Sağ bırakılmak
Fotoğraf: Envato
İnsan dahil tüm canlıların genetik kodları sağ kalmayı merkezine almıştır. Her koşulda sağ, salim kalabilmek...
Seçimden ziyade insanların zorunlu bir tercihe mecbur bırakılmak istendiği günlerden geçtik, geçiyoruz. “Savaş ve çatışma olmasın, çocuk, genç dahil her yaştan insan ölmesin” diyen ekseriyet genetik kodlarının peşinden giderek sağ kalabilmek adına oy kullandı diyebiliriz. Bir anlamda insandık canlıya dönüştürüldük gerçekliğini de reddedemeyiz. AKP’li seçim hükümeti “beyaz toroslardan faili meçhullere” uzanan söylemi ve bombalanmış miting alanlarında son nefesini vermek üzere olan canlara ve yaralılara devlet envanterinden kimyasal silah yani biber gazı kullanmaya varan icraatları ile net bir tercih dayattı. Geldik bugüne: Sağ kalabilenleriz işte...
Sağ kaldık kalmasına ama sağlıklı mıyız? Sağlık bedenin bütünlüklü görünmesi, ilaç kullanmamak mıdır sadece? Elbette hayır. Bilindiği üzere sağlık salt bedensel ve ruhsal iyilik hali olmayıp aynı zamanda sosyal ve siyasal iyilik halidir.
Barışı, toplumsal barışı seçim sürecinde parlemento çoğunluğu eldesi için rehin alan bir anlayışın sağlığın bedensel iyilik hali dışındaki olmazsa olmazlarını hayata geçirebilmesi mümkün değildir. Ruhsal, sosyal ve siyasal iyilik hali her iki seçmenden birisinin hatta ekseriyetinin aynı partiye oy vermesi ile sağlanabilecek bir durum değildir.
Sağlık ve sosyal güvenlik alanında güzel günlerin gelebileceğini paylaşmak isterdim bir seçim ardından. Maalesef bundan söz edemeyeceğiz. Genel Sağlık Sigortası (GSS) öyle görünüyor ki bundan sonra daha ziyade “tamamlayıcı sağlık sigortası ile gündeme gelecek. Yani eskinin hatırlatıcılığında SSK, Bağkur, Emekli Sandığı primlerini ödemiş olmak, SGK’lı olmak yetmeyecek sağlık hakkından tam olarak yararlanabilmek için. Cepten ek para ödemeden ya da özel sigorta şirketlerine tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırmadan hasta olduğumuzda sağlık hizmetlerinden eksiksiz yararlanamayacağız.
Yeni AKP hükümetinin muhtemelen erken icraatlarından birisi sağlık alanında katkı paylarının daha da artırılması olacak. İşte bu noktada emek örgütlerine çok görev düşüyor. Toplumu salt öldürülmemek yani bedenen sağ bırakılmak, savaşın ve çatışmanın girdabına sokulmamak bedeli ile rehin alan anlayışın unuttuğu bir şey var: “İnsanı ormanın içinden çıkartabilirler ama ormanı insanın içinden çıkarmaları mümkün değildir.” İşte o orman daha fazla barış, daha fazla özgürlük, eşitlik, adalet ve demokratik haklar demektir.
Birlikte başarabilmek mümkün. Bir seçim ardından sağlık ve sosyal güvenliğe dair daha fazla iç karartıcı öngörülerle sizleri sıkmak istemiyorum.
Şimdilik sağlıcakla kalın.
- Kelimesini arayan duygular 15 Nisan 2024 04:46
- Yakındaki uzak, uzaktaki yakın: Tıbbın girdabı 08 Nisan 2024 04:40
- Dil ya da dilsizlik 01 Nisan 2024 04:48
- Askeri vesayetten toplumcu hekimliğe 25 Mart 2024 04:45
- 14 Mart halkın da Tıp Bayramı 18 Mart 2024 04:25
- Mahcup eğilimler, insan hakları ve hekimlik 11 Mart 2024 04:40
- Penisilin kokan sokaklar 04 Mart 2024 04:20
- Üvey dilin panzehri çokdillilik 26 Şubat 2024 04:45
- “İnsan dünyadır” 19 Şubat 2024 04:35
- Tabip odalarını ‘güvercinin ruh tedirginliği’ ile sınamak 14 Şubat 2024 04:24
- Her şehir atığı ile malul 07 Şubat 2024 04:10
- Ne sağcılar ne solcu: Sağlık ideolojisi 31 Ocak 2024 04:40