24 Temmuz 2015 01:00

Flulaştır-ma!

Flulaştır-ma!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Flulaştırma kavramı fotoğrafın temel özelliklerindendir. Fotoğrafçının konusuna kattığı anlamı kendi bakış açısına göre vurgulamasına yarar. Çıplak gözle bakıldığında olmayan ama fotoğrafla ‘öyle imiş’ gibi bir görüntü vermenin adıdır. Bu özel kullanımın yanında genel kullanımda da ‘flulaştırmadan’ söz ederiz. Biraz genişletilmesi flulaştırmayı sansür kavramının bir parçası haline getirir. Mesela kan, vahşet görüntüleri medyada flulaştırılarak verilir. Daha da genelleştirdiğimizde yazılı, sözlü alanlarda da kullanılabilir. Yani flulaştırma aynı zamanda bir sansürleme mekanizmasına da dönüştürülebilir.  
Peki flulaştırma yöntemini kimler kullanır? Fotoğrafta konunun içeriğine anlam katmak olsa da, tersine çevirdiğinizde sansür yanıltma ve yanlış bilgilendirme olarak karşımıza çıktığını görürüz. Bu kavramın kurumsal olarak örgütlü bir biçimde de kullanıldığını görürüz. Özellikle devletler bolca ve sıkça kullanmakta.
Birçok örnek verebiliriz. Ama ben özellikle Suruç katliamında devletin ve onun sözcülerinin bu kavramı kendilerine göre başarıyla kullandıklarını görüyorum. Adaletsizliği, hukuksuzluğu ve sansürü flulaştırma yöntemiyle kullanıyorlar.
Bu yazıyı yazdığım sırada 31 kişi katledilmişti ve onlarca yaralı vardı. Cumhurbaşbakanı, Başbakan başsağlığı ile başlayıp, ama ile devam eden sayfalarca terör örgütü derken IŞİD’ı flulaştırıp, PKK ve HDP’yi suçlamayla bitirdikleri açıklamaları örnek olarak görebiliriz.
Ortada büyük bir sorun var. Yıllarca devlet tarafından beslenen ve korunan insanlık düşmanı bir terör örgütü var. (Reyhanlı, MİT tırları medyada yayınlanan bir yığın belge bilgi ve görüntü) Adı IŞİD-DAEŞ-DAİŞ her ne ise. Suruç’ta katliam yapmış. Ortada devlet var ve açıklama yapacak. Olay net ve açık yani flu değil! Suçlusu belli: IŞİD.  Ama devlet şöyle diyemiyor: “Bu katliamı IŞİD terör örgütü yapmıştır. Ülkemize karşı bir saldırıdır. Olayda zaafı bulunan içişleri, dışişleri, MİT, emniyet yetkilieri ve Urfa valisi için soruşturma başlatıyoruz.” Peki ne diyor başbakan? Açın gazetelere bakın, ya da internetten videoları izleyin. Hiçbir yerde IŞİD teröründen söz etmiyor. Lafı dolandırıp PKK ve HDP’ye terör örgütleri demeye getiriyor. Suruç katliamını flulaştırmanın bir şekli olarak kullanıyorlar.  
Ben şöyle okuyorum bu gelişmeleri; IŞİD Türkiye’ye değil, Kürtlere, devrimcilere ve Kobanê’den, Rojava’ya kurulan kardeşlik köprüsüne düşmandır. Çünkü Türk devletini müttefikleri ve devletin muhaliflerini de düşmanları olarak görüyorlar. O yüzden de Türk devleti , IŞİD BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR diyemiyor. Yani katliamları engellemenin, durdurmanın yolu Türk devletini, Türkiye devleti yapmaktan ve IŞİD terör örgütüyle savaşmaktan geçiyor.  
Barış, demokrasi, özgürlük, adalet ve hukuk kavramlarını flulaştırmanın özneleri olmaktan çıkarıp Türkiye halklarının hakları olarak hayata geçirebildiğimiz zaman katledilen insanlarımızın intikamlarını almış olacağız. Onlar insanlık tarihinin kara sayfalarının ortadan kalkması için canlarını verdiler.
20 Temmuz sabahı içimiz acıdı, yandı. Gözyaşlarımızı yüreğimize akıttık. Katledilen arkadaşlarımız ülkenin dört tarafına dağıldılar, anıları yolumuzu aydınlatsın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...