Acaba dava açarsam, bu bankalardan tazminat ve fazla mesai haklarımı alabilir miyim? Teşekkür ederim.

CEVAP: Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, hak sahibine, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı 4857 sayılı İş Kanununun 24. maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin bildirim süreli fesih ile ilgili düzenlemesi ise, İş Kanununun 17. maddesinde yer almaktadır. Bunun dışında İş Kanununda işçinin istifasını düzenleyen özel bir hüküm bulunmamaktadır. 

Kural olarak, bir işçi işten kendi isteği ile ayrılmış ise, bu durumda kıdem tazminatını alması söz konusu değildir. Ancak, uygulamada istifa eden işçinin tazminatını alabilmesi bazı şartların varlığı halinde mümkün olabilmektedir. Ancak, her bir somut olay kendi koşulları içinde mahkeme tarafından değerlendirilmektedir. 

İstifa eden işçinin kıdem tazminatı alabilmesine örnek verilebilecek olaylardan ilki, işçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılmasıdır. Bu durum uygulamada da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverence tazminatların derhal ödenmesi ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyarak istifa dilekçesi vermesi halinde gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu durumda işçinin iradesi yanlış yönlendirilmiştir. Bu gibi durumlarda yapılan fesihlerde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmektedir.  

İşverenin haklı fesih nedenlerine dayanarak işçiye istifa dilekçesi vermesi halinde baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine de gerçek bir istifa gibi hukuki sonuç vermek mümkün değildir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi de vermiş olduğu birçok kararında, bu gibi hallerde feshin işverence gerçekleştirildiği, ancak işveren feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir. (Yargıtay 9.HD. 3.07.2007 Tarih, 2007/14407 E, 2007/21552 K. ) 

İşçinin haklı nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olduğu ve buna uygun biçimde bir fesih yoluna gideceği sırada, yine iradesi fesada uğratılarak işverence istifa dilekçesi alınması durumunda da istifaya geçerlilik tanınması doğru olmaz. Bu ihtimalde ise işçinin haklı olarak sözleşmesini fesh ettiği sonucuna varılmalıdır. Örneğin, fazla mesai ücretlerimin ödenmemesi nedeni ile istifa ediyorum gibi bir beyan aslında haklı nedenle feshe dair bir irade bildirilmesidir.  

İstifa belgesine dayanılmakla birlikte işçiye ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmiş olması, Türkiye İş Kurumuna yapılan bildirimde işveren feshinden söz edilmesi gibi çelişkili durumlarda, her bir somut olay yönünden bu çelişkinin istifanın geçerliliğine etkisinin değerlendirilmesi gerekir. 

İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda da, işçinin daha sonra dava açarak dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde de hukuka aykırı bir yön bulunmadığını Yargıtay, kararlarında belirtmektedir. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır. Örneğin, haklarım tarafıma ödenerek istifa ediyorum gibi bir beyan çelişki taşıdığı için bu durumda istifanın ardındaki somut durumun araştırılması gerekir. 

İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün olmadığı gibi, ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanılamaz. Bundan başka işçinin işverene ihbar tazminatı ödemesi yükümü ortaya çıkabileceğinden uygulamada mahkemeler ve Yargıtay tarafından istifa türündeki belgeler titizlikle ele alınarak incelenmelidir. 

Dolayısıyla sizin her iki istifa durumunuzda bu köşemizin sınırları içinde kısaca bahsettiğimiz söz konusu hususuların bulunması durumunda iş mahkemesinde bir alacak davası açabilirsiniz. 

Fazla mesai ücreti, adı üstünde bir ücret alacağı olarak değerlendirilmektedir. Ücret alacakları açısından zaman aşımı 5 yıldır. 5 yıllık zaman aşımı fazla mesai ücret alacakları açısından da söz konusudur. Dolayısıyla ilk işten ayrılma tarihi olarak vermiş olduğunuz 2011 yılı açısından zaman aşımı söz konusu olabilecektir. Ancak, bu açıdan dahi işten çıkışınızın tam tarihi önemlidir. Eğer beş yıllık zaman aşımı süresi dolmamış ise kıdem tazminatı alacağından ayrı olarak bir ücret alacağı davası açabilirsiniz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa