25 Kasım 2015 00:33

Korku ağacı ve sağlık

Korku ağacı ve sağlık

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çocukların meyveleri elma şekeri misali “marketlerde yapılan” bir ürün zannettiği, giderek doğadan ve kendimizden uzaklaştığımız bir çağda yaşıyoruz. Soru şu: Böyle bir çağda sağlığımızı kime emanet ediyoruz / edebiliriz? Sağlıkçılara mı, politikacılara mı, yoksa ticaret erbabına mı? Özünde üçü de yanlış.
Toplumcu tıbbın kurucularından Virchow, “tıp bir sosyal bilimdir ve politika geniş ölçekte tıptan başka bir şey değildir” demişti. Haksız mı? Peki, politikanın ne kadar içindeyiz ve öznesiyiz? Politikayı dışımızda tutuyorsak ya da hegamonik politik odaklar insanı merkezine almıyorsa sağlığımızdan emin olabilir miyiz?
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) tanımı ile sağlık salt bedensel ve ruhsal iyilik hali olmayıp aynı zamanda sosyal iyilik halidir. Daha ileri bir tanımı ile hem sosyal hem de siyasal iyilik halidir sağlık.
“Hissetmek, düşünmek ve sorgulamaktan uzaklaşıp sadece tüketime itilen insanlar” kılınmak istendiğimizi söyleyip duruyoruz. Üstelik güvenlik ve özgürlük ikileminde daha da kabuğumuza çekilmemiz hedefleniyor. Böyle bir ahvalde sosyal ve siyasal iyilik halinden bahsedebilir miyiz? Peki, nasıl sağlıklı kalabileceğiz? Kitleler geçici bir güvenlik uğruna temel özgürlüklerden vazgeçtiklerinde ne özgürlük ne de asıl güvenliğe ulaşamayacağının bilincinde mi peki? İşte bu kollektif bilinçte buluştuğumuzda ancak sosyal ve siyasal iyilik hali, yani sağlıklı olmak/ kalabilmek mümkün.
“Tıp bir sosyal bilim ve politika geniş ölçekte tıptan başka bir şey değildir” saptaması yerli yerinde duruyor iken, sağlıklı kalabilmenin temel koşulu ‘korkmamak’ olsa gerek. Diyebiliriz ki, “korkulmaması gereken asıl mesele de bizzat korkunun kendisidir.” İnsanı doğasında var olan toplumcu özünden sıyırıp kendi kabuğuna iten edilgen vazgeçişin müsebbibi korkudur. Toplumsal mücadeleyi yükseltmek için gerekli çabaları felce uğratan da işte bu isimsiz, mantıksız, gerekçesiz korkularımızdan başka birşey değildir. Peki, nasıl yapmalı?
Evet, gerçekten çaba gösteriyor demokrasi ve emek güçleri. Ama birleşik çabaları, geçerliliği azalmış bir geleneğe göre biçimleniyor kimi zaman. Yeni, yine, yeniden bir şeyler yapmalı. Ama nasıl? Mevcut sistemin kendi kirinde boğulmasını bekleyemeyiz. Yeniden insana ve bir arada yaşama dair umudu örgütlemeliyiz. Büyük romancı Mehmet Uzun’un dediği üzere “umut, imkansız bir sevda değil; imkansızı gerçeğe dönüştürecek bir yol haritasıdır.”
Çocukların usunda meyve ağaçlarını hakikate dönüştürünceye kadar uzun bir mücadeleyi umut eşliğinde örmek gerekiyor. Bunu yapamadan onlara ne sağlıkta piyasalaşmayı anlatmak ne de yeni kuşaklarla çoğalmak mümkün. Hele çocuklar için egemenler yeni bir ağaç yaratmakla meşgulken. Hangi ağaç mı; korku ağacı.
Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...