26 Ağustos 2015 00:45

Sistem değişti

Sistem değişti

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı’nın halkoyuyla seçilmesinden itibaren ister kabul edin ister etmeyin Türkiye’de sistem değişti, diyor Erdoğan. AKP yöneticileri ve yazarları bu parti ilk iktidara geldiği zamanlarda da bir devrimden söz ediyordu. Benzetmek gibi olmasın, şimdi alenen kendi Thermidor’unu yaşayan bu sözde devrim sayesinde hayata geçirilen politikalar, 7 Haziran seçimi sonrasında kristalize olan hem siyasal hem sosyal kriz öğelerini biriktirdi. Kimlikleri ayrı ayrı raflara yerleştirip onları kutuplaştırma siyaseti; birbirine temas etmekte zorlanan, kompartımanlara bölünmüş bir toplum ve onun siyasi temsil biçimini yarattı. Nihayet bu tablonun üstüne, restorasyon Napolyon’u gibi kurulmak için şartları zorlayan Cumhurbaşkanı’nın sistem değişikliğinden ne anladığı tartışılır ama onun temsil ettiği devlet siyasetinin bir değişim eşiğine geldiği açık.
7 Haziran seçim sonuçları bu değişimin koşullarını zorlayan bir eşiktir. Önümüzdeki “tekrar” ya da “yeniden seçim” sonrasında da olağanüstü bir değişim olmazsa bu sonuç üç aşağı beş yukarı kendini tekrar edecek gibi görünüyor. İster istemez sistem dizaynı dayatan bir tablo bu. AKP Hükümetinin toplumun ayarlarıyla oynayarak 13 yılda inşa ettiği “sistem” kendi kaçınılmaz krizinden malul durumda. Devletin temel aktörleri bu krizin ancak şiddetle çözülebileceği konusunda neredeyse hemfikirler. Seçimleri takiben tırmandırılan gerilim; adı konulmamış savaş hali, olağanüstü hal uygulamaları ile bölgesel sıkıyönetim karşımıza HDP’nin aldığı “oy” oranı olarak çıkan toplumsal tabloyu parçalayıp çubuğu AKP’nin mutlu günlerine doğru bükmek üzere iş başında. Bu tazyik, Askerin Kürt bölgelerindeki inisiyatifi artırılarak katlanıyor.
Bu ürkütücü bir tablo evet. Ama 7 Haziran’ın sonucu, şiddet politikalarının öteleyemeyeceği bir siyasi ve toplumsal mesajla olduğu yerde dururken hem krizi tırmandırarak konsolide olmaya çalışan hem de bu krizi çözeceğini ilan edenlerin işi kolay değil. Kutuplaştırılarak yönetilmek değil, kimliklerinin hapishanelerine kapatılmak değil; güçlü bir birleşme ve temsil talebiyle kader ortaklığı yapma isteğinde olanlardan gelen bir mesaj bu. Üstelik bu talep şiddetin ve savaşın sonuçlarından ister istemez mağdur olan başka kesimlerin itirazıyla da birleşiyor. Asker cenazelerinden çıkan ses, en son Yarbay Mehmet Alkan’ın, kardeşinin, yoğun bir MHP katılımıyla gerçekleşen cenazesinde söylediği sözler hangi kimlik grubuna bölünmüş olursa olsun toplumun çok geniş bir kesiminin şiddet ve savaş istemediğini gösteriyor. Halk kendi ayarlarını yeniden kuruyor.
Kriz; aslında sistemin şu ana kadar gittiği gibi yürüyemeyeceğini göstererek sistemin değişmesi ve devletin genetik ayarlarının doğru kurulması bakımından yeni bir olanak yarattı. Halkın ezici bir çoğunluğu “hemen barış” diyor. İki buçuk yıldan sonra birden silahların konuşmaya başlamış olmasıyla ilgili hiçbir açıklamaya rağbet etmiyor ve evlatlarının ölmesini istemiyor.
Öyleyse silahlar susmalı, sivil halka yapılan baskı durdurulmalı ve demokratik adımlar atılmalı. Çünkü daha kaç seçim yapılırsa yapılsın 7 Haziran’ın ortaya çıkardığı sonucun değişebileceğine ilişkin veriler yok ama eldeki sonuç bir veridir. O halde bu durum sistemin demokratik değişimini gündeme getirmiştir. Bu değişim sorunu Erdoğan’ın kendisine olağanüstü yetki verildiğini vehmettiği halkoyuyla seçilmesinden değil siyaseten halkın temsil biçimlerini zorlamasıyla; toplumsal olarak da kutuplaştırma politikalarını oy yoluyla eleştirmesiyle ortaya çıkmıştır.
Sistem hakikaten değişmelidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...