21 Ağustos 2015 00:35

Saklandığı yerden katliamı izlemek

Saklandığı yerden katliamı izlemek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yıl 1954, Cezayir yüz yıldan uzun süredir Fransa işgali altında. Bir öğretmen, kendisine teslim edilen bir şüpheliyi mahkemeye çıkması için şehre götürürken, bir direnişçi grubu ile karşılaşır. Eski tanışlarına rastlar, sohbet ederken, Fransız askerleri ateş açar. Çatışma çıkar, öğretmen ile tutsağı da bir taşın arkasına saklanıp izlemeye başlar. Direnişçilerden ikisi teslim olmak ister, ellerini kaldırır, yavaşça Fransızlara doğru yürürler. Birkaç adım atarlar ki, askerler Cezayirlileri vurur. Çatışmanın sonunda öğretmenle komutan yan yana gelir, öğretmen “Teslim olan iki askeri vurdunuz, vurmamalıydınız” diye geveler. Komutan rahattır, savaş hukuku falan umurunda değildir, hatta “Onlar asker değil”dir ki. Öğretmen gözüyle gördüğü, teslim olduğu halde öldürülen Cezayirli direnişçileri aklından çıkaramaz. İnsanlıktan Uzakta’da yer alan bu kısa sahne, filmin Cezayir’deki Fransa işgaline dair en açık ve bütünlüklü söz söylediği yer aslında. İşgalcinin adaletsizliği, yerli halkın direnmekteki haklılığı, savaşın eşitsizliği, çaresizlik bir arada.
Sadece son bir ayda, çatışmalarda öldürülen asker, polis, gerillalar görmekle kalmadık, devlet kurşunuyla öldürülmüş çocuklar, işkence edilmiş gerillalara tanık olduk, saklandığımız taşların arkasından. Hiç yabancı gelmiyor yani insana, direniş de, hukuksuzluk da, inkar da, cinayet de. İnsanlıktan göz göre göre uzaklaşmak da. Artık kimsenin kolay kolay savunmadığı ama o zaman birilerini öldürmek, baskı altına almak ve terörist ilan etmek için geçerli sebep sayılan bir işgal sırasında geçse de, Albert Camus’nün her dönemde karşılaşabilen sorgulamaları anlatılıyor İnsanlıktan Uzakta’da.
Filmin hikayesi daha çok öğretmenle tutsağı arasında. Daru, bir Cezayir köyünde öğretmendir. Yasinler ve Selmalardan oluşan bir sınıfa Fransa’nın nehirlerini anlatmaktadır. Endülüslü İspanyol çiftçi bir ailenin çocuğudur, bu sebepten ne Fransızlar, ne Cezayirliler -ya da filmde Fransızların kullandığı isimle Araplar- onu kendilerinden sayar. Bir gün, bir memur gelir ve Muhammed’i Daru’ya teslim eder, onu şehre götürmesinin emredildiğini söyler. Muhammed’in bir katil olduğunu, kuzenini öldürdüğünü, mahkemeye çıkması gerektiğini söyler. Daru isteksizdir ama adam Muhammed’i bırakıp gider. İki az konuşan adam geceyi okulda birlikte geçirir, ardından Atlas Dağları ile çöl arasında bir yolculuğa çıkarlar. Yolda direnişçilerle, askerlerle, Cezayirli öldürmek isteyen başka Fransızlarla karşılaşırlar, kurtulur ve aralarında dertleşirler. Daru, Muhammed’in kuzenini buğdayını çalmaya çalıştığı için öldürdüğünü öğrenince içine düştüğü ahlaki ikilem iyice büyür. Muhammed ailesinin açlıktan ölmemesi için buna mecbur kalmıştır, şimdi de aileler arasında bir kan davası başlatmamak için Fransızlara teslim olmaya razıdır ve muhtemelen ölümle cezalandırılacağını bilir. Daru ise, ordudan eski arkadaşı şimdinin direnişçisine söylediği gibi, çocukları eğiterek direnişe hizmet ettiğini düşünen kendi halinde bir öğretmendir. Yol boyunca sadece Muhammed’i korumaya çalışır, bazen başkalarına ateş etmek, onları öldürmek ve tanık olunan haksızlıklara sessiz kalmak buna dahildir.
Hikayenin sonunun, uyarlandığı Camus’nün Misafir’ine göre biraz daha umutlu olduğu söylenebilir. Filmin gözü de, hikayenin aslı gibi, insanlığa dair bir meseleye beyaz adamın tarafından bakar. İlk bakışta iki tarafa da ait olmayan Daru, nihayetinde Fransız devleti için çalışan, görünüşüyle Cezayirli’ye benzemeyen, Arapça bildiği halde Fransızca konuşan ama kendini direnişçilere daha yakın hisseden bir film kahramanıdır. Yönetmen de, Camus’ye uyarak Muhammed’in biraz milli kalıba oturtulmuş duran hikayesi dışında bir Cezayirli’yi anlatmaz. Yapmaya çalıştığını pek yerine getiremeyen, Daru’nun karşısına çıkan sorulardaki tercihlerini başarıyla sorgulamayan bir film olsaydı, bu eksikleri daha çok hissedilebilirdi. Oysa, anlamlı sorular soran etkileyici bir film İnsanlıktan Uzakta.
Öykünün adı Misafir, başka bir ironi içeriyordu, filmin insanlardan uzakta anlamındaki orijinal adını İnsanlıktan Uzakta diye Türkçeleştirmek, anlamının altını çiziyor. ‘90’lar Türkiye, ‘50’ler Cezayir ya da bugün buralara yakın olmak biraz öyle çünkü. Bir taşın arkasına saklanıp, haksızlığa, katliama bakmak da.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...