30 Ekim 2015 00:46

Sanmayın alıştık, sanmayın korkuyoruz!

Sanmayın alıştık, sanmayın korkuyoruz!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“…Fotoğrafçı pasif bir seyirci olamaz, o her şeyi, olayın içinde yaşayabildiği an daha iyi görür.”
                                   (Henri CARTIER-BRESSON)

Alışmayanların ve korkmayanların özelliklerinden başlayalım:
Çünkü onlar toplumsal muhalefette birer aktivisttirler.
Çünkü onların parayla pulla ilişkileri karınlarını doyurma mücadelesidir.
Çünkü onlar her türden haksızlığa karşıdırlar
Çünkü onlar barış kardeşlik ve özgürlükten yanadırlar.
Çünkü onlar azınlığın çoğunluk üzerine tesis ettikleri düzenin değişmesini isterler.  

Yani çünküleri çoğaltmak, çok mümkündür.
Yani onlar serttirler ama içlerinde pırıl pırıl bir aydınlık vardır.
Yani onlar korkusuzdurlar ama ölümüne yaşamayı severler.
Yani onlar farklıdırlar ama bu hayatın gerçekliğinin yansımasıdır.
Yani uzun lafın kısası onlar her yerdedirler, çokturlar…
Yani onlar hayatta diken olmayı seçmiş haberciler ve fotoğrafçılardır.

Evet Hayri Tunç’tan bahsediyorum.
Geçen hafta gözaltına alındı, sorgulandı ve bırakıldı. Hayri Tunç’a emniyet ifadesinde twitter paylaşımları ve jiyan.org’taki yazıları sorulurken Tunç’un  “Allahım bi’pas ver” paylaşımıyla ilgili “Allah’a şirk koştun” denmiş. Sonrasında jiyan.org sansürlenmiş.
Tunç, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “İki günlük gözaltıdan sonra bırakıldım. Yaptığım haber fotoğrafları suç olarak gösterildi. 12 kitabım alındı. Soran herkese sonsuz teşekkürler” ifadelerini kullandı.
Sorgulanması ironik mi desem komik mi varın siz karar verin. Kendisinin ifadesi ile yaşananlar;
“bana yöneltilen suçlamalar;
1: Allahım pas ver- duvar yazısı üzerinden Allah’a şirk koşmak.
2: DHKC fotoğrafı yayınlayarak YDGH propagandası yapmak.
3:Yazdığım bir yazının Öcalan’ın yazısına benziyor olma ihtimali.
4-Anadolu Ajansı’nın geçtiği fotoğrafı paylaşmak.
5-Hakkari merkezde ilk olarak kaymakamın paylaştığı fotoğrafı paylaşmak.
6- Facebook’ta kendi fotoğrafımı paylaşmak,” diye özetliyor…
Şimdi Hayri’nin söylediklerinin görsellerini yani fotoğraflarını düşünün.
Nesnellikte karşılığı var mı? Yok mu? Var.
O halde yaşanılanlardan elde ettiği görüntüler birilerini neden rahatsız ediyor?
Bu sahnelerin yaratılmasını kim sağlıyor? Onlar,
Kim kızıyor, onlar.
Kim rahatsız oluyor? Yine onlar.
Hayri bir tanık oysa ki.
Evet keskin, sert ve açık bir tanık.
Beğenirsin beğenmezsin.
Madem bu görüntülerin doğmasına neden oluyorsun o halde asıl sorgulanacak olan da sensin.
Kurulu sistem 17/25 yolsuzlukları dahil her şeyi havuzdan geçirmeye alışmış. Dün kendisine karşı olanları bir şekilde havuzuna dahil etmiş olabilir. Havuzda goy goy yapmak kolay.
Basına, internet sitelerine sansüre alıştık, ölümlere  katliamlara alıştık sanmayın.
Gazetecilere açılan davalara, katliam dosyalarında verilen gizlilik kararlarına alıştık sanmayın.
Hak haberciliği yapacak, nesnel gerçekliği hakikatle buluşturacak fotoğrafçılar o kadar çok ki, Hayri bunlardan yalnızca biri idi.
Hacı Birlik Lokman’ı Akrep’e bağlayıp sürüklersiniz bir de üstüne video/fotoğraf çekersiniz.
Kadın gerillayı soyup yol ortasında teşhir edersiniz.
Kapısını kırıp çocukları darbedersiniz, bu gerçekleri örtmek için ‘Çocuğa verilen şeker fotoğrafı’ servis eden resmi haber ajansını aklanma ajansı olarak kullanırsınız.
Kısaca kendinizce gerçekler ya da gerekçeler yaratırsınız. Altındaki hakikat ortaya çıkınca da suç sayarsınız…
Bu mu demokrasiniz. Hayri yalnız değildi. Bunun bilincindeydi ve kaldığı yerden devam edecek. İsterseniz yazıyı baştan bi’daha okuyun. Çünkü onlar hayatın oğulları ve kızlarıdır.
Şimdilik geçmiş olsun Hayri..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...