23 Ağustos 2015 00:55

Umarım durum anlaşılır

Umarım durum anlaşılır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Olayları görünen yüzü ile yorumlama genellikle yanıltıcıdır. Zira, bir arada oluşmuş gibi algılanan iki olay arasında ilk bakışta fark edilemeyecek kadar derin bir nedensellik olabileceği gibi, tam tersine, hiç bir ilişki olmayabilir de. Önümüzdeki seçim döneminde siyasi partilerin seçim propagandaları bence şimdiden netleşmiş durumdadır. AKP diyecek ki, ben iktidarda iken çatışma ve ölüm yaşanmadı, ama bakın, bana oy vermediğiniz dönemde cenazeler gelmeye başladı. Diğer partiler ise, muhtemelen bu görüntünün altındaki temel nedene inecek ve asıl nedenleri halka binbir güçlükle anlatmaya çalışacaktır. Şimdi şöyle bir düşünelim; bu düzeyde seyredecek seçim yarışında genel eğilim acaba hangi sav doğrultusunda oluşabilir? Bu sorunun yanıtını değerli okuyuculara bırakarak, bugün, yine seçim propagandaları ile ilgili farklı bir noktaya, belki de halkımızın daha duyarlı olabileceği bir konuya değineceğim.
Biliyoruz ki, halkın siyasi eğilimleri, kemikleşmiş geleneksel oylar dışında, günlük geçim derdi ile ilgilidir. Kısacası, halkın önemli bir bölümü cebi ve mutfak derdi ile ilgilidir. Her ne kadar halkın derdi cebine giren para ve mutfak derdi ile ilgili ise de, maalesef, bu konuya temelde dokunan ekonomik sistem, hatta siyasilerin ekonomi siyaseti halkımızı zerre kadar ilgilendirmemektedir. Bu konu da başka bir yaramızdır! Halklar genellikle günlük algılama yaparak, anlık fiyatlar ve/veya faiz ve kurlarla ilgilidir. Çünkü, fiyatlar doğrudan yaşam düzeyini, kur ve/veya faizler ise dolaylı olarak fiyatları ve borç yükü üzerindeki etkileri ile halkın gündemindedir.
Bildiğimiz gibi folklorumuzda, örneğin “Cami duvarına pislemek” gibi güzel ve zekice inşa edilmiş sözler vardır. Böylesi çirkin bir davranış toplum tarafından manevi suç olarak algılanır ve affedilmez ve genel davranışların belirlenmesinde etkili olur. AKP’nin özelleştirme suçu, maalesef, salt doğrudan etkilenen bazı emekçi gruplarını etkiledi, fakat tüm emekçilerin ve toplum genelinin dışında ve onlardan uzak kaldı. AKP, bu toplumsal suçu nedeniyle siyaseten cezalandırılmadı, hatta mükafatlandırıldı. İş Taksim’de ağaçların kesilmesi gibi gözümüzün önünde cereyan etmeye başladığında, bu eylem de ona uzak olan emekçiler dışarıda kaldı ve alfabede yerini bulmuş nesil(!) tarafından protesto edildi. İşin özü net olarak algılanamayıp, kolektif tepki oluşturulamadığından eylem zamanla sönmeye mahkum oldu. Bir başka eylemde de, AKP, son seçime giderken Merkez Bankasını “günah keçisi” konumuna sokabilmek için aklı evvel danışmanlarının cengaver sarhoşluğu ve sadakatiyle ortaya saldığı “faiz lobisi” saçmalığına bulaştı. Ancak, bu saçmalığa karşı dersini, iktisat fakültesi birinci sınıf öğrencisine anlatılır şekilde alınca yerine oturdu. Ama, ne yazık ki, ne bu saldırı ne de şap gibi yere çakılış halk tarafından algılanabildi. Çok yazık!
Öyle gözüküyor ki, bu kez keser döndü, sap döndü. Çünkü, döviz çok hızlı bir yükselişle genel fiyat düzeyini ve faiz haddini yükseltip, bazı iflaslara, işsizliğe ve  enflasyona yol açacaktır. Son seçime giderken MİT başkanına reva görülen muamele ya da ünlü savcıların yurt dışına kaç(ırıl)maları olguları atlanmış olabilir. Ama, artık lütfen halkımızın, bizzat kendi ve içinde yaşadığı ülkenin kaderi açısından şu noktayı görmesi çok yaşamsaldır; bu süreç salt ekonomi dinamikleri ile açıklanabilecek, dolayısıyla işbaşında kim olursa olsun ya da hangi politika uygulanırsa uygulansın karşılaşmamız kader olarak çıkacak bir sonuç değildir. Bu durum, dokunulmazlık mağarasının duvarlarını, belki de yaşam boyu, pekiştirmeye yönelik “başkanlık” hırsı ile siyaseti ve tüm ulusu sürüklemenin kaçınılmaz sonucudur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...