13 Kasım 2015 00:52

Cem Yılmaz’a bunu da yaptılar

Cem Yılmaz’a bunu da yaptılar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Filmin basın gösterimi, onlarca kameranın gözetiminde yapıldı. Bir Cem Yılmaz filmiydi, üstelik, magazin diliyle “ünlü komedyen”in kendisi de gelip bir basın toplantısı yapacaktı. Magazin muhabirleri, mikrofonu sinema yazarlarına, kültür muhabirlerine bırakacak değildi. İzzet Altınmeşe ile dalga geçilmesi hoşlarına gitmişti, “İzzet abi o şakayı yapabilmemize yardımcı oldu” cevabını alınca umdukları gerginliği bulamadılar. “Orada niye öyle oldu” gibisinden filmin konusuyla ilgili soru sorulunca, Cem Yılmaz duruma el koymaya karar verdi. Tanıdığı bir televizyoncuya söz verdi, “Sizi televizyonda göremiyoruz” diye pas vererek. Mikrofonu alan televizyoncu “Benim program yapabileceğim bir mecra kalmadı” diye gördü bunu. Cem Yılmaz da devamını getirdi, “Bu gidişle bizim film yapabileceğimiz bir ortam da kalmayacak.” 

Yıllarını mesaj kaygısıyla dalga geçmeye adamış Karikatürist, Komedyen, Sinema İnsanı Cem Yılmaz’a bunu da yaptılar: ona bile göstere göstere siyasi mesajlar vermek dışında bir çare bırakmadılar. Cem Yılmaz’ın, ait olduğu mizah geleneğinden daha apolitik içerikli gösterilerle bağımsızlaştığı doğrudur, ama onun işleri için apolitik demek için politikayı en dar anlamda kullanmak gerek. Hepimizin, özellikle orta sınıf erkeğin canlı, sözlü karikatürünü çizdi yıllarca, güncel siyasete dokunmasa da başarılı toplumsal gözlemlere dayanmayı bildi. Bu kez, önceki filmlerinden farklı olarak, hiç olmadığı kadar açık siyasi göndermeler yapmayı seçmiş, mesela “Algı operasyonu yürütülüyor”, “Biz bir mozaiğiz” gibi kalıpları karakterlere tekrar ettirmiş. Bu bir yandan, yönetmenin ülkenin halinden etkilenmesinin sonucu elbette, bir yandan da Cem Yılmaz komedisinin ve sinemasının bir arayış içinde olduğunu ve bundan sonra gidebileceği yol konusunda da bir fikir veriyor. 

Aslında konusuna bakınca, eski filmlerin tekrar ettiği izlenimine kapılmak olağan. Baş karakter Şenay, ortağı ve kayınbiraderi İlber’le cüce heykelleri satan bir esnaftır. Başarısız, uyanık, sempatik, Altan’dan (Her Şey Çok Güzel Olacak) Arif’e (G.O.R.A., A.R.O.G.), Cem Yılmaz seyircisi için, kıvırcık saçı dışında epey tanıdık bir karakter Şenay. Bahçecilik fuarına katılmak üzere Sofya’ya giderler ve Bulgaristan maceraları başlar. Hemen mafya karşılarına çıkar, karanlık adamlarla saçma tesadüfler sonucu yolları kesişir ve onlardan kaçıp sevdiklerini kurtarmak üzere, yolda karşılarına çıkanlarla birlikte kavgaya girerler. Aynı prensesi kurtaran aynı Keloğlan diye düşünmekten seyirciyi alıkoyan en önemli unsuru, aksiyon temposunun hiç düşmemesi. 

Bir önceki filmi Pek Yakında’nın bıraktığı yerden, “saygı duruşu” konumunu hiç bozmamış Cem Yılmaz. O film, sinemaya ve Yeşilçam’a sevgi ve özlemle hakkını teslim etmeye çalışıyordu. Alibaba ve 7 Cüceler’de anılan ve selam gönderilen çok isim var, şarkılarını da dinlediğimiz Barış Manço’dan başlayarak. Sovyetler Birliği’nin filmde yer alışı da biraz böyle. Sovyetler ile ilgili yapılabilecek kaba ve klişe esprilere hiç girmeden; Kızılordu korosunun şarkılarıyla, fedakar, korkusuz, yardımsever bir Sovyet askerinin yardımı ve Sovyet füzeleriyle kurtarılırlar. Marx, Engels, Lenin’in yan yana dizildiği bayrakları taklit edişi dahil, ortada bir saygıda kusur var sayılmaz. Cem Yılmaz sinemasında nostalji ve eski güzel, ortak, olumlu değerleri hatırlayış, giderek daha fazla yer kaplıyor görüldüğü üzere. Bir yandan da, karakteri ve hikayesiyle basbayağı öncekileri tekrarlayan bir iskeleti olması, özellikle “Cem Yılmaz da aynı şeyi yapmaya başladı” gibi yorumları artıracaktır. Yani kısaca, denebilir ki, Cem Yılmaz’ın en iyi bildiği ve kullandığı karikatür malzemesi tükenmeye yüz tuttu. O da buna şöyle ekler yapmaya başladı, birincisi romantik bir “eskiye rağbet”, ikincisi de neredeyse mizahçılığının başından beri uzakta durduğu güncel politikaya bir köşesinden girmek. 

Bulgaristan’da nezarete düştüklerinde tanıştıkları tipler var, filmde yüzlerine 7 Cüceler denmese de filmin ismi - Şenay’ın sattığı cüce biblolarının dışında - bunu kastediyor olmalı. Her biri bir özelliği olan, uykucu, huysuz vs. şirinler gibi dünya görüşleriyle karakterize olan tipler bunlar. “Mozaik” vurgusu yapan, “kader”i, “kısmet”i dilinden düşürmeyen (Şenay’ı bir ara isyan ettiren) badem bıyıklı; “Algı operasyonu yapılıyor”, “Büyük resmi görmek lazım” diye her şeyden kuşkulanan komplocu; ikide bir “Hepiniz cahilsiniz” diyen memnuniyetsiz seçkinci, cüceler misali bir ekip oluşturuyorlar. İlk olması bir tarafa, memleketteki siyasi pozisyonlara dair karikatürler olarak epey başarılı ve incelikliler de aynı zamanda. Buradan devam etmeyi düşünürse, Cem Yılmaz’ın yolu açık. 

Bu yazıda üstünde durulmuş olsa da, film yoğun politik göndermeler ve sofistike esprilerle dolu falan değil, nihayetinde bolca osuruk esprisi olan bir aksiyon. Ama her komedi anlayışına göre espri mevcut. Biraz dağınık, eğlenceli, tempolu. En önemlisi, popüler komedi seyircisine anlamlı bir şeyler söylemeyi deniyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...