25 Aralık 2015 01:00

Özerklik tartışmaları

Özerklik tartışmaları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Taha Akyol’un dünkü yazısının başlığı “özerklik?”di. Akyol özetle Kürt siyasi hareketi’nin “çözüm sürecini” silah depolamak için kullandığını, Başbakan Davutoğlu’nun “Bunların niyeti iç savaş başlatmaktı” dediğini, kendisinin de asıl olarak 16 temmuz 2013’te bu yönde uyarıda bulunduğunu yazıyor ve kendi deyimiyle, demokratik özerkliği, “...Bildiğimiz demokrasiyi reddeden Stalin-Kaddafi karması” bir yönetim biçimi olarak tanımlıyor. Devletin şimdi bu özerkliğin “özsavunma” adı verilen silahlı güçlerini temizlemekte olduğunu vurguluyor.
Akyol sadece bunları yazmıyor, “Rojava modeli”nin uygulanmak istendiğini, Ortadoğu’da sınıların değişebileceği bir döneme girildiğini, “siyasi hırsları, sistem kavgalarını bırakıp kafakafaya vererek düşünmek zorunda” olduğumuzu, “bundan büyük sorunumuzun”olamayacağını yazıyor. Aynı gün Akif Beki de bu sorunu ele almış ve eğer bu “demokratik özerklik uygulanırsa.....Stalinvari bir milli şefin gölgesinin...yurttaşların iradesi üzerine çökmüş” olacağı üzerine senaryolar yazmış.
Elbette “demokratik özerkliği” eleştirenler bunlarla sınırlı değil. Perinçek de hendeğin ne tarafındasınız diye soruyor ve devlet terörünün tırmandırılması çağrısında bulunuyor. Açıkçası bu sorun önümüze, barikatın ne tarafındasınız biçiminde getiriliyor. O zaman öncelikle ve onların anlayabileceği bir açıklıkla yazayım: Barikatın arkasındayım! Neden mi oradayım, çünkü orada ezilen, inkar edilen bir halkın kendi kaderini kendisinin tayin etme, kendi kendisini yönetme isteği var. Çünkü barikata saldıranlar “bildiğimiz demokratik güçler” falan değil. Bildiğimiz baskı, terör ve imha politikası ile Kürtlerin en temel haklarını inkar eden devlet ve hükümet gücü ve onlar demokratik hak ve özgürlüklerin kırıntılarına bile tahammül edemiyorlar. Sadece Kürdün değil, Türkün de insanca yaşama isteğinin, demokrasi talebinin karşısındalar. Önceki Kürt isyanlarını nasıl bastırmışlarsa, şimdikini de öyle bastırmak istiyorlar. Yeterince açık oldu mu? Anladınız mı gerici, şöven, faşist güruh?
Gelelim sorunun diğer yanına. Aklınızca Stalin’i kötülüyorsunuz! Ezilen bir ulusun özgürlük mücadelesi ile Stalin’in adının yan yana gelmesi Stalin’e zarar vermez, aksine şimdiki kuşakların merakını uyandırır. Her halde onlar bu adam kimmiş, ezilen ulus ve halklar için neler yapmış, ulusal sorun ile ilişkisi ne, ulus üzerine hangi incelemeleri yapmış, Ekim Devrimi’nden sonra neden halklar, uluslar komiserliğine getirilmiş, sosyalizmin kuruluşunda neden tayin edici bir rol oynamış, Hitlerci caniliğin bozguna uğratılmasında nasıl bir önderlik sergilemiş, bütün bunları merak ederek araştıracaklardır. Yani Stalin’e küfür etmeye devam edin! Sizin sövgüleriniz gerçek enternasyonalistler ve komünistler için övgü yerine geçer!
Bırakalım solcuları, devrimcileri, sosyalistleri bir yana, az çok vicdan sahibi insanların televizyonlardan yansıyan Sur, Cizre, Nusaybin vb. yerleşim yerlerinin görüntülerinden sonra aşırı bir rahatsızlık duymamaları mümkün mü? Bebekler, çocuklar vuruluyor, evleri halkın başına yıkılıyor, Kürt gençleri katlediliyor. Tank, top atışlarından kaçmak, ölmemek için evini barkını terketmek isteyen halk, “terör örgütünden kaçıyorlar” diye takdim ediliyor. Bütün bunlara kılıf bulanlar nesiniz siz? Vicdan sahibi insanlar olmadığınız kesin de, insanlık soyunun hangi kategorisine giriyorsunuz? Sizin için değil ama diğer bazı insanlar için söylenecek bir şey daha var: olup biten caniliğe açıkça karşı çıkma cesareti gösteremeyenler hiç olmazsa susmayı becersinler! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...