18 Eylül 2015 00:51

Dağlarda tazelenen hafıza

Dağlarda tazelenen hafıza

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dağa çıkmanın haklı sebepleri olduğunu lafı dolandırmadan söyleyen yazılar görünce korkmayınız. Filmdir film.

Nereden geldiklerini bilmiyorlar. Nerede olduklarını bilmiyorlar. Nereye koştuklarını bilmiyorlar. Ama hayatta kalmaya çalışıyorlar. Geçen yılın filmlerinden Labirent: Ölümcül Kaçış, birçoklarınca sevilen bir distopya olmuştu. Atıldıkları “kayran”da, başta daha çok rekabet, sonra giderek dayanışma içindeki gençler, bir şekilde buradan kurtulmuştu. İkinci film, Labirent: Alev Deneyleri, kahramanların kurtulduğu yerden başlıyor, artık ortada bir labirent kalmasa da, ismini sürdürerek. James Dashner’ın beş kitap olması planlanan kitap serisinden uyarlandığına göre, daha da devam edecek.

İkinci filmde dünyaya ne olduğunu anlamakta zorlanan gençlerin hafızasızlığı yavaş yavaş kırılıyor. Hafıza, son yılların bilim kurgu ve distopya filmlerinde en sık başvurulan temalardan biri ve elbette bu bir tesadüften ibaret değil. Ütopyanın tersi anlamındaki distopya, başına bir felaket gelmiş, küçüklü büyüklü kıyametler yaşamış bir dünyada geçen hikayeler anlatır. Sinemacılar, bu kabuslarında geçmişini hatırlamadan hayatta kalmaya çalışan insancıkları sık sık anlatır oldular. Kötüler, yani uygarlığı yıkan, savaşlar çıkaran, acımasızca öldüren, köleleştiren iktidarlar, her seferinde bir işlevi daha yerine getirirler; unutturmak. Hatırlama, bazen Fahrenheit 451 misali kuşaktan kuşağa anlatılan Seçilmişler (bu da geçen yıldan bir filmin ve orada hafızayı birbirine aktaran kişilerin adı) aracılığıyla gerçekleşir, bazen de yavaş yavaş, seyircinin merakını ayakta tutma çabası içinde parça parça düşer. İzleyiciyle unuttuğu gerçekleri böyle hatırlatabilirler mi acaba?

Filmde, labirent mahkumları hatırladıkça seyirci olarak biz de öğreniriz ki, fareler gibi tutulup bir labirente komşu kayrana atılmış gençlerin hikayesi, bir çeşit zombi macerasıymış. Bir hastalık vardır, insanları zombiler gibi birbirine saldırtır. Bu deneye tabi tutulan arkadaşların özelliği, bağışık olmalarıdır.

Deneycilerin adı, kötü (wicked) kelimesinin ünsüzlerinden oluşan WCKD, bir çeviri muamması olarak “İsyan” diye Türkçeleşmiş. Bunlar, askeri laboratuvarlarında bu hastalığın ilacını arar ve bağışıklığı olan gençlerden yararlanır. Thomas ve arkadaşları, İsyan’ın laboratuvarından kaçıp, dağlardaki direnişçilere katılmaya çalışır. Bu arada başka durakları ve maceraları olur haliyle. Kendi geçmişlerinden, hastalıktan, yani dünyaya ne olup bittiğinden habersiz, hafızasız gençler, yine de dağa çıkmanın en doğru çare olduğunu anlar. Gerçeği, Sağ Kol isimli örgütten öğreneceklerdir: İktidar, kendi sağlığı için insanları öldürmekten ve onlara silahtan başka çare bırakmayan bir zalimler örgütüdür.

Animasyon ve efektten gelen yönetmeni Wes Ball, ilk filmde ormanda ve labirentte kurduğu dünyayla dikkat toplamış, üstüne çekici hikayesiyle olumlu eleştiriler almıştı. Labirent: Alev Deneyleri, onun yanında epey sönük kalan, daha çok sıradan bir zombi filmini andırıyor. Buna elitist militarist şirket ve dağlardaki direniş gibi eklemeler yapılmış. Kapitalizm eleştirisi temalarının giderek daha fazla popüler Hollywood filmine sızmasının son örneği. Gerillacılığın ise, bir halk direnişi olarak başlayıp, seçilmiş çocukların kurtarıcılığına evrilmesi muhtemel. Film o kadar yarıda kalıyor ki, kesin bir şey söylemek en azından bir sonraki filmden sonra mümkün. Belki de biz huzura, barışa, adalete fena halde hasret olduğumuzdan başka türlü bir finale tahammül edemiyoruzdur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...