31 Ekim 2015 01:00

Yıllara bedel son iki gün!

Yıllara bedel son iki gün!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yarın seçim…
Evet, artık seçimin olacağını kesin olarak söylemek mümkün.
Şimdi artık bu günü ve yarını ve ondan sonrasını konuşacağız.
Türkiye tarihinin en kanlı seçim sürecini yaşadık.
Öncesi bir yana 7 Haziran seçim sonuçlarından sonra yaşadıklarımız tam bir felaketti.
Öyle kurgulanan ve bilinçli yönetilen bir sürecin içine sürüklendik. Türkiye tarihinde hiç yaşanmamış, hiçbir burjuva gerici hükümetin cesaret etmediği, hiçbir burjuva liderin cüret etmediği gelişmeleri AKP Hükümeti ve Erdoğan döneminde yaşamış olduk.
Ve Türkiye halkları büyük kayıplar verdi, büyük yaralar aldık, büyük acılar yaşadık.
Gülmenin unutulduğu, ama yüz iki kişi katledildiğinde bile sırtlan gülüşleri gördük.
Parçalanmış bedenleri bir araya getirip toprağa verirken istatistiklerle meşgul olup, oylarının bir puan daha arttığını sevinçle ilan eden Başbakanlar gördük.
Kendilerinden sayıp, “öfkeli çocuklar” dedikleri güruhun, IŞİD çetelerinin Ankara Katliamı’nı gizlemek için fır dönen, kokteylle seyreltme yoluna giden, toplumun beynini kadehlerindeki şerbet gibi sallayan bezirganların gece gündüz sergiledikleri Ali Cengiz oyunlarına boğulduk.
Milli iradeden dem vuran, askeri vesayete verip veriştiren, tek parti diktatörlüğünden söz eden, 12 Eylül darbesini eleştiren, idam edilenler için gözyaşı döken, tek gücün halkın gücü olduğunu falan söyleyenler, kendileri seçimde birkaç puan gerileyip, tek başına iktidar olamayınca dünyayı başımıza yıkmaya kalktı.
Bize adeta “Seçimle geldik ama seçimle gitmeyiz” süreci yaşattılar. Ya devlet başa ya kuzgun leşe uygulamaları gösterdiler.
Bir yandan Kürt sorunu başa sardı, yeniden çatışma ve savaş konseptine dönüldü, diğer yandan Türkiye tarihinde yaşanmamış bir hukuksuzluk, bir burjuva teamüllerin altüst oluşu, bir keyfiyet, her alanda kaos, bir tek adam diktatörlüğü ve bir faşizan süreç yaşadık.
Türkiye halkları, bölge halkları, dünya halkları Türkiye için “yeni bir durum, yeni bir süreç” tespiti yapar oldu. Irak’la Suriye’yle kıyaslamalar, iç savaş, bölünme, darbe, felaket senaryoları konuşuldu ve hâlâ konuşuluyor.
HDP’nin “Seni Başkan Yaptırmayacağız” sloganının bu denli etki yapıp, gerçekten de Erdoğan’ın başkan olamayacağı bir tablonun ortaya çıkmış olması tüm maskelerin sıyrılıp, fırlatılıp atılmasına neden oldu.
Ve Türkiye halkları 7 Haziran’dan sonraki süreci tam bir kabus içinde geçirdi.
Bu süre boyunca hep operasyonları, çatışmaları, katliamları, şiddeti, kanı, gözyaşını konuştuk. Geçmişte yaşananlara rahmet okutacak uygulamalar yaşadık. Hep cenazeler gömdük. Savaşın kurallarından birisi olan anaların ve babaların çocuklarını toprağa verme sürecini en çarpıcı biçimde yaşadık. Türkiye tüm bölgeleriyle yas yerine, taziyeevine döndü.
Kürtlerin ağıtlarına, Türklerin, Lazların, Çerkeslerin, Arapların, Alevilerin, Sünnilerin, Ermenilerin feryadı, figanı eşlik etti.
Doğrusu ve ne yazık ki, artık o günler geride kaldı da diyemiyoruz. Hâlâ neler yaşayacağımızı, nelerle karşılaşacağımızı kestirmek oldukça güç.
Hem bugün hem yarın hem de yarından sonra…
Neler olacak, nelerle karşı karşıya kalacağız, neler yaşayacağız sorularına kesin yanıt verebilmek çok zor.
Belki bilenler vardır, ama bizim cephe bakımından bunu bilebilecek tek bir insanın bile çıkabileceğini düşünemiyoruz.
Çünkü yaşadıklarımız tesadüfen yaşanmış şeyler değil.
Çünkü yaşanan bu süreç hükümetin ve iktidarın iradesi dışında ya da basiretsizliğinden, ya da öngörüsüzlüğünden, beceriksizliğinden, saflığından dolayı yaşanmış bir süreç değil. Tam aksine kurgulanmış, hesaplanmış, yönetilmiş bir süreç.
Başkanlık sistemi dayatmasının, AKP’nin tek başına iktidarı hesabının boşa düşmüş olmasının hesabı ödetiliyor ve zor yoluyla iktidarda kalmanın provaları yapılıyor.
Evet, artık seçimin olup olmayacağı hakkında konuşmayacağız. Seçimler olacak.
Ancak bugün ve yarın oldukça kritik günler. Bugünün nasıl geçeceği, gecenin nasıl sabaha döneceği belirsiz!
Yani yıllara bedel son iki gün yaşayacağız.
Ve önümüzdeki yılların kaderini belirleyecek gün ve saatler var önümüzde. Ve küçümsenmeyecek bir hesapla karşı karşıyayız.
Seçimi yaptırmamaya yönelik onca plan, onca hesap, onca dalavere döndürüldü. Bu bir hesaptı. Ancak hem iç kamuoyu, özellikle demokrasi isteyen güçlerin kararlı duruşu ağır bedellere rağmen süren direnç ve hem de bölgesel ve uluslararası konjonktür AKP’nin yeni bir manevrayla seçimi hepten öteleyerek hükümeti ve iktidarı gasbetme planını bozdu. Ancak hesap sürüyor ve yeni oyunları bozacak devrimci, demokratik bir hamleye ihtiyacımız var.
Ve HDP’nin başarısı bunun için hayati derecede önem kazanmış bulunuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...