25 Aralık 2015 01:00

Futbolu kim çirkinleştiriyor?

Futbolu kim çirkinleştiriyor?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son dönemde “Üç Büyükler” olarak anılan Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın dışında kalan takımlara yönelik olarak, “İlk planda oynamayı değil, rakibi oynatmamayı düşünüp savunmaya ağırlık veren anlayışı tercih ediyorlar ve bu da futbolumuzun gelişmesine engel oluyor” şeklinde eleştiriler duymaya başladık. Bu eleştirilerin sahipleri tabii ki “Üç Büyükler”in bazı yöneticileri ve gönlünü fena halde bu takımlardan birine kaptırmış olan spor yazarları... İstiyorlar ki, hiçbir takım katı savunma düşünmesin, rakibine sıkı önlemler almasın hatta bütün takımlar, savunmayı ihmal etmek pahasına açık futbol oynasın. Böylelikle, büyük paralar harcayarak kadrosunu yabancı yıldızlarla dolduran takımlar zorlanmadan galibiyete ulaşsın, kendileri de tribünde keyif çatsın!..
Takımlar arasında devasa bütçe farkı varken ve büyük bütçeli takımlar kadrolarını yıldız oyuncularla takviye etme şansına sahipken, küçük bütçeli takımların kendi kapasitelerinin gereği olarak savunma ağırlıklı oyunu tercih etmeleri gayet doğal. Bu durum sadece bizim ülkemiz için de söz konusu değil elbette. Dünyanın bütün ülkelerinde mütevazı imkanlara sahip takımlar, pek çok yıldız oyuncuyu kadrolarında barındıran büyük bütçeli takımlar karşısında savunmayı sağlam tutup hızlı karşı ataklarla gol arayan, birbirine benzer oyun anlayışıyla mücadele ederler.
Örneğin Barcelona’nın maçlarını düşünelim. Barcelona karşısında, sadece kendi ligindeki takımlar değil, Avrupa’nın tanınmış diğer takımları dahi savunma ağırlıklı oyunu tercih ediyor. Çünkü Katalan ekibi, bireysel yetenek ve yaratıcılık açısından sıra dışı özelliklere sahip pek çok oyuncusuyla son derece etkili hücum varyasyonları gerçekleştirebiliyor. Barcelona’ya karşı gereken savunma önlemlerini almadan açık futbol oynamak, yenilgiye davetiye çıkarmak anlamına gelir.
Kuşkusuz herkes sahadan galibiyetle ya da en azından 1 puanla ayrılmak ister ve planlarını, hesaplarını buna göre yapar. Bunu başarabilmenin en öncelikli şartlarından birisi de gol yememektir...
Küçük bütçeli, kapasitesi belli takımların savunma ağırlıklı oyun anlayışıyla mücadele etmesinin, futbolun gelişmesinin önünü tıkayacağı iddiası ise tam bir saçmalık. Kalabalık ve kapalı savunmaları aşabilmenin yolu hücum çeşitliliği/zenginliği yaratabilmekten geçer. Bunun için yeni taktikler, stratejiler, farklı hücum varyasyonları üretmek ve sonra da bunları sahada uygulamaya çalışmak ise futbolun gelişimine en büyük katkıyı sunar...
Futbol, savunma ve hücum olmak üzere iki yönlü bir oyundur. Takımlar güçlerine, kapasitelerine en uygun oyun anlayışını belirleyip ona göre mücadele ederler. Kaldı ki futbolun savunma yönü de pekala keyif alınarak oynanabilir ve izlenebilir. Savunma ağırlıklı anlayışla mücadele etmek ve bunun gereklerini yerine getirmek illa ki oyunu çirkinleştirmek anlamına gelmiyor.
Buna karşılık modern futbolu, savunma ve hücum olmak üzere iki ayrı kısımda ele almak ise artık mümkün değil. Top kazanıldığı an hücum, kaybedildiği an ise savunma başlamak zorunda. Diğer bir deyişle, bütün oyuncuların hem savunmaya hem de hücuma katkı vermesi şart. Aksi takdirde hedeflere ulaşılması imkansız.
Küçük -bütçeli- takımları, savunma ağırlıklı anlayışı tercih ettikleri için, oyunu çirkinleştirmek ya da oyunun gelişimine set çekmekle eleştirmek ve onları açık futbol oynamaya zorlamak, uyanıkların büyük(!) takımların işini kolaylaştırma çabasından başka bir şey değil...
Futbolu asıl, büyüklere/güce tapan kafalar çirkinleştiriyor!..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...