26 Ekim 2015 00:55

Kadınlar yüz geri ettiğinde...

Kadınlar yüz  geri ettiğinde...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Nokta dergisi, 7 Haziran’dan sonra AKP’nin akıl hocalarının ve kurmaylarının 1 Kasım seçimlerine giderken strateji belirlemek üzere yaptığı toplantının tutanaklarını yayınladı. Alelacele yayın yasağı getirilen,”düşüşün” itirafları niteliğindeki bu tutanaklarda dikkatleri cezbeden bir konu vardı: AKP’nin kadınların oyunu kaybediyor oluşu. Toplantıda AKP’nin anketçisi ANAR Araştırma Şirketi Genel Müdürü İbrahim Uslu “kadınları kaybediyoruz” diyor, kadın seçmenlerin yüzde 13’ünün AKP’ye oy vermekten vazgeçtiğini söylüyor. Bunun sebebini ise “hayat tarzı kaygısı”na bağlıyor. “Ak Parti vitrininde oyun kurucu bir kadın aktörün olmaması da bir başka etken” diye de ekliyor. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve AKP Sözcüsü Ömer Çelik  “kadınlara artık erişemedikleri” yönünde tespitler yapıyor. “Özellikle kadınlarda Bülent Arınç’ın kahkaha mevzusu hala derin bir şekilde duruyor” diyor, “Ak Parti kadın meselesini başörtüsü meselesine indirdi” eleştirisi yapıyor... “Ak Parti’de siyaset yapan kadınlar söylem kurma yetkisine sahip değil. HDP’li kadınlara bakıldığında herhangi bir konuda rasyonel mimari ile konuşup dertlerini ifade edebiliyorlar...” diye faturayı parti içindeki kadınlara kesiyor...  

Bütün bu tespitlerin üstüne çözüm olarak ise “Ak Parti’nin bu seçim kampanyasında ciddi bir ‘kadın kartı’ oynaması”fikrinde ortaklaşıyor AKP kurmayları. 

“Neden kadınların AKP’ye sempatisi azaldı, kaybedilen destek nasıl geri kazanılacak?” sorusunun yanıtı ise cümle arasında ifade edilen “hayat tarzına müdahale” ile sınırlı değil. Çünkü kaybın ana nedeni bu değil. Yanıt, AKP’nin kadın oy oranlarındaki düşüşe önlem diye sıraladığı vaatlerde gizli: Kadınlara istihdam ve girişimcilik desteği, doğum yardımlarının artırılması, kreş olanaklarının geliştirilmesi, şiddete karşı yasal koruma...  “AKP’siz ekonomi dibe vurur” korkutması... “Seçilmezsek savaş çıkar” tehdidinin herkesin yaşamına yansıyan korkunçluğu... 

“AKP yoksa istikrarsızlık olur” tehdidini en çok kadınları etkilemek için kullanmak gerektiğinden dem vuran, “dönem ekonomi-politik devri” diyerek cüzdanların yangınına ancak bir damla su niteliğindeki önerileri özellikle kadınlar açısından önemli bulup yardıma çağıran bu itirafların gösterdiği şeyler çok önemli.  

Sağlıkta, eğitimde, kültürde, ekonomide, toplumsal hayatın her alanında neoliberal- muhafazakar “Yeni Türkiye”yi kurarken kadınların emeğine yaslanan AKP, kadınları her geçen gün daha kötü şartlarda yaşamaya mahkum ettiği gerçeğine toslamış durumda.  Politikayı hayatlarındaki somut değişikliklerle tartan kadınlar, neyin değiştiğini, nasıl değiştiğini, değişenin faturasını kimin ödediğini bugün en açık gören kesimi oluşturuyor. “Hastane kuyruğuna son”deyip kadınları artan sağlık harcamalarını karşılayamaz duruma getirmenin faturası bu. “İstihdamı artırdık” deyip kadınları en kötü koşullarda hem de güvencesiz çalışmayı “fırsat” görmeleri için uğraşmanın nafile olduğunun ispatı. Eve ekmek girmesini kendine oy vermeye bağlayan ama ekmeği giderek küçülten AKP’nin inayet bürokrasisine karşı duyulan rahatsızlığın işareti... “Eğitimde devrim yaptık” deyip kız çocukların eğitime devam etmesini erkeğin ve geleneğin insafına bırakmış olmasının öfkesi... Dişinden tırnağından artırıp çocuklarına bir gelecek kurmak için didinen kadının bu çabasının asla olumlu sonuç vermeyeceğini görmüş olmasının farkındalığı... “Yeni Türkiye”de evin, sokağın, okulun, işyerinin kadınlar için yarın başına ne geleceğinden emin olmadığı alanlar haline getirilmiş olmasının diyeti...Ne zaman “kadınların özgürlüğü” dense temcit pilavı gibi toplumun önüne sürülen “başörtüsü mağduriyetinin” kadınların arzu ettiği özgürlük evreninde bir noktacık bile olmadığının ispatı... “Fıtrat” diye diye, “kadın erkek eşit değil”diye diye kağıt üzerindeki  en ufak hakka bile göz dikmiş olmasının hesabı bu...
Sosyolojik olarak bakıldığında, hayatın somut sıkıntılarının ağırlığını doğrudan omuzlarında taşıyan kadınların kendileri için değil, esas olarak aileleri ve sevdikleri için duydukları gelecek kaygısı, AKP’nin inandırıcılığını azaltmış durumda. Kadınların AKP’den bu “vazgeçişleri”, bilinçli bir gelecek tahayyülünün politik tercihi olmaktan ziyade bir huzursuzluk göstergesi henüz. Bu huzursuzluğu, bu inanç kaybını, bu filizlenen öfkeyi seçimlerle sınırlı kalmayan, başka bir dünya tahayyülüne bağlanan politik tutuma çevirmek için katedilecek yol var daha. 

Ama bilelim; Kadınların yüz geri ettiği bir hareketin sırtı yere yakın demektir. 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa