Özerklik de, öz yönetim de neymiş...
Fotoğraf: Envato
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hitler örneği vererek üniter devletlerde de başkanlık sistemine gönderme yapması Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde geniş yankı yarattı.
Dünya medyasında bu açıklama tartışıldı, yorumlar yapıldı. Kimi hayretle, kimi de olağan karşılayarak, gelişmenin yönüne bakarak, Erdoğan Türkiyesi’nde yaşananları düşünerek, bunun hiç de şaşırtıcı olmadığını söyleyip, yazdı.
Gerçekten de şaşırtıcı değil...
Demokratik özerklik de neymiş, öz yönetim de neymiş, Hitler tipi başkanlık yeter noktasındayız...
Türkiye’de fiilen başka bir rejimin uygulandığını bizzat söyleyen ve herkesi bunu kabul etmeye zorlayan da Erdoğan’ın kendisi... Yapılan bu açıklamanın icraatlarla gayet uyumlu olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Yani Başbakan Davutoğlu’nun, Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmeden sonra, üniter ülkelerde de başkanlığın olabileceğine dair yaptığı bir açıklamadan hareketle sorulan soruya Erdoğan’ın yanıtı gerçeğin ikrarı sayılabilir. Erdoğan aynen şöyle diyor; “Doğru... Yani, üniter devlette başkanlık sistemi yoktur diye bir şey yok... Şu anda zaten bunun dünyada örneği var, geçmişten bu yana da var. Yani, Hitler Almanyası’na baktığınızda orada da bunu görürsünüz, daha sonra değişik ülkelerde yine aynı şekilde bunun örneklerini görürsünüz.”
Suudi Arabistan ziyareti sonrası yapılan bu açıklamadan hemen sonra Cumhurbaşkanlığı sözcülerinden durumu kurtarmaya, izahat yapmaya yönelik çabaları ise kimseyi ikna etmeye yetmedi.
Zira, önü de arkası da belli bir cümle. Dahası, Türk tipi başkanlık sisteminin ne tür bir yönetim biçimi olduğu üzerine yapılan tüm konuşmaların, açıklama ve demeçlerin, çaba ve girişimlerin temel mantığı da Erdoğan’ın sarf ettiği bu cümlelerde gizlidir. Hitler’e gönderme yaparak bir sistemden söz ediyorsanız söz bitmiştir. Artık daha ötesi yoktur. Bundan daha kötüsü olamaz. Bir zihin, bu muhakemelerin, bu tahayyüllerin izinde dolaşıyorsa orada cümlenin önünün, arkasının hiç bir kıymetiharbiyesi yoktur.
Ayrıca zaten şu an uygulanan sistem, devam eden yönetim biçimi fiilen bir Hitler Almanyası uygulaması değilse nedir? Türkiye’nin Yahudileri durumuna gelen Kürtlere yapılanlar her şeyi göstermiyor mu?
Erdoğan hiç bir şeyi gizlemeden, aleni ve açık yapıyor. Orada bir sorun yok! Sorun hâlâ onun yapmak istediklerini doğru okumak yerine, acabalarla zaman yitirenlerde... Sorun, gerekçeler bulmakla uğraşmakta... Kararlıca bir tutum ve çıkış yapmamakta... Başka türlü okumaya çaba göstermeye meyyal olmakta... Daha doğrusu bu olup biten karşısında güçlü demokratik bir hamlenin hesabı ve çabası içinde olmamakta...
Şu anayasa hesabı karşısında gösterilen tutum da biraz bunu göstermiyor mu?
Burada, Kürt hareketini bu değerlendirmenin dışında tutuyoruz demeye gerek var mı! Kürt halkı, Erdoğan Türkiyesinin gidişatını önlemek için her geçen gün daha büyük bedeller veriyor. Aslında Kürtler tüm insanlık için, tüm Türkiye için bir sorumluluk üstlenmiş durumda; Tarih, hep bazı halkların direnişiyle insanlığa büyük kazanımlar sağlamasına tanık değil midir! Sovyet halkı Hitler faşizmine karşı direnirken tüm insanlık için bir kazanım yaratmadı mı!
Bölge’de basbayağı bir savaş var ve Kürt halkı ve Kürt hareketi, aynı zamanda faşizmi durdurmak, Hitler Almanyası provalarına engel olmak için tüm varlığını ortaya koymuş bulunuyor. Ancak buradan çıkarılması gereken başka önemli bir sonuç var; üstelik aynı tarihsel koşulları paylaşan, aynı zulme, sömürü ve baskılara mazhar olmuş Türk’ün ve Türkiye halklarının tüm bu olup biten karşısında dayanışma göstermesi değil, sorumluluk almasıdır olması gereken... Sorup sorgulanması gereken bugün tam da budur!
Gereken, bu kan revan gidişata karşı verilen direnişin içinde yer alacak yeni alanlar yaratmaktır. Kürtlerle, bölgesel özerklik mücadelesi ve öz yönetim önermesiyle birleşmektir.
Ve ne yazık kı, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın da çırpınarak izah etmeye çalıştığı gibi İsveç modeli de denebilecek bir burjuva demokratik yönetim biçime denk düşen öz yönetim ya da bir halkın dili, kültürü, ulusal özellikleriyle, çağdaş normlar, demokratik kriterlerle kendi kendisini yönetebileceği modellerden biri olan bölgesel özerklik tartışılamıyor; Öz yönetim ve onu savunanlar düşmanlaştırılıyor. Batıdan güçlü bir destek bulamıyor; onu gündem yapanlar tankla, topla hedefe konuluyor. Her gün insanlar katlediliyor, her gün evler yoksulların başlarına yıkılıyor, genç kadınlar, engelli gençler, hamile kadınlar, takatsiz yaşlılar, anne memesindeki bebeler katlediliyor ama Hitler Almanyasını örnek veren biri hakkında hiç bir işlem yapılamıyor... Türkiye ayağa kalkamıyor.
Ama bir kez daha belirtelim ki; Erdoğan Türkiyesi kendi suçlarının ağırlığı altında çökecektir.
- Emperyalizm, savaş ve yeni dönem 21 Ekim 2023 04:47
- Filistin ve TBMM'de gizli görüşme kararı 14 Ekim 2023 04:51
- Ankara saldırısı ve iktidarın yeni planı 07 Ekim 2023 04:50
- Yine Gezi, yine hukuksuzluk 30 Eylül 2023 04:53
- İktidarın politikalarına boyun eğen muhalefet yol alamaz 23 Eylül 2023 04:51
- CHP Tanrıkulu'yu AKP'nin önüne attı 16 Eylül 2023 05:32
- Karaburun Bilim Kongresi; kapitalizm ve yıkım 09 Eylül 2023 04:45
- 1 Eylül Dünya Barış Günü ve dinmeyen savaşlar 02 Eylül 2023 04:45
- Antep’teki işçi direnişleri ve gösterdikleri 26 Ağustos 2023 04:26
- Yargıtaydan hukuksuzluğa bir onay daha… 19 Ağustos 2023 04:57
- Yeni dönem ve dayatılan "yeni" yaşam tarzı 12 Ağustos 2023 04:40
- Diyanetten Kobanê davası fetvası 05 Ağustos 2023 05:05