16 Eylül 2015 00:50

Sağlıkta birincil aşı: Barış

Sağlıkta birincil aşı: Barış

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Savaşın iksiri barış.

Sağlık aşısı yine barış.

Barış istememek, barış karşıtlığı önemli bir halk sağlığı sorunudur. Savaş severlik ise “şişede durduğu gibi” durmaz. Barış karşıtlığı aynen bulaşıcı hastalık misali olmadık yerde boy verebilir. Bir bakarsınız okul binası ateşler içinde, bir bakmışsınız tarım işçilerinin çadırları yerle bir. Ateşli hastalık misali sağlıklı olabilmenin temel koşulu barış da yerlebir edildiğinde aynen hastalıklarda olduğu üzere bir sayıklamadır gider. Bir bakmışsınız kaymakam maaşlı bir zat parti tabelası indiriyor, bir bakmışsınız ki belediye başkanı çıkmış başka bir partinin binasına bayrak asıyor ve haykırarak sayıklıyor.

Hasta olmasak iyidir ama kimi zaman da hastalıklar sağlığın değerini daha iyi kavratır. Aynen savaşın barışın kıymetini hatırlatması gibi. Boşuna değildir Osmanlı padişahı Kanuni’nin o dizelerinin yüzyıllar boyunca bu topraklarda dilden dile dolaşması: “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”

Evet, savaş ve çatışma severlik bir salgın hastalık misali yaşamımızı kuşatıyor. Aynen bulaşıcı hastalıklarda olduğu üzeri savaş da en fazla çocukları etkiliyor. Savaş ortamında çocukların aşılanabilmesi mümkün mü? Kızamık, çocuk feci, kabakulak, boğmaca nasıl önlenecek peki? Peki, “barış aşısı” yapılmadan diğerleri mümkün mü?

Sağlık temel bir insan hakkıdır. Barış da öyle. Devletler yurttaşlarının temel insan haklarını korumakla yükümlüdürler. Uluslararası hukuka göre devletlerin barışı da temel bir insan hakkı olarak koruma  yükümlülüğü vardır. Rıza Türmen’in de hafta içinde yeniden hatırlattığı üzere “Türkiye’nin de imzaladığı Santiago bildirisi bu hak ihlal edildiğinde yurttaşlara direnme, sivil itaatsizlik, vicdani ret ve barışı devletten talep etme hakkı sunuyor.”

Peki, ne yapmalı?

Öncelikle barışın savaşa giden yolda “tuzak kılınmasına” izin verilmemelidir. Biliyoruz ki salt savaşmamayı, çatışmasızlık halini barış olarak addetmek eksik bir barış anlayışıdır. Toplumsal adalet tecelli etmeden müspet ve kalıcı bir barış mümkün değildir. Aynen Asıl Adalet şiirinde dile geldiği üzere.

Misal, Soma ve cümle iş cinayetlerinin bugün gelinen çatışma ortamının kolaylaştırıcısı olduğunu unutmamak gerekiyor. Soma’da saldıran ile bugün barışı yok etmek üzere saldıran zihniyet benzeşmiyor mu?

Evet, ne yapmalının formülünü o şiirde Paul Eluard kulaklarımıza fısıldıyor aslında: “ASIL ADALET” diyor:

“İnsanlarda tek sıcak kanun,
üzümden şarap yapmaları,
kömürden ateş yapmaları,
öpücüklerden insan yapmalarıdır.

İnsanlarda tek zorlu kanun,
savaşlara, yoksulluğa karşı
kendilerini ayakta tutmaları,
ölüme karşı yaşamalarıdır.

İnsanlarda tek güzel kanun,
suyu ışık yapmaları,
düşü gerçek yapmaları,
düşmanı kardeş yapmalarıdır.

Hep var olan kanunlardır bunlar,
bir çocukcağzın tâ yüreğinden başlar,
yayılır, genişler, uzar gider
ta akla kadar.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...