Bunlar 12 Eylül’le hesaplaşabilir mi?
Fotoğraf: Envato
Referanduma sunulan “Anayasa değişikliği tasarısı”na son anda ve “solculardan destek almak” için konulan, 12 Eylül darbecilerini koruyan Anayasa’nın Geçici 15. Maddesi’nin kaldırılmasından sonra unutulan “12 Eylül’le hesaplaşma” yeniden gündeme geldi!
Cuntanın lideri Kenan Evren ve cuntanın en üst “beşlisi”nden Tahsin Şahinkaya’nın savcılığa çağrılmasıyla AKP’nin “12 Eylül’le hesaplaştığı” iddiası yeniden dillerde. AKP propagandası; Evren ve Şahinkaya’nın ifadeye çağrılması ve Evren’in evinde savcı tarafından ifadesinin alınmasının sembolik olarak “12 Eylül cuntasıyla hesaplaşma” “AKP’nin demokratlığının bir nişanesi” olarak gösteriyorlar.
Her dönemde elbette “demokrasinin mihenk taşı” olan tutumlar olmuştur. Örneğin 12 Eylül’den cuntanın iktidarının ve iktidardaki etkisinin ağırlıklı olarak sürdüğü koşullarda 12 Eylülcüleri yargılamaya kalkmak, onların yaptığı darbeyi eleştirmek elbette bir “demokrasi kahramanlığı” sayılabilirdi. Ama bugün, bırakalım bugünü, en azından ‘80’lerin ikinci yarısından beri 12 Eylül’cülere çatmak, onların yargılanmasını istemek artık demokrat olmanın “mihenk taşı” değildir.
Tersine 12 Eylül’e atıp tutarak caka satmak, siyasiler için çerez konulardan biridir. Hele de bugün, 12 Eylülcüleri yargılamak, onlarla ilgili konuşmak, demokrasi mücadelesinden çok, iktidarın başka alanlardaki anti demokratik uygulamalarının üstünü örtmek, ilerici demokrat güçlerin 12 Eylül karşıtlığını istismar etmek için ucuz bir propaganda malzemesidir.
İş 12 Eylül’cüleri aşarak “12 Eylül’le hesaplaşma”ya gelince; bu süreç devam etmektedir. Ancak 12 Eylül’ün felsefesinin yeni dönemin koşullarda sürdürücüsü olan Kenan Evren ve eski cunta yandaşları değil, AKP Hükümetidir ve bu yüzden de AKP’nin 12 Eylül”ün amaçlarıyla dünya görüşüyle hesaplaşması beklenemez.
Çünkü 12 Eylül cuntasının fikriyatı; “kendisinden başka doğru söyleyenin olmadığı; ülkenin ve ulusun menfaatlerin sadece kendilerinin savunduğu, farklı olanların mutlaka, yanlış, hain, silahlı çete elemanı olduğu, …” biçimindedir.
Bugün, elbette aradan geçen 30 yılın getirdiği değişim ve dönüşümleri de dikkate alarak, söyleyebiliriz ki; 12 Eylülcülerin dünya görüşü, demokrasi anlayışı, laiklik anlayışı AKP’nin şahsında sürmektedir. Sorgusuz sualsiz denecek biçimde, binlerce kişinin aylarca, yıllarca cezaevlerine atılmasını bir yana bıraksak bile, binlerce siyasi tutuklunun onlarca yıl hapisle yargılanıyor olmaları, yasa hukuk tanımaz askeri operasyonlar ve Kürt siyasetçilerin kitleler halinde tutuklanması, her muhalifin içeri atılacağı hissinin yayılması bile kendi başına bir 12 Eylül devamcılığının alametidir.
Yine 60’ı aşkın gazetecinin, “terör örgütü üyesi” iddiasıyla tutuklanması, Ahmet Şık’ın daha basılmamış kitabının, (cuntanı henüz vizyona girmemiş “Yorgun Savaşçı” filmini yaktırması gibi) kopyalarının matbaa, ofis ve ev baskınlarıyla bilgisayar ortamında imha edilmesi, karikatür dergilerinin “müstehcen yayın” sayılıp poşete konması, açıkça bir “12 Eylül klasiği”nin günümüze yansımasıdır. Yine hükümetin muhalif görülen ve hükümetin hoşuna gitmeyen haber yapan, makale yazan gazetecilerin Cumhurbaşkanı ve başbakanın ağzında “çete uzantıları”, “namertler” ilan edilmesi, seçim meydanlarından tehdit edilmeleri, bu tehditlerin basını sindirme kampanyasına dönüşmüş olması, 12 Eylül’ün, ülkeyi terörize ederek yönetme fikrinin bugüne yansımasıdır.
Daha önceki gün, ABD’li yazar Chuck Palahniuk’un, “Ölüm Pornosu” adlı eserinin “müstehcen” olduğu gerekçesiyle “toplatılması” için dava açılması, kitabının çevirisini yapan Funda Uncu’nun, gözaltına alınarak yapılan sorgusunda polisin “sorduğu sorular” ve çevirmene karşı tutumu da, “Bunlar, ancak 12 Eylül zihniyetindeki bir kafadan çıkmış olabilir” dedirtecek cinstendir.
Hopa’da son bir hafta içinde, “Başbakanı protesto ettiler!” diye yapılanlar; geceleri evlere yapılan baskınlar, toplu tutuklama girişimleri, gözaltına alınanlara işkence ve bir kasabanın, “Eşkiya Hopa’ya da gelmiş” fetvaları doğrultusunda işgal edilip, fiili OHAL koşulları uygulanması, günümüzün 12 Eylülü zihniyetinin yansımalarındandır. Bu zihniyetin temsilcileri mi 12 Eylül’le hesaplaşacak? Hadi canım sende!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00