28 Eylül 2015 00:56

NTV’nin maskesi ve Volkswagen skandalı

NTV’nin maskesi ve Volkswagen skandalı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Alman otomotiv devi Volkswagen...
“Dizel araçlarım doğayı daha az kirletiyor” diyordu.
Oysa herkesi kandırmış.
ABD’de de, Avrupa’da da dizel araçlarda egzoz emisyonlarını düşük göstermiş. Milyonlarca aracı, ‘Doğaya daha az zehir yayıyor’ yalanıyla satmış.
Şimdi hile anlaşıldı. Skandal patlak verdi!
Skandal olayın herkesi ilgilendiren üç boyutu bulunuyor.
Bir, çevreye verilen zarar. İki, birilerinin düşen çevreci maskesi. Üç, bir kez daha teşhir olan kapitalist mantık.
Çevreye verilen zarardan başlayalım.
Kapitalist dünya 1997 yılında bir protokol imzaladı.
Adı: Kyoto Protokolü.
2005’te yürürlüğe giren bu protokole imza atan ülkeler söz verdiler: “Dünyaya saldığımız karbondioksiti azaltacağız, daha az karbondioksit salacağız.”
AB ülkeleri de söz verenler arasındaydı.
İşte bu sözü AB’li otomobil fırsata çevirdi.
Dediler ki... “Biz dizel, yani mazot yakan motorların üretimini artıracağız. Çünkü mazotta benzinden daha fazla enerji var. Bu sayede mazotla daha az yakıp daha çok yol almak mümkün. Dolayısıyla daha az yakıt, daha az karbondioksit demek. Biz de böylece karbon salınımını azaltma siyasetinize destek vermiş olacağız.”
Avrupa Birliği de otomotiv firmalarının bu çıkışını vergi politikalarıyla destekledi.
Benzine mazottan daha çok vergi uyguladı. Böylece pompada benzini daha pahalı yakıt haline getirdi.
Dizel araçlar patladı gitti.
Dünya Sağlık Örgütünün şu uyarısı ise duymazdan gelindi: Dizelin saldığı karbon ‘1. grup kanserojen’dir.

LOBİ ETKİLİ OLDU FELAKET GİZLENDİ
‘Kanserojen’ uyarısı duyulmadı! Fakat otomotiv firmalarının lobi faaliyetleri ve ‘Filtre koyduk, temiz yakıtız’ propagandası oldukça etkili oldu.
Enerji Piyasası Uzmanı Cüneyt Kazokoğlu, “Volkswagen skandalı, dizelin imajına darbe mi?” başlıklı makalesinde söz konusu propagandanın nasıl bir yalan olduğunu rakamlarla ortaya koymuş.
BBC Türkçe’de yayımlanan o yazıya göre... Dizel araçları doğaya, Volkswagen’in gösterdiğinden 35 kat daha fazla bir gaz salıyor.
Volkswagen skandalı, Türkiye için de çok önemli.
Sözü yine Cüneyt Kazokoğlu’na bırakalım: “Çünkü çevre politikalarında AB mevzuatını takip eden Türkiye de benzine uygulanan vergiyi yüksek tutarak dizeli destekliyor.
En son Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre benzine uygulanan toplam vergi 2.9 TL iken, dizele uygulanan vergi 2.19TL.”
Bu politika Türkiye’de de, tıpkı Avrupa’daki gibi etkili olmuş.
İşte Kazokoğlu’nun verileri...
Türkiye’de 2000’lerin başında trafiğe çıkan her 10 arabadan sadece 1’i dizel.
2015 yılında ise satılan otomobiller içinde dizel oranı, yüzde 61. Yani 15 yılda oran, 6 kat artmış.
Volkswagen grubu (Volkswagen, Audi ve Skoda), Türkiye’de dizel otomobil deyince ilk akla gelen markalardan.
Türkiye’de 2015’te trafiğe çıkan 5 otomobilden 1 tanesi Volkswagen grubu aracı.
Hal böyleyken, Türkiye’de basın neden suskun?
Şimdi ikinci kısma yani çevrecilerin maskesini düşürmeye geçebiliriz.

YEŞİL EKRAN NEDEN KARARDI?
Volkswagen’in Türkiye distribütörü kim?
NTV televizyonunu da bünyesinde bulunduran Doğuş Holding.
2008 yılından beri, NTV... “Çevre sorunlarıyla baş edebilmek” iddiasıyla “yeşil ekran” yayını yapıyor.
Bu yeşil ekran, her nedense Volkswagen skandalında sessizleri oynadı.
Adeta Volkswagen haberlerine ekranını kararttı.
Protesto için değil, sansür için!
Hiç şaşırdık mı?
Hayır.
Çünkü, 2007 öncesi nitelikli habercilik yapan NTV’yi izlenen bir haber kanalı haline getiren kadro gidip, yerine ‘çevreciler’ gelirken...
Söz konusu değişimin aslında doğaseverlikten değil, siyasi baskılar karşısındaki dönüşümden kaynaklandığını hepimiz biliyorduk.
NTV... AKP rejiminin kutuplaştırdığı Türkiye’de, medya kümelenmesinde ‘yandaş’ grupta yer almıyor.
Onun yeri başka bir küme.
İktidara yakın duran, biat etmiş gruplar kümesi.
Üç elemanlı bir küme bu; Doğuş ( NTV), Ciner (Habertürk), Demirören (Milliyet ve Vatan gazeteleri).
Siyasi baskıdan kaçıp ‘çevreye’ sığınanların... Patrona karşı çevreyi savunacaklarını da hiç düşünmemiştik elbette!


TEMİZLİK RANTI
Basında, ‘Dizel araçlar ne olacak?’, ‘Volkswagen ne kadar tazminat ödeyecek?’ gibi sorular öne çıkarılıyor.
Oysa Volkswagen skandalında, dikkat kesilmemiz, sorgulamamız gereken noktalardan biri de kapitalist mantık.
Dünya Sağlık Örgütü, “Dizel yakıt 1. grup kanserojen” diyor. Otomotivciler ise dizelden vazgeçmek yerine ‘Biz filtre koyduk, temiziz’ deyip üretimi artırıyor.   
Petrol tüketimini azaltacak temiz yakıt bulunamaz mı?
Bulunur. Ama birilerinin işine gelmez bu!
Bir araya gelip, ‘Dünyaya daha az karbondioksit salacağız’ diye protokol imzalıyorlar... Sonra bu ülkeler vaatlerini yerine getirmek yerine ‘temiz havayı’ ranta çeviriyorlar.
Çok karbon salanlar az salanlardan kota satın alıyorlar.
“Yeşil proje” yapan ülkeler, karbon kredisi kazanıyorlar. Kredi kazanmak isteyenler her tarafı HES’ler, rüzgar tribünleri, güneş enerjisi santralleriyle dolduruyorlar.
Sonra kazandıkları kredileri satıyorlar.
Dünyayı kirliliğe boğan ülkelere diyorlar ki; “Bende kirletme kredisi çok. Ver parasını, sen kullan.”
Karbon kredileri borsalarda işlem görüyor.
Tam bir temiz hava rantı oluşmuş durumda...
Sera gazı salınımı arttıkça, temiz hava kıtlaştıkça doğanın ticarileşme süreçleri hızlanıyor, doğayı kurtarma eylemi değil.
Kapitalizmden daha ötesini beklemek, kapitalizmin doğasına aykırı!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...