27 Aralık 2015 01:00

Değişim

Değişim

Fotoğraf: Envato

Paylaş

‘Çözüm sürecinden’ ‘Milli Birlik ve Kardeşlik sürecine’ geçtik.
Süreçler isim değiştirmekten öte temelden farklılaştı; zihinler değişime uyum sağlayamadan savaş şiddeti yaşamımızın Doğu kesitini ölüm fırtınalarıyla çalkalarken Batı kesitini seyirci sessizliğinin endişeli beklentisine iteledi.
Ne oldu?     
Çözüm süreci PKK’nın silahlı mücadele stratejisini terk ederek her siyasi akım gibi şiddeti dışlayan meşru bir zeminde siyaset yapma, bunun yolunu açabilecek çözüm olasılıklarını görüşme talebine ilk kez o günkü hükümetin cesaretle ve ciddi riskler alarak, olabilirlik anlayışıyla yaklaşması ve örgüt temsilcileriyle görüşmeleri, bu durumu kamuoyuna açıklayarak başlatmasıyla işlerlik kazandı. Süreç bu görüşmelerin devamına, ulaşılabilecek sonuçların toplumsal kabulüne bağlı olarak gelişecekti. Toplumsal kabulün varlığını ve boyutlarını değerlendirebilmek amacıyla ‘Akil İnsanlar’ uygulaması bile denendi. Çözüm sürecinde, halkın katılımıyla yapılan tüm toplantıların hemen hepsinde ve genelde süreç öngörülen kapsamdan çok daha geniş bir perspektifte algılandı ve toplantılar ‘toplumsal barış’ temelinde ‘bir arada yaşamaya’ ilişkin değişik görüşlerin ve taleplerin dile getirildiği ortamlar oldu.
Sürecin ortaya çıkardığı önemli bir toplumsal olgu, halkın her kesiminden bireylerdeki, kendilerinin kaderini belirleyen bir sorunun çözümünde seyirci olmaktan çıkıp, çözüm sürecine katılarak söz sahibi olma isteği ve kararlılığıydı.
Toplumun farklı, değişik kesimlerinden bireyler bir araya gelerek birbirinin hikayesini ve sorunlarını dinleme, duygularını anlama, isteklerini bu açıdan değerlendirerek kendi düşüncesini birlikte yaşamanın ortak zeminini aramaya yönelik olarak yeniden oluşturma çabasına girdiler.
Toplumun değişik kesimlerinin bir araya gelerek iç içe geçmelerini engelleyen duvarlar yıkılmaya başladı; özgürlük ve demokrasi temelinde yeni bir toplumsal yapılanma heyecanıdır, karamsarları bile umutlandırdı.
Çözüm sürecinin heyecanı ve coşkusu her kesimden insanlarca paylaşılırken, yürütülüş ve olası sonuçları vurgulanarak sürecin kendisine bir bütün olarak karşı çıkan bir siyasi çizgi taraftarları yok değildi. Bazı siyasi parti ve örgütler PKK ve temsilcileri ile görüşülmesini Türkiye’nin bölünmesine yol açan ihanet olarak değerlendiriyorlardı; onlara göre yapılması gereken PKK militanlarının ve örgüt üyelerinin teslim olmalarını, teslim olmazlarsa teslim alınmalarını sağlamak, gerekiyorsa Türkiye’de ve hatta Türkiye dışında (örneğin Kandil’de, Suriye’de…) imha etmekti.
Sonra olan oldu, çözüm sürecini başlatan siyasi çizginin karar alıcıları yoldan döndüler, sürece ölümüne karşı çıkan karşıt siyasi anlayışın çizgisini kendilerine bayrak yaptılar, ‘temizlik’, ‘imha’ harekatını başlattılar. Adını ‘Milli Birlik ve Kardeşlik’ süreci koydular.
Halkın değişik kesimleri arasında yıkılmaya başlayan duvarlar yeniden ve ölümün harcıyla karılarak örülüyor.
Vali kararıyla ilan edilen ve (şimdilik) günler süren sokağa çıkma yasakları… ‘Milli Birlik’ inşa ediliyor.
Yüzleri kar maskesiyle gizlenmiş, ayaklarında rap rap sesleriyle korku salan botlar, üzerlerinde savaş günleri giysileri, ellerinde silah; imhanın ve temizliğin  asaleti genlerinden, gücü ve dokunulmazlığı devletinden, yürekliliği hukuksuzluktan menkul bu ‘kahraman’, ‘şehitliğe koşan’ cesur temsilcilerin otuzunu bir anda evinin odasında gören çocuk saflıkla “Evime girdiniz, nerede yargı kararı?” diye sorsa, kara mizah mı olur? O çocuk büyüdüğünde hangi ‘kardeşliğe’ inanacak? İnanacak mı? Kurşunlanmış, bombalanmış binalar  müze mi olacak, AVM mi? Kadınların beyaz bezleri neyi simgeleyecek dersiniz? Milli Birliği mi, Kardeşliği mi?
‘Cizre’ye girdiğimiz gibi Üniversiteye de gireriz’ diyen, sırtını başkasının gücüne dayamış kof dövüşçü milletvekilinin el kaldırmasıyla mı kardeşleşeceğiz?
Şef bagetini kaldırdı: Hazır olun, koronun yazar, çizer, konuşur, yorum yapar üyeleri; ölümü ve öldürmeyi güzelleyen icatlar bulun. Boş verin bir zamanlar çözüm sürecini yere göğe koyamadığınızı, hatta sürecin akilleri olarak duvarların yıkıldığı halk toplantılarına katıldığınız günleri. Sizler bugünler için yaratıldınız, varlığınız varlığınıza armağan olsun!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa