03 Ekim 2015 00:57

Çöken kapitalizmde ulusal üretim

Çöken kapitalizmde ulusal üretim

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Acaba, Volkswagen olayı ile küreselleşme arasında bir ilgi olabilir mi! Acaba, sosyal demokrasi ile finanslaşmanın ilgisi olabilir mi! Acaba, küreselleşme ile neoliberalizmin ilgisi ne olabilir! Acaba, neoliberalizm ile sosyal adaletin ilgisi olabilir mi! Acaba, dünyanın önde gelen ilk on üniversitesi ekonomi bilim(!) nasıl okutuluyor!
Acaba, bu olgular arasındaki tüm benzerlik ve farklılıklar derinden seyreden dokunun devinim yansımaları mıdır! Asıl sorgulayacağımız konu budur. Bu sorgulamayı son yaşadığımız gazete ve mensubuna yönelik saldırı üzerinden başlatalım. Son ifademi baştan söylemem gerekirse, bu ifadenin ön yargım olarak görülmesini de göze alarak, oluşumların sosyolojik boyutundan bizzat biz sorumluyuz.
Siyasi kadronun eylemleri ve onun kışkırtmasının yansımaları olarak su yüzüne çıkan polisiye (Türkiye’de) ve sahtekarlık (Volkswagen) olayları aynı dokunun farklı ortamlardaki yansımalarıdır. Aynı olay olarak nitelediğim olgu ise kapitalizm ve onun giderek hızlanan çöküş süreci debelenmelerinin su yüzüne yansıyan kabarcıklarıdır. Sistemler toplumlara bolluk sunarken herkes kibar ve saygılı olur; insana iş değil, işe insan yerleştirilir; nepotizm ya da yandaş kayırmacılığı yaşanmaz; sistemik kurallar korunur ve geliştirilir, vs. Kısacası bir toplumu ayakta tutan tüm kurum ve kurallar ancak bolluk ve gelecek umudu olan toplumlarda geçerli olur. Tersinden ifade edersem, ancak bolluk ve gelecek umudu olan “topluluk” lar “toplum” olmaya dönüşürler. Çünkü ancak böylesi koşullarda herkes toplumdan yarar sağlayacağını düşündüğünden toplumun ayakta tutulması için çaba harcar. Böylesi toplumlar “Birleşen birimler yumağı” oluşturur.
Buna karşın, yönetici ve siyasi kadrolar “nurlu ufuklar” ya da “mutlu gelecek” sözleri ile toplumu uyutmaya çalışsalar da, bolluk döneminin bittiği ve geleceğe ait olumsuzluk sinyali alınmaya başladığında toplum çözülmeye yüz tutar, “Dağılan birimler yumağı” haline dönüşür. Böyle bir topluluk ortamında kurumlar ve kurallar yıpranır, hatta kasten yıpratılıp, yozlaştırılıp, işlevsizleştirilir ki, herkes gücüne göre yolunu bulsun. Böyle topluluklarda hak ve özgürlükler değil, güç ve zorbalık hakim olur. 
Toplumun topluluğa dönüşme süreci varsıl merkez ülkelerde çevresel görece yoksul ülkelerden farklı şiddet ve görüntüde ortaya çıkar. Bunun nedeni de, günümüzün küreselleşme koşulunda fazla fark edilmeden gerçekleşen çevreden merkeze kaynak aktarım mekanizması ile çöküşün çevrede merkeze göre daha hızlı ve şiddetli yaşanıyor olmasıdır. Hatta, merkez ayakta kalma mücadelesinde çevreyi anlamsız iç kavgalara da sürüklemekte bir beis görmez. Küreselleşme ile sınıf kimliğinin geri plana çekilerek alt kimliklerin öne çıkarılması böyle bir dahiyane stratejinin eseridir. Ne hazindir ki, insanların en doğal haklarının “doğal hak” statüsünden “insan hakkı” statüsüne indirgenmesini biz cahiller yücelti diye algıladık.
 Uluslararası oluşum sürecinde AKP’nin iktidara taşınmasının ve  özgürlük adına toplumun tüm bağışıklık sistemini tahribinin, AKP adına değil, çökme aşamasındaki kapitalizmin adına ne anlama geldiğini anlayamadan coşan zevattır bugünün vahşetine su taşıyan! Bugünkü olaylar karşısında iktidar mensubunun ve yandaşlarının suskunluğu bu açıdan manidardır. Vahim olayların faillerini adalete teslim etmek sivrisineği öldürmekle aynıdır, eğer tüm oluşumu anlayıp, tavrımızı öylece koyamaz isek!   

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...