İstifa meselesi
Fotoğraf: Envato
Ankara Katliamı sonrası İçişleri ve Adalet Bakanları’nın istifası istendi. İstifa etmediler. Adalet Bakanı önceki gün bir basın toplantısı yaptı. Hükümetlerinin seçim hükümeti olduğundan, daha iki aylık hükümet olduklarından falan söz etti.
Erdal İnönü de Sivas Katliamı sırasında Başbakan Yardımcısı olarak iki saat Sivas valisine, yetkili komutana telefonlar etmiş, asker/polisi katliamcı güruhu dağıtmak için harekete geçirememiş ve bundan yakınmıştı. Fakat O da istifa etmemişti. Valiye ve yerel bir komutana emirlerini yaptıramayan bir Başbakan yardımcısı, koalisyon ortağı partinin lideri niye hâlâ istifa etmez ve koalisyonu devirmez ki?
İstifanın, hükümetlerin iki yıllık ya da iki senelik olması ile ilgisi yoktur. Devlet, yurttaş ilişkisi ile ilgilidir mesele.
Hani, Cumhurbaşkanı ve Başbakan sık sık söylevlerinde kendilerinin milletin hizmetkarı olduklarını açıklarlar, işte o hizmetkarlık meselesi ile ilgilidir istifa müessesesi.
Eğer, devleti, halkın biat etmesi gereken mutlak güç olarak görüyorsanız, hükümetiniz ya da bir bakanınız hata yaptığında hükümet ya da bakan istifa etmez. Hatta bunu, “Bakanımı/bürokratımı yedirmem” diye izah edersiniz. “Polisimin elini soğutmam” diye izah edersiniz. Yurttaşlar sizin için “kul”dur. Ayaktakımı, kullarınız istedi diye bakanınızın, memurunuzun başını vermezsiniz. Zaten Osmanlı da bu nedenle batmıştır vs.vs.
İstifa müessesesi olan memleketlerde ise, bakan ya da bürokrat yanlış iş yaptığında istifa eder. Çünkü, oralarda insanlar “kul olmak”tan çıkmak için uzun yıllar büyük mücadeleler vermiş, nice bakanları/bürokratları yakalarından tutup alaşağı etmişlerdir.Ben milletimin hizmetkarıyım sözü bir palavra değilse, Ankara’nın göbeğinde bomba patlatılıp yüzden fazla yurttaş öldüğünde hükümet istifa eder. Görevini yapamamış, halka doğru hizmet verememiş, yurttaşın can güvenliğini koruyamamıştır.
Katliam nedeniyle benim sorumluluğum yok diyen hükümet, polisi, jandarmayı ben yönetmiyorum demek istiyordur. Eğer, jandarmayı/polisi siz yönetmiyorsanız, yurttaşların can güvenliğini sağlamak sizin göreviniz değilse, o zaman da istifa etmeniz gerekir. Yurttaşlar da memleketi kim yönetiyorsa, can güvenliklerinden kim sorumlu ise ondan hesap sorar.
Sonuç olarak, Türkiye’yi yönetenler, sık sık “biz sizin hizmetkarınızız “ diye bize yalan söyleyenler, aslında bize hesap vermek istemiyor.
Bizler, yurttaşlar, bize hesap vermeyi reddeden bu muktedirlerden hesap sormayı beceremediğimiz sürece de katliamlara uğramaya, ezilmeye ve sömürülmeye devam edeceğiz maalesef.
1 Kasım hesap soracağımız günlerden biri olsun.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
- Şaşkın ördek 23 Nisan 2024 04:32
- Barış ne zaman gelecek? 16 Nisan 2024 04:47
- Sosyalistlerin seçim çalışması nasıl olmalıdır? 09 Nisan 2024 04:42
- Seçim dersleri 02 Nisan 2024 04:47
- Moskova katliamı 26 Mart 2024 05:38
- Büyük Birader bizi gözetliyor 19 Mart 2024 04:39
- Küçülemeyen devlet 12 Mart 2024 04:52
- Etkisiz hale getirmek 05 Mart 2024 04:48
- Her şey rant için 27 Şubat 2024 08:49
- Hem yasa koyucu hem yürütücü hem de hakim 20 Şubat 2024 04:48
- İşkenceyi ve işkenceciyi aklamak 13 Şubat 2024 04:40
- Böyle demokrasi olmaz 06 Şubat 2024 04:46
YAZARLAR
A. Cihan Soylu
‘Boş tencere’ iktidarın neresinde?
Şebnem Korur Fincancı
Tehlike nedir?
Sultan Özer
Yeni anayasa tartışmaları, AKP’ye can suyu olur mu?
Hediye Levent
Erdoğan'ın Irak ziyaretinin 3 sebebi ve değişim rüzgarı!
Arif Nacaroğlu
Özgürlükçü Anayasa
Erkan Aydoğanoğlu
1 Mayıs ve sonrası
Mehmet Özyazanlar
Galatasaray kaparak, Fenerbahçe kaptırmayarak…
EVRENSEL EGE
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
