15 Kasım 2015 04:01

‘Üsküdar İstanbul’a Diyarbakır kadar uzaktır’

‘Üsküdar İstanbul’a Diyarbakır kadar uzaktır’

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sait Faik bir hikâyede söylüyordu; İstanbul tabir edilen yer uzun yıllar sur içi, Pera gibi bölgeleri imlediği için. Şimdi dönüştürmemiz mümkün: Paris Silvan’a ne kadar uzaktır?

Terör denen şeyin, benim okuyabildiğim kadarıyla dünya tarihinde belli bir amacı olmuş. Kötü, pis, saçma, uzak, manasız ama bir derdi var. Amaç dairesinde ikna olanlar –burada “beyni yıkananlar” diyelim mesela– suçsuz insanlara zarar vermiş tarih boyunca. “Sivil” tabiri, bu yüzden geniş ve lekesiz. Elinde silah yok, durduk yere kimseyi darp etmeye, malını çalmaya, canına kastetmeye çalışmıyor. Ama diyelim ki çok yüce bir amacı var ve bu amaç uğruna gerekirse o sivili de katletmeyi göze almış, işte o zaman bir “mesaj” taşıyor bu. Geriye kalanlara, bağlandığı o yüce şeyin esas hadise olduğunu ileten bir mesaj. Alamut fedaisi bile, uyuşmasının yanında bu mesajı taşıyor olmalıydı. Peki sadece son altı ayda olanları nereden doğru okuyacağız? Kerterizimiz ne olacak Diyarbakır, Suruç ve Ankara için? Silvan’a ne diyeceğiz? O güzelim şehrin talan edilmesini nereden okuyacağız?

Şimdi Paris. Maçta, restoranda, metroda insanlar. Bu hayatta belki de cebindeki metro biletinden daha büyük derdi olmayan birinin ölüp gitmesine ne diyeceğiz? Bunun mesajı ne olabilir? İslam’a davet mi? Böyle mi? Hakikaten “kendinden geçmiş, beyni yıkanmış, tevatürlerle kafası doldurulmuş gençler” mi bunu yapan? Diyarbakır, Suruç ve Ankara bombacılarının motivasyonlarına dair bir adet sağlıklı cümle anımsıyor muyuz? Kimdiler, nereden gelip nereye gidiyorlardı, kendini patlatıp onlarca suçsuz günahsız insanın ölümüne kim ve ne onları ikna etmişti? Büyük İslam bayrağı amacı mı? Nasıl İslam? Böyle mi?

Bu hayatta her şey, gidip iktisada bağlanıyor. Avrupa Birliği denen şey, göçmen politikası, “mortgage buhranı”, petrol, doğalgaz ilanihaye. Paris, Silvan’a çok yakın ama daha yakını var: Dünyanın bütün bankaları yan yana. Biri Etiyopya’da, ötekisi Şam’da olsa bile. Dünya halkları, bankaların önünde rakamla tarif edilen herhangi nesneler. Ve “insanlık” aynı şeyin karşısında hizalanıyor. Çaresizce, başka ihtimal yokmuş gibi, devrim arkaik bir şeymiş ve anca bıyığı sigaradan sararmış kimi yaşlı amcaların rakı sofrasında içlendiği bir şeyin adıymış gibi. Yok: Vahşetin, ileri kapitalizmin, bankaların sonu gelebilir. Gelecek. Ve bu dediklerimizi arkaik içlenmeler olmaktan çıkacak.

Ve ben o gün Silvan’ın ne kadar güzel bir yer olduğunu anlatacağım. Paris’e hiç gitmediğimi de anlatacağım Perec’ten alıntılar yaparak. O gün gelecek; dertlerimiz gerçekten kendi dertlerimiz olacak bir gün. Bankalar bizden küçük, saçma, çocukça dertlerimizi çalamayacak.

@bahcelikusur

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...