14 Ağustos 2015 01:00

Yüzsüzlük ve arsızlık

Yüzsüzlük ve arsızlık

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yaptıkları söylediklerinin tam tersi olan, buna rağmen ortaya çıkıp yüzsüzce arsızca talan ve demagojiye devam eden bir siyasi parti ve onun çanak yalayıcıları ile karşı karşıyayız. Yapılan ve olan şu, ülkeyi yönetenler bir tarafta emperyalizmle ve onun bayraktarı ABD ile her türlü açık gizli anlaşmayı yaparak bölgede halkları katletmek üzere adımlar atıyor, saldırılar gerçekleştiriyor, bir küçük kemik parçası kapmak için Ortadoğu’da kanlı bir hesaplaşma ve paylaşmanın tarafı oluyorlar. Diğer taraftan yabancı sermayeyi ülkeye çekmek üzere kırk takla atıyor, bunun için yasalar yapıyor, yollara kırmızı halılar seriyor.
Ama AKP’nin sözcülerine, bu partinin kurduğu havuzdan nasiplenen medyaya, bazılarının “jöleli” lakabı taktıkları Cumhurbaşkanının başdanışmanına ve bu cenahın bilumum çanak yalayıcılarına bakılırsa ülke emperyalist komplolara, müdahalelere, ekonomik köleleştirmeye karşı canla başla mücadele ediyor! Sanki İncirlik’in ABD’ye açılmasına halk referandumla karar verdi, halk NATO ülkelerinin füze sistemlerinin ülkeye kurulmasını onayladı, emperyalist sermayenin soygun ve yatırımlarını buyur etti! Gerçekler tam tersini söylüyor ama yönetme gücünü ele geçirenler ve tek adam olma hevesindeki Mussolini bozuntusu yalan ve demagojiye devam ediyor.
Bütün araştırmalar, anketler gösteriyor ki, halkın ezici çoğunluğu ülkenin Suriye’ye bir müdahalede bulunmasına ve ülkenin Ortadoğu işlerine bulaşmasına karşı çıkıyor. Kardeş kavgasının kanlı ve acılı sonuçlarını görüp yaşayan halkın ezici çoğunluğu barış ve kardeşlik istiyor, Kürt Sorunu’nun bu temelde çözülmesini talep ediyor. Ama içeride ve dışarıda savaş isteyen, çatışmanın fitilini ateşleyen, “Kürt Sorunu da yok, çözüm de yok, masa da yok, mutabakatta yok” diyenler, keyfi iktidarlarını ve haydutça yönetimlerini ülkenin kargaşa ve kaosa sürüklenmesi ile sürdürebileceklerini, aksi durumda oralarda duramayacaklarını çok iyi biliyorlar. Seçim sonuçları onların eteklerini tutuşturmuş durumda, onlar için tehlike çanları çalıyor.
Eğer bir ülkenin halkı içeride barış ve kardeşlik istiyor, dışarıda ülkenin komşuları ile birbirinin haklarına saygı gösteren dostça ilişkiler kurmasını savunuyor, buna karşın ülkeyi yönetenler içeride ve dışarıda çatışma ve kaos istiyor, kendi yönettikleri halkın birbirine düşman olmasını açıkça kışkırtıyorlarsa, o ülkede yaşayan halkın kendi kaderini kendi eline alması, ülkenin geleceği üzerinde ağırlığını koymasının vakti geliyor demektir. Bu durum ülkenin işçisine, emekçisine, gencine, şehrinde ve kırında yaşayanlara büyük bir uyarı işareti ve bu kötü ve uğursuz gidişata el koyma çağrısıdır.
Egemenler ne diyor? Ülke bu durum da iken birlik ve beraberlik içinde olalım, hep birlikte karşı çıkanların başını ezelim diyorlar. Ama bunları ilk defa bugün söylemiyorlar. Bu ülkenin halkı bu palavraları 70-80 yıldır dinliyor. Halk kesimlerinin artık azımsanamayacak bir kısmı politikada bu söylemin egemen olması durumda bunun faturasını yoksullukla, açlıkla, işsizlikle, düşük ücrete mahkum edilmekle, zaten çok kısıtlı olan demokratik hak ve özgürlüklerinin bütünüyle budanması ile ödediklerini yaşanmış tecrübeleri ile biliyorlar. Birlik ve beraberliğin de aslında halkı birbirine düşman etmek anlamına geldiğinin artık farkındalar.
İşçisiyle, emekçisiyle, genciyle, şehirlisiyle ve köylüsüyle halkın uyanmış kesimleri bu gerçekleri bildiği için bugün barış diyor, kardeşlik diyor, komşularımızla iyi ilişkiler diyor, emperyalist yabancı güçler ülkeden defolsun diyor, yağma ve soygun bitsin diyor. Bugün yönetim gücünü ele geçirmiş bulunan egemen sınıf kesimlerinin ve sözcülerinin yalan ve demagoji ile halkın kafasını bulandırma girişimlerine karşı Türk olsun, Kürt olsun işçi ve emekçi halk ve onun gençliği ülkenin ve halkın çıkarlarını, birliğini ve kardeşliğini, eşit ve demokratik hakları, bölgede barışı savunuyor. Karşıt cephelerin bu mücadelesi ne kadar zorlu olursa olsun sonunda kazanan halk olacaktır. Bundan hiç kuşku duymamak gerekir. Bu toz duman içinde yükselen sesler, yaygınlaşan itirazlar şimdiden bunun belirtilerini ortaya koymuyor mu?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...