19 Ocak 2016 00:51

‘Erkek gibi koşuyor’

‘Erkek gibi koşuyor’

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Caster Semenya, Güney Afrika’nın yoksul bir köyünde doğmuştu ve “uygar”lığın hışmıyla tanışması için modern dünyayı görmesi gerekti. 

Irkçı Apartheid rejiminin yıkılmaya yüz tuttuğu 1991 yılında dünyaya geldiği için oradan kıl payı yırtsa da yerkürenin geri kalanından kendisini kurtaramadı.

2009 Berlin Dünya Atletizm Şampiyonası finalinde tüm rakiplerini büyük farkla geride bıraktı. 
Batı medyası, rakipleri, IAAF... Hepsi Semenya’nın “kadın olmadığını” iddia eden imalarda bulundu.
Gencecik yaşında altın madalyaya uzanan Semenya ise federasyonuna kızgındı: “Beni niye buraya getirdiniz. Keşke köyümde bıraksaydınız.”

Hedefteydi, çünkü hızlıydı ve güçlüydü. Erkek atletlerin yarı tanrı olarak görülmesini sağlayan özellikler onun “kadın olmadığı”nı öne sürmek için kullanılıyordu.

“Buraya gelene kadar hayatımda kimse bana erkek demedi” diyor, kendisine “Cüzzamlı” muamelesi yapıldığını söyleyerek podyuma çıkmak istemediğini belirtiyordu.

Şampiyondu ama mutlu değildi. Kazandığına pişman edilmişti.

Cinsiyet testine zorlanıyor, altın madalyasının elinden alınacağı konuşuluyordu.

Buna karşılık Güney Afrika medyası, Semenya’nın kadınlığını kanıtlamak için onu boya küpüne batırıp röportajlar yapıyordu. Yılların emeğiyle sahip olduğu atletik başarısı yüzünden cinsiyeti sorgulanan sporcu, bir kilo ruj ve allıkla kadın olduğunu ispata zorlanıyordu!

İtalyan rakibi Elisa Cusma Piccione’ye göre kesinlikle bir erkekti. Berlin’de yaklaşık 1 saniye arkasında kalarak ikinci olan Rus Mariya Savinova ise yenilgisini “Şuna(Semenya’ya) bir bakın” diyerek açıklıyordu.
Kadın sporcularda, şampiyonu erkek olmakla suçlamanın tarihi epey eskilere gidiyor. “Erkek gibi koşuyor...” adını bir HBO belgeseline de veren yaygın bir ifade. 1936 Berlin’de Stella Walsh, yıllarca büyük rekabet yaşadığı Helen Stephens’a geçildiğinde bunu Stephens’ın erkek olduğu iddiasıyla gerekçelendirdi. Walsh’a göre Stephens bir erkekti çünkü “Hiçbir kadın o kadar hızlı koşamazdı.” Walsh’un itirazı üzerine Alman yetkililerin gerçekleştirdiği cinsiyet testi sonucu Stephens’ın başarısında herhangi bir dış faktör olmadığı anlaşıldı.

Walsh, 1980 yılında bir mağaza soygunu sırasında vurularak yaşamını yitirdi. Otopsisinde interseks olduğu ortaya çıktı. Dora Ratjen’in geçtiğimiz hafta hatırlattığımız hikayesiyle bilinen 1936 Berlin’in ikinci ‘İnterseks hikayesi’ böylece resmen tamamlandı. Walsh, maalesef tarihe kendi cinsini ihbar eden bir sporcu olarak geçti.

Caster Semenya’ya geri dönersek, 2009 yılındaki tartışmalar onu genç kariyerinde epey yavaşlattı. 2010 ve 2011 yarışamamayla form tutma arasında geçti. 2012 Londra Olimpiyatları’nda, 3 yıl önce kendisini “Erkek olmakla” suçlayan Savinova tarafından geçildi. Ancak geride bıraktığımız yıl ortaya çıkan Rusya merkezli büyük doping skandalı sırasında Dünya Doping Ajansı, Mariya Savinova’nın yaşam boyu spordan men edilmesini tavsiye etti. Bu, 2012 Olimpiyat altın madalyasının Semenya’ya verilmesi ihtimalini gündeme getiriyordu. 

Savinova, Semenya’yı tamamen doğuştan sahip olduğu testosteron seviyesi ve atletik yeteneği sebebiyle itham ederken, Savinova’nın doğal olmayan yollardan performansını artırdığı iddiaları ortaya çıkıyordu Kendisine yapılanlardan sonra kin beslemek için her türlü hakkı olan Semenya’nın konu hakkındaki görüşü Guardian tarafından “Filozofça” olarak nitelendi: “Yarıştım ve gümüş madalya kazandım dolayısıyla gümüş dışında bir şey için kutlama yapamam. Beni Olimpiyat şampiyonluğuyla ödüllendirseler de bu hiçbir zaman kutlayamayacağım bir başarı olur. Ülkem için harika olur ama benim için bir anlam ifade etmez. Olimpiyatta birinci gelen birisi vardı. Doping yaptı ya da yapmadı bilemem ama ben 2. sıradaydım ve bu hiç değişmeyecek.” 

Not: 3 haftadır sürdürdüğümüz seri, haftaya sona erecek

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...