18 Eylül 2015 00:51

Beklentiler ve hayal kırıklıkları

Beklentiler ve hayal kırıklıkları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu işler böyledir işte. Transfer döneminde bir İbrahimovic söylentisi çıkar. Söylentiyle birlikte taraftarların beklentisi yükselir. Yöneticiler kimin çıkardığı belli olmayan ve o dönemde işlerine gelen bu söylentiden fazlasıyla memnundur. Çünkü kulüplerinin adı, dünyanın en popüler ve en etkili oyuncularından birisiyle birlikte anılmaktadır. Bu da tanıtım anlamında paha biçilmez bir reklam ve halkla ilişkiler faaliyetidir!..

Galatasaray’ın İbrahimovic’e talip olduğunun yazılıp çizilmesi sarı-kırmızılı ekibin dünya spor kamuoyundaki tanınırlığını ve prestijini yükseltecek, bundan sonraki süreçte de bazı yabancı futbolcuların transfer edilmesini daha kolay hale getirebilecektir.

Yöneticiler işte bu nedenle, İbrahimovic’i transfer edemeyecekleri belli olsa da bu konuda uzun süre sessiz kaldılar, çıkıp açık açık “Böyle bir transferi gerçekleştirmemiz kesinlikle mümkün değildir” demediler...

Yöneticiler bu tür hesaplar yaparlar lakin işin bir de sonrası vardır. Başlangıçta söylentiler herkesin (yönetici, taraftar, medya) yüzünü güldürse ve umut doğursa da sonradan işler sarpa sarabilir... İbrahimovic’i transfer edemezsin ve taraftarlarda beklentinin büyüklüğüyle orantılı olarak derin bir hayal kırıklığı yaratırsın. Sonra Türkiye Ligi’nin ilk dört haftasında sadece 5 puan toplarsın. Bütün bunların üzerine evinde oynadığın Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk maçından da elin boş ayrılınca, “Yönetim istifa” tezahüratları arasında stadyumu terk etmek zorunda kalırsın...

Taraftar tepkisi aslında sadece Atletico yenilgisine değildi kuşkusuz. Öfke ağırlıklı bu tepkinin temelinde, ligdeki puan kayıplarının oluşturduğu birikim vardı. Ligin zayıf kategorisinde gösterilen iki takımıyla İstanbul’da oynanan maçlarda kaybedilen puanlar nedeniyle birkaç haftadır birikmiş ve ortaya çıkmak için fırsat kollayan bir öfke söz konusuydu ve bu öfke aradığı fırsatı Atletico maçında buldu.

Büyük beklentiler, büyük hedeflerle ilgili hayal kırıklıkları yaşandığında tepki genellikle öfke şekline bürünüyor. Stadyum gibi güruhlaşmanın en kolay ve yoğun şekilde gerçekleştiği mekanlardaki öfke ise işi linç edecek kurban aramaya kadar götürebiliyor. Linç kültürü ile ne denli içli dışlı olduğumuzun örneklerine toplumsal hayatta zaten sık sık rastlamıyor muyuz?..

Atletico karşılaşmasında, tribün güruhunun bu anlamda kendisine kurban bulması zor olmadı. Tepkiler maçın başında birkaç top kaybı yapan Emre Çolak’a odaklandı. Emre’nin top kayıpları sürünce tepki giderek linç karakteri almaya başladı. Emre’nin her hatasında tribünlerden uğultu şeklinde bir öfke ve nefret dalgası yükseliyordu. Değil Emre gibi genç bir futbolcu, dünyanın en deneyimli oyuncusu ya da teknik adamı bile bu dalganın yarattığı baskının altından kolay kolay kalkamazdı. Nitekim Teknik Direktör Hamza Hamzaoğlu da bu baskıya direnemedi ve ilk yarı bitmeden Emre’yi kenara aldı. Tribünler rahatladı!.. Ta ki maç bitene kadar... Maç bitince bu kez tepki yönetime yöneldi...

Aslında Galatasaray’ın Atletico Madrid’e yenilmesi beklenmedik bir durum değil. Yenilginin bu kadar yoğun tepki doğurmasının sebebi, bardağı taşıran son damla niteliği taşıması. Hayal kırıklıkları ne kadar büyükse, bardak da o kadar çabuk doluyor. Sezon başından bu yana yaşanan hayal kırıklıklarının toplamı, Galatasaray gibi büyük hedeflere sahip bir takımın bardağını doldurmaya yetiyor.

Şurası bir gerçek ki, Galatasaray ligde puan kayıpları yaşamasaydı hiç kimse Atletico yenilgisi sonrasında “Yönetim istifa” diye bağırmayacaktı.

Durumu toparlayamaz ve başarısız gidişatı tersine çeviremezse, Galatasaray kaçınılmaz biçimde içine sürükleneceği derin krizle birlikte bu seneki Türkiye ve Avrupa hedefleriyle erkenden vedalaşabilir.
Taraftarlarda, temelsiz ve karşılığı olmayacak kadar büyük beklentiler yaratmamak gerektiği de, Galatasaray yönetiminin bütün bu olup bitenlerden çıkaracağı en büyük ve en öncelikli ders olmalı... Gerçekleşmeyen yüksek beklentiler, hayal kırıklığının yanı sıra yıkıcı güce sahip bir tepkiye de dönüşebiliyor çünkü...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa