16 Eylül 2015 00:56

‘İlk günkü aşkla’ son günkü hüzün arasında

‘İlk günkü aşkla’ son günkü hüzün arasında

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP’nin geçtiğimiz cumartesi günü yapılan 5. Olağan Kongresinde, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun artık bıktırıcı etki yapan beylik cümlelerini dinledik. Ancak son 13 yıllık süreci yakından izleyenler için AKP, artık hamasi nutuklarla üstü örtülemeyecek ve bir yakın tarih örneği olarak ANAP’ın da yaşadığı gerileme sürecinin kendine özgü olanını yaşıyor. Bu son kongre bunu teyit etti.

Davutoğlu’nun kongrede dile getirdiği “Şimdi bugünkü temel sloganımızla ‘İlk Günkü Aşkla’, 14 Ağustos 2001’deki aşkla ‘birlik’ diyoruz, ‘dirlik’ diyoruz, ‘kardeşlik’ diyoruz” cümleleri, AKP için kongre öncesinde yapılan, “Fabrika ayarlarına dönme” vurgularını bir başka açıdan tamamlıyor gibiydi.

Yine üzerinde AKP’nin logosu olan ampulün yer aldığı salonun duvarına asılı pankarttaki “Bu ışık sönmeyecek” sözü de aynı ruh halinin bir başka ifadesiydi.

Partinin 7 Haziran seçimleriyle tek başına iktidar olma gücünü kaybetmiş olmasının yol açtığı geriye düşme tablosunu durdurmak için her ne kadar bir ‘tekrar seçim’ gündemleştirilmiş olsa da AKP artık bu gerilemenin sancılarını çok derinden yaşayan bir partidir.

1 Kasım seçimlerini kendi tek adamlığı yolunda çok kritik bir eşik olan gören Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP’nin son kongresini de bununla paralel bir biçimde değerlendirdi. AKP içinde kendisine karşı bir siyasal zeminin oluşturulmasını engellemeye yönelik ciddi bir hamle yapan Erdoğan, yeni Merkez Karar ve Yönetim Kuruluna (MKYK) kendisine yakın isimlerin damgasını vurmasını sağlarken, yeni senaryolar içinde adı geçen Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yakın isimler tasfiye edildi.

Ahmet Davutoğlu ise başbakanlık koltuğunu korusa da, istediği MKYK’yi oluşturamamış bir başbakan olarak Erdoğan’ın siyasal amaçlarını gerçekleştirmekle pratik olarak da yükümlü kılınmış oldu.
Tüm bunlarla birlikte MKYK’de yer alanlar içinde en düşük oyu ‘Saray’ın adamları’ olarak bilinen isimlerin alması da, AKP’nin son kongre sürecinin bir gerçekliği durumunda.

Erdoğan’ın onay vermesi halinde genel başkanlığa aday olmayı planladığını yalanlamayan Binali Yıldırım, 1445 delegenin 1313’ünün oy kullandığı ve bunların 1295’inin geçerli sayıldığı MKYK seçiminde ancak 1259 oy alabildi. Damat Berat Albayrak da 1257 oyda kaldı. Yalçın Akdoğan 1261 oy ile listenin en altlarında yer alırken, Efkan Ala da 1267 oy ile aynı şekilde listenin alt sıralarında kendisine yer bulabildi. Süleyman Soylu ise sadece 1231 oy alabildi. Saray’ın diğer adamlarının durumu da farklı değil.
Bu tablo da aslında Erdoğan tahakkümü ile yeniden dizayn edilen AKP’nin kendisinin de bu tahakkümün sancılarını yaşadığını gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etrafını boşaltarak kendi hedeflerine memur ettiği Davutoğlu AKP’sinin, etrafında hem halkın arayış umutlarının birleştiği, hem de geniş bir liberal aydın kesiminin desteğini aldığı o eski günlerine dönebilmesi ne kadar mümkün olabilir? Etrafındaki aydın desteğini yitirmiş ve önemli bir bölümü karşısına geçmiş bulunan, tek başına iktidarını engelleyici tek aktör olarak gördüğü HDP’yi barajın altına çekmek için resmen ona oy veren Kürt seçmenleri cezalandırmaya girişen, tüm bunların üstüne bir de kendi içinde ciddi sancılar yaşayan bir parti bunu ne kadar başarabilir?

HDP’nin yüzde doksanın üzerinde ya da ona yakın oy aldığı Cizre, Silopi, Lice, Silvan, Yüksekova gibi yerlerde özel harekatın devreye sokularak 1990’lara rahmet okutan bir kıyımın gerçekleştirilmesi ve HDP’nin genel merkez binası da dahil olmak üzere yakılıp yıkılmasının, 1994’te DEP’e karşı yapıldığında gerçekleşen sonucu doğurmayacağını, yani HDP’nin seçimden çekilmeyeceğini herhalde artık AKP de anlamıştır.

Belli ki AKP’nin ‘B’ planı da HDP seçimden çekilmezse en azından yüzde 90’larda oy aldığı yerlerde sağlıklı seçim imkanlarını ortadan kaldırarak bu dengeyi kendi lehine değiştirmek üzerinedir. Ama burada da göz ardı edilen başka önemli bir gerçek var. Türkiye’nin nüfus açısından en büyük Kürt kenti İstanbul’dur ve HDP 7 Haziran’da İstanbul’da 3. parti olmuştur.

7 Haziran’dan sonra AKP’nin HDP’ye oy vermiş seçmeni adeta cezalandırma niyetini gösteren pratikler sergilemesi karşısında, bölge illeri dışında İstanbul başta olmak üzere batı illerinde, önceki seçimde AKP’ye oy vermiş Kürtlerin de tepki olarak HDP’ye oy vermesi kimseyi şaşırtmasın. Bu koşullarda HDP’nin etrafında birlik ve destek zemininin de korunacağını dikkate aldığımızda, AKP’nin son kongresinde, salonun duvarında yer alan “Bu ışık sönmeyecek” sloganının fazlasıyla iddialı olduğunu teslim etmek gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...