26 Kasım 2015 00:53

Halkın değil hükümetin memuru

Halkın değil hükümetin memuru

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçtiğimiz yıllar içinde kamu hizmetleri alanında yapılan düzenlemeler kamuya, yani halka yönelik hizmetlerin hızla ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesi sürecinde yaşanan gelişmeler, bir süredir kamu hizmetlerini yürüten kamu emekçilerinin çalışma biçimleri ve statülerini temel tartışma konularından birisi haline getirdi. 

AKP iktidar olduğu ilk günden itibaren kamu hizmet alanlarını birer birer piyasaya açarak büyük ölçüde paralı hale getirdi. Bütün bunları yaparken eğitimde, sağlıkta ve diğer alanlarda halkın cebinden yaptığı harcamalar belirgin bir şekilde arttı. Buna rağmen “millete hizmet” propagandası ile bir taraftan başta eğitim ve sağlık alanı olmak üzere, pek çok alanda güvencesiz istihdam adımları atılırken, diğer taraftan bütün kamu kurumlarında yoğun bir siyasal kadrolaşma gerçekleştirdiler. 

Yıllardır kendi beceriksizliklerinin üzerini örtmek için memurların “iş güvencesi” nedeniyle hizmetlerin aksadığını, “Devlete kapağı atanların yan gelip yattığını”bunun için iş güvencesinin kalkması gerektiğini iddia ettiler. Bunu halka anlatırken “Çalışan ile çalışmayan belli olacak”, “İşini yapmayan işten çıkarılacak”, “Çok çalışan çok, az çalışan az kazanacak” gibi kampanya türü ifadeler kullanarak geniş halk kesimlerini ikna etmeyi başardılar. Bu ifadeler çoğumuza inandırıcı gelmese de, toplumun büyük bölümünün üzerinde belirgin bir etkisinin olduğu çok açık. 

Kamu personel rejiminde geçtiğimiz yıllar içinde yapılan değişikliklerle aslında epey mesafe kaydedildi. Meclisteki sayısal üstünlüklerine güvenerek neredeyse her yasayı tek başına çıkardılar. Muhalefetin, sendikaların, emek ve meslek örgütlerinin eleştiri ve önerilerine kulaklarını tamamen tıkayarak, kendi siyasal çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi tercih ettiler. 

Kamu istihdamının tamamen piyasa koşullarına göre düzenlemesinin önünde tek engel olarak “iş güvencesi” görülüyor. İktidar kamuda işgücünü koruyucu herhangi bir düzenlemenin olmadığı, esnek ve daha güvencesiz çalışmaya dayalı yeni bir kamu istihdam rejimi biçimi oluşturmak istiyor. 
Kamuda uzun bir süredir şirket tipi örgütlenmeye geçildiği, kamu yönetiminin büyük ölçüde piyasada faaliyet yürüten şirketler gibi örgütlendiği biliniyor. Hazırlanan stratejik planlar, insan kaynakları, TKY, performans değerlendirme vb gibi daha çok özel sektöre özgü uygulamaların bütün bakanlıklarda uygulanması, geçmişte çok daha net görülen kamu istihdamı ile özel sektör istihdamı arasındaki ayrımların giderek belirsiz hale getirdi ve tek engel olarak “iş güvencesi” kaldı. 

“İş güvencesi” merkezli olarak yürütülen tartışmalar sadece memurlara özgü ve onları ilgilendiren bir sorun değil. Kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesi sürecinde adım adım “müşteri” haline getirilen milyonların kamu hizmetlerinden yararlanma koşullarının azaltılmasını yürütülen tartışmaların dışında tutmak mümkün değil. Bu nedenle kamu hizmetlerini sunan kamu emekçileri ile söz konusu hizmetlerin muhatabı olan halkın yapılmak istenen değişiklikler hakkında doğru bilgilendirilmesi ve “herkese eşit ve parasız kamu hizmeti” anlayışının güçlü bir şekilde ortaya konulması gerekiyor. 

Bugüne kadar kamu istihdamında yaşanan değişiklikler, hükümetin kamu personel sisteminde, görev tanımı açık, çalışma biçimi ve süresi belli, sosyal ve özlük hakları olan ve sınırlı da olsa iş güvencesine sahip kamu emekçileri ile yola devam etmek istemediklerini açıkça gösteriyor. 

Kamu emekçilerinin mevcut haklarını elinden almak isteyen, onları halkın değil, hükümetin memuru haline getirerek, iktidarın siyasal kadrolarına koşulsuz itaate zorlayan despot yönetim anlayışına ve güvencesiz çalıştırılmasına karşı çıkmak, sadece kamu emekçilerinin değil “Güvenceli iş, güvenli gelecek” isteyen herkesin ortak talebi ve mücadele gündemi olmak zorunda.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...