07 Ağustos 2015 00:56

Genel görünüş

Genel görünüş

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eskiler buna manzarayı umumiye derlerdi. Buradan başlayıp ülkenin içinde bulunduğu durumun genel bir özetini yaparlar, kendilerince ülkenin bu durumdan çıkmasının yollarını, yöntemlerini sıralarlardı. Bu köşe yazısında elbette bunu yapacak değiliz. Ama seçimlerin ortaya çıkardığı tablo üzerinden parlamenter siyasetin durum vaziyeti, hükümet kurma ve kuramama halleri üzerine kısaca bir şeyler söylemek olanaklı.

AKP-CHP koalisyon hükümeti kurulacak mı, kurulamayacak mı? Şimdi yanıtı aranan soru bu. Genel kanı Kılıçdaroğlu ve Davutoğlu’nun koalisyonun kurulması konusunda istekli olduğu, ancak “kriz yönetimi” ile ülkeyi yöneten Erdoğan’ın bu koalisyonu istemediği, AKP-MHP koalisyonunu istediği, olmazsa erken seçimin gündeme getirilmesi gerektiği konusunda ısrar ettiğidir. Burada erken seçime gidiş koşullarının bile ayrıca epeyce tartışmalı olduğunu, bunun da kolayca yapılabilecek bir iş olmadığını vurgulayalım.

AKP-CHP koalisyonu tartışıla dursun, epeydir kurulmuş bulunan, son günlerde etkinliğini açıkça hissettiren bir koalisyon zaten kurulmuş durumdadır. Bu koalisyon Erdoğan-TSK koalisyonudur ve devletin yüksek asker ve sivil bürokrasisi bu koalisyonun çevresinde kenetlenmiş durumdadır. İşbirlikçi büyük sermayenin bir kesimi de bu koalisyonu desteklemektedir. Bu koalisyonun yürütme gücü, henüz devlet kurumlarını çekip çevirmekte olan ama halk tarafından düşürülmüş AKP hükümetidir. Bu koalisyonun politikası bölgede ve içte savaş, şiddet ve terördür. Hedefte de öncelikli olarak Kürtler ve Türkiye’nin demokrasi ve barış isteyen halk kesimleri, ekonomik, sosyal ve siyasal hak talep eden işçi ve emekçiler bulunmaktadır.

Diğer taraftan bir AKP-MHP koalisyonunun kurulup kurulamayacağı tartışılmaktadır. MHP’nin AKP ile bir koalisyon kurup kuramayacağı konusunda epeyce belirsizlik bulunmaktadır. Ama bir şey kesindir, MHP, AKP ile hükümet olarak bir koalisyon kursa da kurmasa da yukarıda bahsedilen koalisyonun en aktif destekçisidir. Yani MHP kendi sözcülerinin deyimi ile “memleket sorunları temelinde” koalisyon kurmuştur ve AKP ile koalisyon kurup kuramayacağından bağımsız olarak bu gerici koalisyonun koşulsuz destekçisidir. Böylesi şimdilik MHP’nin daha fazla işine gelmektedir. Böylece hem AKP kirine sözde bulaşmamış olmakta, hem de onun politikalarını dışarıdan destek olmaktadır.

Ancak güvenle ileri sürmek gerekir ki, başını Erdoğan’ın çektiği bu gerici koalisyon amaçlarını gerçekleştiremeyecek,hedeflerine ulaşamayacaktır. Bunun nedeni ise çok açıktır, Türk ve Kürt halkları arasında barış ve kardeşlik duyguları daha fazla yaygınlaşmakta, bunun için verilen mücadele yükselmektedir. İşçi ve emekçiler savaş ve şiddet politikalarının sadece dağdaki gerillayı, şehirdeki mücadeleci genci vurmadığını, sadece Kürtlerin eşitlik ve demokrasi mücadelesini hedeflemediğini, doğrudan kendi hak ve özgürlük mücadelesini de vurduğunu daha açık bir biçimde görmektedirler.

Gelişmelerin açıkça gösterdiği ve kanıtladığı temel bir gerçekte şudur ki, sadece parlamenter mücadele yöntemleri ile gericiliğin bu saldırıları püskürtülemez, onlara gerekli yanıt verilemez. Gericiliğin kendisi de zaten parlamenter mücadele araçlarını en etkisiz seviyeye indirmiş, bu haliyle bile oldukça gerici olan anayasal ve yasal sınırları hiç kaale almadan keyfi bir zorbalığa yönelmiştir. Şimdilerde “şerefsizlerin listesi” yapılmaktadır. Eski Başbakanlardan Çiller kontrolsüzce devreye soktuğu kontrgerilla yöntemleri için “bu devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir” demişti. Şimdi istenilen de bu!
Ama boşuna. Bu halkı biraz daha acı çekebilir, gericilik tarafından katledilebilir, baskıya uğrayabilir. Ama vurgulamaya çalıştığımız gibi halkın mücadelesi yükselecek ve şimdiye kadar olduğu gibi şimdiden sonra da gerici, faşist saldırılar ve tedbirler boşa çıkarılacaktır. Gerici koalisyon halkı daha sıkı ve daha mücadeleci bir birliğe zorlamaktadır. Merak etmesinler istediklerini alacaklar. Kolay bir zafer umuyorlar, acı bir yenilgiyi tadacaklar.

Basının iki temel görevi, haberleriyle kamu adına her tür iktidarı denetlemek ve gerçeğe ulaşmak için her türlü görüş ve sesin kamuya ulaşmasını sağlamaktır. Bu görevlerden biri sınırlamaya uğrarsa ülkede basın ve ifade özgürlüğü, dolayısıyla demokrasiden söz etmek imkansız hale gelir. Bugün gazetelere, haber ajanslarına, televizyon ve internet sitelerine getirilen sansür, kısıtlama ve baskılar özgür medyanın işlevini hedef almaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...