24 Ağustos 2015 08:42

Çatışmadan çatışmasızlık olur mu İsmail?

Çatışmadan çatışmasızlık olur mu İsmail?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Diyor ki…
“Bu toplu sözleşme tam bir fiyaskodur.”
“Sayın Çalışma Bakanı Faruk Çelik’i masadaki anlaşılmaz tutumunu nedeniyle şiddetle kınıyorum.”
“Burada bir konfederasyonla kurgulanmış olan bir oyun sergilenmiştir.”
“Yüzde 33.2 isteyen bir konfederasyon yüzde 11’lik zammı tarihi başarı olarak ilan ediyor. El insaf”
“Vergi matrahı ile ilgili bir anlaşma duydunuz mu? Yok, 3-5 ay sonra memurdan, kaşıkla verdiklerini yine kepçeyle alacaklar.”
“4-C’lilerle ilgili çalışmanın ne olduğu da belli değil. Keza mesailerle ilgili de…”
Bu cümleler Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’a ait.
Koncuk, tüm cümleleri sıraladıktan sonra doğal olarak gelen; “Peki ne yapacaksınız?” sorusuna ise ‘Eylem yapmayacağız” diye yanıt veriyor.
Memur Sen satmış!
Bakan, emek karşıtı bir duruş sergilemiş!
Sözleşme memuru fakirleştirmiş.
Sosyal ve özlük haklara yönelik talepler karşılanmamış.
Ama eylem yok!
‘Niye?” sorusuna şöyle yanıt veriyor Koncuk: “Eylem yapmamamızın tek bir sebebi var: Şehitlerimiz. Her gün birden fazla şehidin verildiği bir ortamda Kamu-Sen olarak eylem yapmayı vicdanıma yediremiyorum.”  

MEMUR SEN’LE AYNI YERDE BULUŞMAK
İyi de… Sizin bu alandan feragat eyleminizin aynısını yerden yere vurduğunuz Memur-Sen masada feda eylemi olarak savunmadı mı?
Memur-Sen Genel Başkanı da… “Fedakârlığa hazırız. Ülkenin terör belasıyla uğraştığı şu günlerde amacımız bağcı dövmek değil üzüm yemek” dememiş miydi?
Memur-Sen fedakârlık göstermeyecek sınıf kardeşlerini, “Terör değirmenine su taşımak” ithamıyla sindirmeyi denemişti. Şimdi de siz eylem yapacak olanları ‘vicdansızlıkla’ itham ederek pasifize etmeye çalışıyorsunuz!
Şimdi buraya, tekrar dönmek üzere, bir virgül koyalım ve şu soruları soralım.
Bir iktidar daha ne isteyebilir ki?
İşçilerin, emekçilerin hoşnutsuzluğu giderek artarken… Tekstil, metal başta olmak üzere birçok sektörde direnişler art arda patlak verirken…
Yüksek işsizlik, düşük büyümenin yarattığı sıkıntılar artık oya yansımış ve AKP’nin etrafındaki emekçiler kopuş yaşarken…
Bir iktidar ister ki savaş ve çatışma ortamı işçilerin direnişini kırsın. O kanlı ortam kendisi için fırsata dönsün!
Bir iktidar siyaseten zor günler geçiriyorsa… Siyasi rakipleri giderek güçleniyorsa… İster ki savaş ve şiddet ortamında siyasi rakipleri darbe alsın! Mesela, MHP ve HDP…
Örnekleri çok!
Özal da bir koyup üç alma hevesiyle destek verdiği Körfez Savaşı’nın da faturası emekçiye çıkmıştı. 1989 bahar eylemiyle artan ücret ve maaşlar, 1991 savaş yılıyla birlikte büyük bir reel kayba uğramıştı.
Toplu sözleşmelerde birçok yerde sıfır zam dayatılmıştı.
Sendikaların işi iktidarlara ve patronlara istedikleri ortamı sağlamak mıdır?

YA ŞEHİTLER NE OLACAK?
Virgül koyduğumuz yere geri dönelim! Ve Başkan Koncuk’un, “şehitler” üzerinden eylemsizlik kararını değerlendirelim.
İşyerindeki biri tamamen kendinden olan birini savaş sonrasında sırf memleketinden dolayı yabancı görürse…
Yoksul yoksulla savaş üzerinden ayrışsa…
Kendi çocuklarını bedelliye, çürüğe çıkarıp ya da torpile kollayıp, emekçinin çocuklarını savaşa sürmekte pek kararlı olanları kendinden sanıp onun politikalarıyla uzlaşırsan…
Kendi iktidar ve otoritelerinin sürmesini savaşta bulanların ekmeğine yağ sürmez misin? Ve o zaman her daim şehit gelmez mi?
Şehitlerin gelmemesi için…
Daha iyi, daha insani bir yaşam için verilen emek mücadelesini, yaşamak için barış mücadelesiyle birleştirmek gerekmez mi?
Hatta her alandaki mücadele için bu geçerli değil mi?
Örneğin temiz bir hava solumak için verilen çevre mücadelesini, nefesler durmasın diye barış mücadelesiyle birleştirmek gerekmez mi?
Grevli toplusözleşmeli bir TİS için verilen demokratik mücadele ile halklara boğulmaktan kurtaracak mücadelenin birleşmesi gerekmez mi?
O zaman ne ‘terör’ kalır ne savaş! Ne de şehit cenazesi gelir.
Emek ve demokrasi için çatışmadan (Sınıf mücadelesi yürütmeden) çatışmasızlık olmuyor işte Sayın Koncuk!

BAKAN ZEYBEKCİ DEDİYSE İNANMAYIN
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci dedi ki… “Ekonomik kriz olmayacak. Ben diyorum, garantisi benim. Ekonomik temellerimiz sağlam.”
Aynı Zeybekci Ocak 2014’te, “ÖTV zamları ve dolardaki artışın enflasyona etkisi sıfır olur” demişti. O sene enflasyon güya yüzde 5’i geçmeyecekti ama dolar ve zam etkisi nedeniyle enflasyon hedefini ikiye katladı.  
Şimdi size niye inanalım?

SİZE YOK BİZE VAR
Bize, ‘iyi durumdayız’ diyen geçici hükümetin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin kendisinin durumunun iyi olduğu kesin.
İyi olmasa, Boğaziçi’nde 4,5 milyon dolara yalı alabilir miydi?
Peki ya bizim? İşçi, emekçi, memur, esnaf, çiftçi… Ne durumdayız.
KOBİ’ler, çiftçiler borçlarını ödeyemez hale gelmiş.
Memur, işçi ve emekli refah kaybına uğramış.
Hane haklıkının borcu katlanmış: 2002’de 6.7 milyar lira olan hane halkı borcu, 2014 sonunda 332.4 milyar liraya ulaşmış.
2002’de 9 milyon olan icra dosyası sayısı, 2015 yılında 24 milyona yaklaşmış.
Karşılıksız çek adedinde patlama yaşanmış.
Mutlak yoksul sayısı 12 milyonun altına düşmez olmuş.
İşsizlik yüzde 10’lara demir atmış.
Biz (İşçi, emekçi, memur, esnaf, çiftçi) iyi değiliz sayın bakan!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...