06 Aralık 2015 01:00

Türklük Hakanı

Türklük Hakanı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Adının anlamı, “doğruluk, dürüstlük”. Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde danışmanlık yapan, şimdilerde Hürriyet yazarı Akif Beki’nin yaptığı televizyon programında “ruhuma uymasa da iş adamlığı yapıyorum. Kapitalist düzende yaşıyoruz, paranın önemini anladık.” diyor. Kendinden “biz” diye söz edenlerden. “Bizim düğünümüze hoş geldiniz” derken, sadece kendini kastediyor muhtemelen. Boğaz kenarında şatafatlı bir düğün yapmış, görüntülerine ulaşmak mümkün. Birçok ünlü var davetliler listesinde: “Hatasız Kul Olmaz”ın Orhan Gencebay’ı ve eşi Sevim Emre, “Duyanlara Duymayanlara”nın Cengiz Kurtoğlu’su, her daim meşhur, her daim galip Seda Sayan, Oya Aydoğan, “Reis’e özel şarkı” söylemişliği mevcut İsmail Türüt, Galatasaray’ın Ümit Karan’ı, Gezi zamanı yanlışlıkla sokağa karışıp sonra defalarca nedamet getiren Şafak Sezer ve dahası. Havai fişek gösterisinin ardından genç çift pasta kesiyor, damadın elinde kılıç var.

Lakabı Reis. Sonradan Erdoğan yanlıları da ona kendi aralarında “Reis” diyecek. O da Erdoğan gibi Rizeli. Reislik mühim; bir de mottosu var “Bir umuttur yaşamak” şeklinde. Basın açıklamalarını sitesinden yayınlıyor; sosyal medyayı da yoğun kullanıyor her mecrada. Profesyonel bir ekibin yönettiği belli ama Türkçe konusunda pek hassas değiller. “-de”ler “-da”lar bir alametifarika olarak yanlış.

Zamanında “ozturkler.com” internet sitesinin açılışını da, tıpkı düğünü gibi görkemle yapmıştı. Şimdilerde o siteye erişilmiyor ama Yıldırım Türker’in yazısına bağlanabiliriz: “Davetlilerin ortak özelliklerine bakarak dünyaya örnek olacak, nam ve dehşet salacak öztürkler üstüne bir fikir sahibi olmak mümkün. Bir kere hepsi alabildiğine zengin. Her biri servetinin ve geçmişinin hesabını vermeye tenezzül buyurmayacak kudrete sahip. Bunun ötesinde biz Türklerin hayrına kurmuş olduklarını iddia ettikleri olağanüstü bir işbirliği, içine hiçbir zaman sızamayacağımız bir ortaklıkları var. Hepsinin hukukla şöyle ya da böyle bir derdi, bir yüzleşmesi olmakla birlikte hiçbirine dokunulamıyor.” O sitenin açılış töreninin şatafatıyla, düğünün şatafatı arasında bir fark görünmüyor. Mecazları değişik sadece.

Resmi biyografisi, kendi ağzından şöyle: “26 Haziran 1971’de Sakarya’da dünyaya geldim. Kafkas asıllı Karadenizli bir Türk ailesinin çocuğuyum.Kendimi bildiğimden beri doğru olduğuna inandığım şeyler için kendim dahil herkesle uğraştım; Uğraşmaya devam ediyorum ve yaşadığım sürece de uğraşmaya devam edeceğim.”

Gayri resmi olanında çok teferruat var. Davalar, iddialar, cezalar, cezaevleri.  

Türklük Hakanı.

Yıldıray Oğur’a göre “kıytırık bir miting” yaptı 1 Kasım’da. “Bir gün önce kıytırık bir mitingle ertesi gün ne yapacağını duyurmuş mafya hikayesini ‘Sedat Peker reisine oluk oluk kan akacak sözü vermemiş miydi?’ diye okurlarını kazıklamaya çalışan Yıldırım Türker!” nidasıyla Yıldırım Türker’e kızıyor Oğur. Bu açıklamanın ardından bombalar patladı ve gözler Peker’in ne dediğine döndü. Sözlerinin bağlamından koparıldığını söyledi ve kendini savundu.

Ardından Twitter hesabından fotoğraflar paylaşıldı: “Reisimiz sayın Sedat Peker’den BAYIRBUCAK TÜRKMENLERİ’ne teknolojik destek ekipmanlarının bir kısmının fotoğrafları. Güvenlik sebebiyle nakliye araçlarının fotoğrafları paylaşılmamıştır”. Yardımın içinde dizüstü bilgisayarlar, telsizler, drone’lar vardı. Güvenlik sebebiyle paylaşılmayan fotoğrafları bilemiyoruz.

Hayırsever bir iş adamı olduğunu düşünenler de var. Yıllar içinde bozkurt işaretinin yanına Rabia işaretini de ekledi. Özel uçağında yaptığı seyahatlerde uzun sakallı, din adamı olduğunu tahmin edebileceğimiz biri de duruyor.

“Çocukken hayalini kurduğum insan oldum, mutluyum” diyor. Yavaş yavaş, kelimelere başka hecelerde vurgu yaparak konuşuyor. Bunun daha etkili olduğuna ikna olmuş belli ki. Kimi cümlelerine uzun uzun yan cümlecikler ekliyor ve başta ne dediği unutulmuş oluyor. Kelebek davasında kendini savunurken şöyle demiş: “Şiddet yapabilme yeteneğim, potansiyelim de var. belki salonda bulunan en günahkâr kişi benim. Ancak devlete karşı saygılı biriyim. Ben melek değilim ama Hannibal Lecter de değilim.”

Sanırım şimdilerde erişilmeyen ozturkler.com adresine baktığımı anımsıyorum yıllar önce. Cezaevinde okuduğu kitapların listesi vardı. Bir kitap çok ilgimi çekmişti: Bir Gün Tek Başına. Vedat Türkali’nin çok sevilen romanını okuduğunu ve üzerine birkaç kelam ettiğini anımsıyorum. Şimdi tekrar okumak isterdim.

Türklük Hakanı unvanını aldı geçenlerde. Bozkurt işaretinin yanında Rabia işaretini ekledi yıllar içinde. Hakkında epey kitap var. Hayatını hiç bilmiyoruz ama eliyle yaptığı işaretlerin manasını biliyoruz. “Yeni Türkiye”nin bir yeriyle onda tecessüm ettiğini tespit etmek güç olmasa gerek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...