17 Eylül 2015 01:00

Çok şükür ki

Çok şükür ki

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bayram öncesi güzel bir şeyler yazabilmek için gazete sayfalarında güzel bir şeyler arıyorum. Tarihin bu günkü sayfalarını karıştırıyorum. Tanıdığım yaşlılara, gençlere soruyorum. Yok. Bu gün yazacak iyi bir şeyden vazgeçtik, şöyle orta karar tebessüm ettirecek bir haber bile yok. Ama olan biten tüm kötülükler insan icadı. Deprem yok. Göktaşı düşmedi. Kıyamet alameti kimine göre var ama çok belirgin değil.
Bir yanda kan gölüne döndürülmüş Ortadoğu. Ortadoğu’nun petrolüne, parasına hayran ama insanına düşman bir batı. Yoksul Türkiye 2 milyondan fazla insanı barındırmak zorunda kalırken, 5, 10 bin göçmeni görünce yan çizen Avrupa. Kurtuluşu Avrupa’da sanan çoluk, çocuk sulara, yollara düşmüş insanlar. Bir araya gelip Suriye’deki savaşı durduracaklarına, devleti yeniden güçlendirip, Suriye’yi eski yaşanabilir duruma getireceklerine, “Sen onu destekledin, ben bunu destekledim, tank soktun” diye birbirlerini yiyen süper güçler. İnsansız kalmış bir ülke.
Diğer yanda Türkiye. İyi giden hiç bir şeyin olmadığı Türkiye. Her gün ölen onlarca genç insan. Heba olan canlar. Kanı kanla durduracağını sanan, sanmasa bile bu işten fayda uman siyasetçiler, devlet adamları (?). Doğuda kağıt toplayan 75 yaşında insanlar sokakta vurulup, vuruldukları yerde bütün gün yatarken, bilmeden geçtiği yolda patlayan bombayla 13 yaşında çocuklar ölürken, belki de aralarına karışmış dolar maaşlı kışkırtıcıların kışkırtmasıyla, ama daha çok bilinç altında yaşattıkları canavarlıkla inşaata sıkışmış işçileri yakmak, parçalamak isteyen sürü. Ve Gezi direnişinde 10 binlerin üzerine gaz bombası yağdırıp, masum çocukları kurşunlayan ama 8 işçiyi yakmak isteyen birkaç yüz kişiye “Haklısınız ama yapmayın. Biz icabına bakacağız” türünden nutuk çeken devletliler. Düzenlenen  yürüyüşlerde, “Ölü ya da diri. Bu bayrağa selam duracaksınız” sloganlarıyla barış isteyen barışseverler (??).
Ülke barışı için blok oluşturmuş, silahları susturmak, devrilen masayı kaldırmak ve barışı konuşmak için çağrıda bulunmak amacıyla İstiklal Caddesi’nde 100 metre yürümeye hazırlanırken, devletin sopalı ve gazlı, resmi, sivil giysili güçlerinin saldırısına uğrayan insanlar. Olup bitenden, ölen canlardan, kaybolan değerlerden ve kardeşlikten oy ve milletvekili hesabı yapan siyasetçiler.
Öteki yanda tepede birbirini yiyen sermaye. 17-25 Aralık kabusu ile yaşamları ve psikolojileri altüst olmuş her taraftan ilgililer.
Olan tek iyi şey, kredi kartından tek seferde 20 bin Euro çekildiği için banka tarafından “Kartınız çalındı mı?” diye uyarılan, ama sonradan bu para ile “bir (1)” çantanın çok şükür ki bilgisi dahilinde alındığı bilgisini bankaya veren futbolcu Arda.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...