04 Ocak 2016 00:51

Barışta uçuran ekonomi savaşta ne yapar?

Barışta uçuran ekonomi savaşta ne yapar?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

O günlerde ne çok kâr zarar hesabı işitiyorduk!

Hükümetin ‘çözüm süreci’ adını verdiği… 

Hükümet ve Kürt silahlı siyasi güçlerin karşılıklı adımlar attığı… 

Silahların sustuğu… 

Kürt sorununa ilişkin yeni bir dönemin başlanıldığına inanılan günlerdi o günler.   

Büyük bir gürültü ve sevinçle anlatılıyordu yatırımların nasıl da coşacağı. Bugüne kadar savaşın hüküm sürdüğü o topraklara patronların nasıl da koşa koşa gidecekleri. Çözümle birlikte Türkiye’nin nasıl da Ortadoğu’nun yatırım üssü haline geleceği vs... 

Biz de anlatılıp durulan bu kalkınma hikayeleri karşısında sormadan edemiyorduk: Kâr zarar hesabı yapılmadan, demokrasi ve insanlık adına ‘silahlar sussun barış süreci inşa edilsin’ denilemez mi?’ diye... 
Silahların sustuğu günlerde ekonomik kazanç hesabı yapanlar her nedense... Silahların coştuğu bugünlerde savaşın faturasına dair pek laf etmiyor. 

Bölgede esnafın kepenk açamadığından... Ticaretin durduğundan, sanayinin üretmediğinden bahsedenler var... Lakin savaşın topyekün tüm ülkeye faturasından bahseden yok.  

Örneğin askeri harcamaların çığ gibi büyümesi. Sadece bölgede yaşayanları etkilemiyor her halde!

HEM ÖL HEM DE PARASINI ÖDE!

Her askeri harekatın ağır bir maliyeti var. Uçak, helikopter, zırhlı araç trafiği… Bu olağan dışı hareketin maliyeti öyle az buz değildir. Onlarca uçakla yapılan birkaç saatlik sınır ötesi bombardımanın maliyeti 10 milyonlarca doları buluyor. F-16’ların yakıt harcaması bile birkaç saate milyon doları buluyor.
Bütçede askeri harcamaların payı artıyor. 

Savaş yoğunlaştıkça... Örtülü ödenek, tarihte olmadığı kadar, AKP Hükümeti ve Saray tarafından harcanıyor.

Kimin parası acaba bunlar?

Kaldı ki Türkiye sınır ötesinde de savaş harcamalarını artırdı. ABD için bile kolay değil sınır ötesi savaş bütçesinin altından kalkmak. 

Savaşın ekonomiye zincirleme etkileri de düşünülenden her zaman çok daha fazladır. 
Söz konusu etkinin faturasını ödeyen halktır. Keza savaş bütçesinin kaynağı da halkın ödediği vergilerdir.  

Ey barış döneminin ekonomik getirisinin hesapçıları! 

Şimdi neden halka “hem çocuklarınız ölüyor hem de çocuklarınızın öldüğü bu savaşın parasını siz ödüyorsunuz” demiyorsunuz? 

Silahların sustuğu dönem ‘kazanacaksınız’ dediklerinize şimdi aynı açıklıkta kaybettiklerini anlatmıyorsunuz?

BU İŞTE BİR YANLIŞLIK YOK MU?

Hiçbir zaman, hangi askeri harcamanın hangi yanlış siyasi kararın sonucu olduğu da tartışılmaz, bilinmez.
Şimdi de bir yanlışlık yok mu?

Her seferinde “kökünü kazıyacağız”, “temizleyeceğiz” deniliyor. 

Lakin kök kazınmıyor. Başında “şehit” yazılı sokakların, okulların, üst geçitlerin sayısı artıyor. 
Bir yerlerde bir yanlışlık yapıldığını hatırlatırcasına!

Devlet ‘taviz vermez’ denildikçe...

On biner on biner artıyor ölüler. 

Tavizsizlik hesabınızda bir yanlışlık var dercesine!

“Hendeğe gömeceğiz” diye zaptettiğiniz sokaklarda, semtlerde vuruldukça çocuklar, yaşlılar, hamile kadınlar... 

Akla geliyor; geçmişte gözaltında kaybedilmiş binler, asit kuyularına, kireç kuyularına atılmış, çocuk yaşlı sayısız insan...

Bu yolla çözülmezi haykırırcasına!

Birlik, beraberlik, kardeşlik cenneti böyle kurulsaydı...

40 bini bulur muydu ölülerimiz.

Bir yerde siyasi bir yanlışlık var. Ama hesap veren yok!

Faturayı ödeyenler ise hep aynı.


TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜNÜN EKONOMİK NEDENİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Suudi Arabistan gezisinin dönüş yolunda... Uçağındaki gazetecilere demeç vermiş: ‘Kürt bandı’na evet demeyiz! 

Banttan kastı şu: Azez’e YPG gelirse o zaman Türkiye’nin güneyinde, Suriye’nin kuzeyinde birleşik bir Kürt hattı oluşur. 

Erdoğan’ın söylediğine göre Türkiye buna izin veremezmiş.
Neden?

Biri siyasi biri ekonomik olmak üzeri iki sebebi var.  

Siyasi sebep oldukça açık: Türkiye ile komşu, PKK ile ilişkili bir Kürt coğrafyasının varlığı, içeride Kürtlerin statü talebini daha da güçlü kılar. Bu da, talebin şiddetle bastırılmaya çalışıldığı ortamda kabullenilmesi zor bir olgu!

İşin ekonomik sebebi ise enerji ile ilgili... 

Şöyle ki...

Kürt Özerk Bölgesi (Resmi dilde Kuzey Irak) zengin bir enerji yatağı. Kürt Özerk Yönetimi ile geliştirilecek ticaret, hem Türkiye’nin petrol ve doğalgaz bağımlılığını azaltır... Hem de enerji faturasını düşürür. 
Kanıt, Irak Kürdistan bölgesinde faaliyet gösteren Genel Enerji Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Tony Hayward’in geçmişte yaptığı şu açıklama: “Doğalgaz rezervlerimizi Türkiye’ye mevcut fiyatların yüzde 50 ucuzuna satacağız.”

Türkiye kadar, zengin gaz rezervlerine müşteri olacağı için Irak Kürdistanı’nın da Türkiye ile anlaşmasında ekonomik çıkarı var. Üstelik, Rusya ile ilişkileri gerilen, Rus gazına bağımlı Batı’ya gaz satabileceği tek hat Türkiye. Akdeniz’e inen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimiyle bir Kürt bandı olmazsa tabii. 
İşte o bant olursa hem Türkiye, Irak Kürdistanı için tek alternatif olmaktan çıkar. Hem de karşılıklı bağımlılık azalacağı için Türkiye enerji anlaşmalarını lehinde belirleme avantajını kaybeder. 

Türkiye’nin Kürt bandına tahammülsüzlüğünün bir kısmı da işte bu yüzden!


KÜRT BANDINA DOLANMAK

Ekonomik çıkarlar da gözetilerek ‘Kürt bandına izin vermeyiz’ denilerek savaşa sarılınsa da... İşin ucunda Kürt bandına dolanmak da var.  1. Körfez Savaşı döneminde de dönemin Cumhurbaşkanı Özal da bir koyup üç alma hayaliyle savaşa destek veriyordu. Lakin sonrasında petrol fiyatları yükselince, ticaret darbe alınca, Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı’na ambargo konunca... Savaşa desteğin faturası ağır oldu.  

Şimdi de savaş oyunun faturası halka çok ağır olacak. 

Zira, ‘Arap Baharı’ denilen süreç sonrasında halklar inisiyatif almasın isteyenler… Ortadoğu’daki petrol ve doğalgazı kendileri ya da kendilerinin emrindeki güçler kontrol etsin isteyenler… 

Bölgede kartların yeniden karılmasını planlayanlar... 

Hepsi aynı savaş oyunun içinde. 

Halkların çıkarı savaş oyununda değil savaş oyununu bozmakta! 

Küçük bir hatırlatma: Bir zamanlar, Kürt Özerk Bölgesi olan (o zaman Kuzey Irak denilen) yerde de Kürtlerin statü kazanması kırmızı çizgiydi. O çizgi, bugünkü Kürt bandı kadar kabul edilemezdi. 
Şimdi o bölgeyle Türkiye kan kardeş! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...