26 Aralık 2015 00:51

Küresel ısınma sorunu

Küresel ısınma sorunu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Küresel ısınma ve iklim değişikliği, açıktır ki, karşı karşıya kaldığımız çok önemli bir sorun. Kyoto Anlaşmasından ciddi bir sonuç çıkmadı. Konu uzmanlarının ısrarlı ikazları ve kamuoyunun baskıları sonucunda geçen haftalarda yapılan Paris Konferansında, biraz muğlak olmakla beraber, bir sonuca varıldığı anlaşılıyor. Ancak, varılan sonucun derde deva olup olmayacağını, hatta uygulanıp uygulanmayacağını zaman gösterecektir. 

Tüm çevre sorunlarında olduğu gibi küresel ısınma ya da iklim değişikliği konularında da kanaatimce asıl sorun arka plana atılmakta, bu sorunları başımıza çıkaran sistemin içinde bir çözüm üretme yoluna gidilmektedir, ki tüm geçmiş deneyimlerde olduğu gibi, bu yolun sonunun da hüsran olacağını yakında göreceğiz, gibi geliyor bana. 

Umarım yanılıyorumdur! 

Meseleleri ele alış tarzımıza şöyle bir bakalım. HES’lere karşıyız, nükleer enerji üretimine karşıyız, katı yakıt ile enerji üretimine karşıyız, küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine karşıyız, vs… Doğru, insanlığın varlığını ve yaşamını tehdit eden  tüm bu yanlış kullanımlara karşıyız ve karşı olunmalıdır. Ne var ki, doğanın böylesi sömürülmesi ve hoyratça tüketilmesi ya da kirletilmesi insanlığın eseri olmanın çok ötesinde sistemin doğal sonucudur. Kapitalizm denen bu canavar sistemin işleyişinde ve öğretisinde devamlı büyüme ve rekabet öne çıkartılarak serbest mal olarak algılanan doğanın kirletilmesi ve tahribi kaçınılmaz olmaktadır. O nedenle, kanaatimce ele alınması gereken konu, insanoğlunun bugün karşı karşıya kaldığı sorunlar değil, öncelikle tüm bu sorunları üreten ve bir yere kadar gizleyebilen canavar sistemdir. Bu sistem öylesine canavardır ki, Sovyetler dahi, Devrimden sonra etrafı kuşatılan kapitalistler tarafından ekonomik kalkınma ve büyümeye zorlanırken, teoride yeri olmayan faaliyetlere ve çevrede ciddi  kirlilik oluşturmaya itilmiştir. 

Küresel ısınma ve karbon salımı meselesinin günümüzdeki şekli ile ele alınması, iktisat öğretisindeki ünlü “merdiveni itme” konusunu hatırlatmaktadır. Şöyle ki, günümüzün gelişmiş ekonomileri geçmişte kendi süreçlerini yaşarken, günümüzün geç kapitalistleşen ekonomilere yasaklamaya çalıştıkları tüm habaseti yaşamış ve çevreye yaşatmışlardır. Günümüzün gelişmiş ekonomileri bugün kendi sorunlarını epeyce aşmış ve farklı enerji sistemlerine merdiven dayamışken, tüm dünyaya benimsetmeye çalıştıkları kurallarla geç kapitalistleşen ekonomileri engellemeye çalışmaktalar. 

Bu politikanın reddedilmesi, doğal olarak, akla ve mantığa aykırıdır. Vaktiyle ne olmuşsa olmuştur, hiç değilse bugünü kurtarmak ulvi bir amaç olarak görülebilir. Ne var ki, bu düşünce değerlidir, ama uygulaması olanaklı değildir. Zira, veri küresel alanda nüfus giderek artarken, küçük oranlarla ve eşitsiz de olsa genel varsıllık düzeyi de yükselmektedir. Sistem mekaniği değişmediği koşulda bunun anlamı giderek doğanın daha fazla sömürülmesi ve kirletilmesidir. Çünkü doğa, her hal ve koşulda serbest mal olarak algılanmakta ve aç gözlü kapitalistler tarafından hırsla kirletilmeye ve sömürülmeye açıktır, bundan sonra da öyle olacaktır.. 

Sanayileşmeden vaz geçilmeden yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelinecek ve sözde çevre kirletilmeden ekonomik faaliyetin devamı sağlanacaktır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına ulaşmanın maliyeti ve/veya teknoloji gerekliliği günümüzün gelişmiş ekonomilerine yeni pazarlar açarken, maliyetin karşılanması adına da geç kapitalistleşen ekonomi halkına da büyük yükler yıkacaktır. Kapitalist mantık bunu emreder: geç kalan daima daha büyük yüklere maruz kalır ve gerilik farkını asla kapatamaz! 

Mutlu Yıllar, güzel günler dilerim!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...