09 Ağustos 2015 01:00

Neron'u hatırlamak

Neron'u hatırlamak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yangın gece başladı; ormanın bir yerinden, sonra başka bir yerinden bir anda göğe yükselen alevler şimşek hızıyla her tarafa yayılmaya başladılar. Binlerce can umutsuz koşuşturuyor, neyi nasıl kurtaracağını bilemeden bir o yöne bir bu yöne sanki göç ediyordu. Evine koşup içerde kalmışları ya da değerli sayılan eşyalarını kurtarmaya çalışanlar, alevlerden ve dumandan kaçmak için sağ yöne yönelenler, nedendir anlaşılmaz alevlerin ve dumanın yoğunlaştığı sol yönü tercih edenler, ne yöne gittiğini bilemeden hareket edenler, yağmaya koşanlar, alevleri söndürme azmiyle felaketin üzerine saldıranlar, alevlerin henüz ulaşmadığı tepelere sığınıp alevlerin ihtişamını ve gücünü, önüne geleni hızla yok edişini, içten içe az da olsa hayranlığın gizlendiği dehşet duygusuyla izleyenler…Alevler, duman ve panik. Canlar cansızlaştılar, o ana kadar kendilerini, kendilerinden koparılamaz sanacakları kadar özdeşleştirdikleri ormanlar, ağaçlar, dağların yolları, evler, evlerin yolları, sular ve sevdikleri yiterken içlerini derinden yaralayan, bayıltasıya parçalayan ama hançerelerinden çıkmayan acılı sesi beyinlerine kaydettiler. Yangın altı gün sürdü. Önü alınabilirdi, yangını söndürmeye seferber olanlar beş gün engellendiler. Alevler etkisizleştiğinde yanması gereken yanmıştı.
Neron alevlerin ulaşamayacağı bir yerde, özel ve özgün rezidansındaydı. Yangın haberini aldı, İmparatorluk Sarayı’na geldi. Sonra ne oldu, ne yaptı bilinmiyor. Bir söylenti hızla yayıldı. Neron sarayına gelmiş, balkonundan alevlerin dansını, dumanların karartıcılığını, yok edişteki muhteşem ‘finali’ şiir yazıp okuyarak, şarkı besteleyip söyleyerek, alevlerin dansına imparator adımlarıyla eşlik ederek, sonsuz bir keyifle izliyormuş. Bu söylenti insanların Neron hakkındaki kanaatlerini yansıtıyor ama ben bu söylentiye inanmıyorum. Çünkü Neron’un sarayı da yangın alanında alevlere avdı. Neron bir çok insanın, hatta dostu, annesi, kardeşi, yoldaşı, kader arkadaşı sayılanların tasfiyesinden sorumlu tutulabilir, insanlığa karşı suçlar işlediği ileri sürülebilir ama akıl hastası olmakla karalanamaz. Neron’un o güne kadar tasarlayarak uyguladığı siyaset bunun kanıtıdır. Söylenti çok yayılamadan bir başka söylenti neredeyse herkesi ikna etti. Yangın denetim altına alındıktan, alevler evcilleştirildikten hemen sonra evinin halâ tüten yakıntılarında kendinden bir şeyleri arayan yaşlı kadın, “Neron! Yangından sorumlu olan O’dur! Yangını O bilerek, isteyerek, tasarlayarak çıkarttı! Neron kundakçıdır!” diye tüm gücüyle haykırdı. Yaşlı kadının haykırışı alevlerin hızından daha hızlı yayıldı; söylenti halktan her bir kişinin heyecanla ve en inandırıcı yüz ifadesiyle anlattığı, ‘bir ağacın altında ateş yakarken görülen imparatorluk askeri’, ‘topladığı çalı çırpıyı ateşe verip alevleri yakın dallara üflerken görülen, oralılardan olmayan ve giyimiyle güven vermeyen donu düşük’, ‘su kaplarını boşaltıp yanıcı sıvı koyarken görülen imparatorun yardakçısı görünümlü gençten biri’, ‘yangın söndürmeye koşanların, hatta itfaiyenin alevlere ulaşmalarını engellerken görülen müsellah çapulcular’ hikayeleriyle gerçekmiş gibi kabul edilip, gerçekmiş gibi yaşanmaya başladı. Neron’un yüreğine baş edemediği bir korku saplandı. Korku dağları sardı mı, korkuya kapılanın yapamayacağı yoktur. Neron bir zamanlar düşmanı saydığı Tigellin’i yardıma çağırdı. Tigellin karşı söylentiyi ustalıkla yaymasını bildi: “Söylenenler, anlatılanlar Neron’a karşı Hıristiyanların tezgahladıkları bir komplodur.” Neroncular bir ağız oldular, tek söz kullandılar, sağlam ve kararlı durdular, söylentiyi halk arasında iyiden iyiye yaygınlaştırdılar. ‘Neron’a karşı Hıristiyan komplosu’ söylentisi ‘Neron yangını bilerek, isteyerek, bilinçli çıkarttı; suçludur!’ söylentisine baskın geldi. Neron’a karşı direnen, en güçlü muhalafeti yürüten Hıristiyanlara karşı intikam harekatı başlatıldı.
Hıristiyanların ve diğer Neron karşıtlarının maruz kaldığı vahşi katliam günümüzde bile, yeri geldiğinde anlatılıyor. Ancak duydum ki yangından, alevlerle Neron arasındaki ilişkiden, Hıristiyan katliamından söz etmek, olmuş bitmişe yorum getirmek, resimlendirmek, seslendirmek, oyunlaştırmak, Tigellin’in kimliğini araştırmak sansürlenecekmiş. Yazımın başında sansürle ilgili kelamıma sığınarak, sansür gelmeden bildiğimi anlatmak istedim.

Ek bilgi: Neron’u yaptıkları ve gerçekleştirdikleriyle yere göğe koyamayanların listesi, en azından kendi dönemindekilerin sayısı az kabarık değildir. Neron’un kendisini ulaşılamaz bir varlık olarak gördüğü söylenir. Kendisine karşı düzenlenen birden fazla darbeyi her seferinde kanlı bastırdı. Sonunda Senato kendisini ‘vatan haini’ ilan etti; kaçmayı başaramadı, intihar etti.

Basının iki temel görevi, haberleriyle her türlü iktidarı denetlemek ve gerçeğe ulaşmak için her türlü görüş ve sesin kamuya ulaşmasını sağlamaktır. Bu görevlerden biri sınırlamaya uğrarsa ülkede basın ve ifade özgürlüğü, dolayısıyla demokrasiden söz etmek imkansız hale gelir. Bugün gazetelere, haber ajanslarına, televizyon ve internet sitelerine getirilen sansür, kısıtlama ve baskılar özgür medyanın işlevini hedef almaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...