07 Kasım 2015 00:54

Zulümle kazanılan seçim zaferi

Zulümle kazanılan seçim zaferi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Evet, yüzde kırk dokuz buçuk oy aldınız.
Hiçbir partiyle, hiç bir burjuva klikle paylaşmadan tek başına iktidar oluyorsunuz. 
Yıllardır sancısını çektiğiniz her şeyi daha rahat yapabileceğiniz koşullara kavuştuğunuzu düşünüyor olmalısınız.
Tek adam anayasasının yapılması, başkanlık siteminin tahkimi, hatta Dilipak’ın işaret ettiği gibi Saray’da hilafet temsilcilerine oda tahsisi falan hayal edenleriniz de vardır.
7 Haziran seçim sonucu, HDP’nin açtığı yol kabusunuz oldu  ama tüm silahlarınızı devreye sokarak bayağı iş çıkardınız.
Bir kez daha tüm rakiplerinizi yere serdiniz. Türkiye tarihinde olmadık, görülmedik bir başarıya imza attınız. Geçmişin tüm politikacılarına, hükümetlerine rahmet okuttunuz; tümünün en cevvali, en eşsizi olduğunuzu gösterdiniz.
Ne Menderes, Türkeş, Demirel, Özal, Ecevit, ne de Erbakan sizin elinize su dökebilirmiş, bunu gösterdiniz.
Sizin gibisi ne görüldü, ne de rakibiniz olabilir! Memleketin görüp geçirdiği hiçbir burjuva politikacısı sizinle aşık atamazmış.
Parmak ısırttınız!
Mursi’nin ve daha birçok talebenin sizden ders alması gerektiğini gösterdiniz.
Az iş mi MHP’yi bile işlevsiz kılarak onun tüm argümanlarını ele geçirerek, perişan ettiniz.
CHP’yi korkuttunuz, HDP’yi etkisiz hale getirdiniz. Tek parti oldunuz!
Ne kadar sevinseniz yeridir.
Helal olsun!
Bir kez daha on dört yıl sonra yine başa geçtiniz, beklediğinizin de üstünde bir skora imza attınız, tarihe geçtiniz.
Bunu seçimle yaptınız. Yaşadık ve gördük. Evet, bu bir seçimdi...
Ama bize bu seçimi halkın iradesi, demokrasinin tecellisi, mili irade falan diye yutturmaya kalkmayın.
Bir kere bu sizin zorla yaptırdığınız bir seçim. Hükümet kurmak için değil, diktatörlüğü, tek adam iktidarını, yeni rejimi gerçekleştirmek üzere halkı döve döve aldığınız bir seçim.
Halkı denize düşen yılana sarılır durumuna soktunuz.
Ve tıpkı Kenan Evren’in referandumu ve cumhurbaşkanlığı gibi siz de kazandınız.
Ama şu gerçeği karartmaya hiç bir şey yetmez; 1 Kasım seçimi kanla, şiddetle, zorla, zorbalıkla, tüm teamül ve kanunlarınız, kural ve kaideleriniz altüst edilerek yapılmış ve başka bir seçenek bırakılmadan kazanılmış bir seçimdir.
7 Haziran’da tek başınıza iktidar olamamanın intikamını halka fatura ederek; katliam, şantaj ve şiddetle yeniden halkı tahakküm altına alarak döve döve yüzde 49.5 oldunuz.
Yani cesetlerin üzerine dikilmiş bir zafer bayrağınız var.
Tabii ki, seçim bu, öyle kolay kazanılmıyor. Üstelik ortada bir 7 Haziran gerçeği varken. Üstelik halkların, işçi ve emekçilerin yeni bir mevzi kazanarak, HDP’ye bir sorumluluk yüklediği, yetki verdiği koşullarda.
IŞİD’e yol verilerek gerçekleşen Ankara Garı Katliamı’ndan sonra, nihayet, ibrenin yukarıya döndüğünü, neşeli bir gülümsemeyle müjdeledi Başbakan.
Türkiye halklarına baskı, şiddet, zor ve katliam, savaş ve şiddet politikaları dayatılmış, halk “Ya beni seçersiniz ya da ölümlerden ölüm beğenirsiniz” seçeneklerine zorlanarak, kırk satır mı kırk katır mı ikilemi içinde kalarak tek başına iktidar dayatmasına teslim olmuş, yılana sarılmak zorunda kalmıştır.
Sizin karşınızda halka güven veren güçlü bir alternatifin yaratılamamış olması gerçeği de bizim görmemiz gereken bir yan.
Gerçek şudur ki, birçok faktörün birleşmesi sonucunda Türkiye halkları direniş ve mücadele yolunu seçecek bir alternatif yoksunluğundan dolayı bu düzene, bu iktidara, bu saraya ve bu kötü hesaba teslim olmuştur.
Ama yüzde 10.7 bir direniş mevzisidir.
Geleceğin dayanak zemini, halk gücü, birleşik demokratik hareketin mevzisidir.
Herkes, her siyasi hareket, her örgüt, her parti önce dönüp kendine bakmalıdır. Sorumluluk sahibi herkes çok önemli gelişmelerin yaşandığı son bir yıllık süreçte aldığı pozisyona, yüklendiği sorumluluğa, yürüdüğü yola, yerine, sırasına öz eleştirel bir gözle bakmalıdır.
Ama daha ağır bir tablo ile karşı karşıya olmakla beraber bu defa da yapmamız gereken değişmemiştir. Yapmamız gerekenler daha acil hale gelmiştir.
Durmayı, beklemeyi gerektirecek bir durum yoktur.
Yapılması gereken Kürt demokratik hareketiyle devrimci demokratik Türkiye hareketini doğru bir yerde, doğru bir rotada, ilişkilerde güven ortamı güçlendirilerek yeniden konumlandırmaktır.
Cepheyi büyütmekte tereddüt etmeden, ertelenmeden sorumluluk alınabilirse ilerleme pek ala mümkündür.
Ve gerçek şu ki, zulümle inşa edilen bu duvarı yıkacak olan da bu gün AKP’ye oy vermek zorunda bırakılan işçi ve emekçiler, Türkiye’nin her ulustan ve her inançtan halkları olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...