Gençler barış diyor...
Fotoğraf: Envato
13. Gençlik kampında cıvıl cıvıl gençlerle birlikteyiz. Suruç katliamının etkisi altında “savaş ve barış” gündemli olarak Emek Gençliği’nin kamplar tarihinde yerini aldı. Ülke koşullarının ağırlığını taşıyan Gençlik Kampı her şeye rağmen Barış, Kardeşlik ve Özgürlük umutlarının yemyeşil sulandığı bir dönemi daha bitiriyor. Ülkenin dört bir yanından gelen gençler BARIŞ kavramını kendi dünyalarından çıkarıp insanlığın geleceğine doğru dillendiriyorlar, seslendiriyorlar duyuyor musunuz?
Kampın girişinde meydanda koca bir barış heykeli var. Önceki, (herhalde 2013 kampında idi) kampta heykel atölyesinin gerçekleştirdiği bir eser olarak yıllara direniyor. Heykelin direğinin bir parçası yok, içindeki üçgenin biri kırık.
Heykel yapılırken nasıl oldu ise parçaları dökülmüştü. O halde kalması uygun görülmüştü… Her şeye rağmen barış umudu büyüyorken heykel “Yarım barış heykeli” olarak kalmıştı. Oysaki onarılabilir ve barış sembolü tamamlanabilirdi. Vazgeçilmişti. Zannediyorum heykelin etrafına toplanmış yorumlar yaparken Tevfik Taş şöyle demişti: “Heykel şimdi gerçek bir yoruma kavuştu. Gerçekte olmayan barışı anlatıyor şimdi…” gibi bir söz söylemişti. Bunun üzerine heykeli yapan arkadaşlar evet ya barışın durumu olarak böyle bırakalım demişlerdi. Ve o heykel üçüncü yılına kırık ve kısmen parçalı olarak girmiş, 13 gençlik kampının sembolü olarak. Her şey yolunda giderken birden beklenmeyen bir şeyin olması gibi… Ülke gündemi o yıllarda yine karışıktı. Barıştan söz ediliyordu, müzakerelerden, görüşmelerden…
Ve beklenen oldu. Barışa düşman kuvvetler savaş ilan ettiler. Kamptaki yarım heykel şimdi ülke durumunu temsil eden bir heykel. Gençler kolları sıvalı dövüşeceğiz diyorlar. Ve Asla yalnız yürümemenin anlamını BARIŞ diyerek hep bir ağızdan haykırıyorlar…
Can Yücel’in söylediği gibi “Dövüşelim Barış için”
Soğuk harp bitti
Sıcak savaşlar başladı
Memleketim de bir iç savaş halinde
Memleketim bir iç kanamada
Mezralar yanıyor
Köyler yanıyor
İçim yanıyor
Çocuklar ağlıyor
Analar ağlıyor
Anamız ağlıyor
İçerde on bin aç
Dışarda yüz binlerce çıplak
Barış için dövüşelim
Dövüşelim barış için
- Çöp konteynerlerini hazır tutalım… 05 Nisan 2024 04:30
- Bir sabahın üç kapısı var göğe 29 Mart 2024 04:15
- Türkiye vatandaşlığına kabul edilmeyen fotoğrafçı Othmar Pferschy’nin dramı 01 Mart 2024 04:20
- Emirgan Sanat Evinden kültür merkezlerine… 16 Şubat 2024 04:20
- ‘Adalet-sizlik’ 02 Şubat 2024 04:13
- ‘Öyle bir yere geldik ki… hiçbir sokağın adı yok’ 19 Ocak 2024 04:11
- Yeni yıla başladık 12 Ocak 2024 04:36
- Ruh ve beden üzerine … 22 Aralık 2023 04:12
- Hatırla... 01 Aralık 2023 04:13
- Sözlerin izlerinden cennetin güzelliklerine… 24 Kasım 2023 04:10
- Ölümsüz bir çocuk: Hanzala! 03 Kasım 2023 04:00
- Hangi demokrasi, nasıl bir cumhuriyet? 27 Ekim 2023 04:00