18 Temmuz 2015 00:51

Bir bayram yazısı

Bir bayram yazısı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Öyle denir ki, bayram günleri paylaşım, dostluk ve mutluluk günleridir. Tüm yaşamım boyunca kafamı meşgul eden bu konuyu bir türlü anlayamamışımdır. Neden bayramlar var; neden paylaşım ve mutlu birliktelikler salt bayram günlerinde hatırlatılıyor? Sebebi çok açık: çünkü diğer günler gizli ya da açık çekişme günleridir. Çünkü, kapitalizmin ruhunda rekabet, çekişme ve karşısındakini ezme duygusu saklıdır.

Bütün bir ramazan boyunca siyasi içerikli reklamlarda “yardımlaşma”, “paylaşım” vs. gibi insanların duygularını sömüren afişler reklamlar panoları doldurdu. İnsanlar da iftar çadırlarına katkı yaparak belki de derinden duydukları ezme duygularını yücelterek mutluluğa ermeye çalıştılar. Oysa, kapitalist sistemin özü üretmektir, paylaşım değildir. O halde, sistemin özüne dokunmadan, neden sonucu üzerinde oynanmaya çalışılmaktadır? Eğer, paylaşım ile insanların mutluluğu artacak ise, o zaman niçin konu sistem bağlamında ele alınmıyor da, insanların mutluluğu başkalarının bir miktar fedakarlığına bağlanarak konu geçiştirilmeye çalışılmaktadır. Kısaca söylemek gerekirse, niçin sistemik paylaşım yolları araştırılmayıp, sistem ıslah edilmeden, salt sonucun bir nebze değiştirilmesine gidilmektedir ki!     

Bu sorunun yanıtı açıktır. Sistem başatların hakimiyetinde güçlerine güç katan bir mekanizmadır. Başat guruplar, yani sermaye çevreleri sistemden yararlanmakta, daha doğrusu sistem mantığı çerçevesinde insanları sömürerek servetlerine servet katmakta ve çevreyi işsizleştirmekte ve yoksullaştırmaktadır. Böyle bir mekanizmayı değiştirmek kimin harcıdır ki! Bu sistemin ideolojik alanda kalemli, maddi baskı alanında da silahlı müdafileri vardır. Üstelik, her iki alandaki sadık müdafiler de sistemin birinci derecede müstefitleri değil, köleleridir. Sistem ideolojik olarak korunur. Bu düşünce ve davranış kodları dışına çıkanlar cezalandırılır ve sistem dışında tutulur. Sisteme ihanet edenlere sistem hainleri denirken, ne hazindir ki, sistemden zarar görenler de bunlara yapıştırılan bu etikete nefretle bakar. Bu zavallılığı üreten de yine güçlülerin çevreye yaydıkları düşünce ve eylem mantığıdır.

İşte, yılın birkaç gününde, paylaşım, dostluk, kardeşlik ya da yardımlaşma gibi aldatmaca ifadelerle halkların beynine ve vicdanına kazılan birkaç güne bayram adı verilmesinin ardındaki yapısal ve onun üzerinde yükselen mantıksal örüntü budur. Toplumsal davranış kodlarına bir modelin girmesi uygun koşulun uzun zaman içinde devamlılık göstermesi neticesinde gerçekleşir. Çeşitli siyasi ve sosyal yapılarla toplum üzerinde uygulanan uzun süreli dokusal yapı toplum tarafından doğal olarak algılanarak kabullenilir. Öyle ki, sistemin başat unsurları kendi fikir ve çıkarlarını bizzat kendileri değil, tam tersine ve şaşılacak şekilde, ezdiklerine ulvi düşünce, kutsallık ya da vatanseverlik vb. gibi kılıflarla savundurtur. Söz konusu savunucular öyle ateşlidirler ki, sermayenin siyasi ajanı konumundaki politikacılar dahi bu savununun gerisinde kalabilir.    

Tüm yaşam çeşitli mücadelelerle geçerken oluşan patolojik toplumsal yapılarda seçili birkaç gün bayramlar olarak kutlanır. Dinsel öğreti ve gelenekleri ile ortaya çıkmış olan bu sayılı günler, geçmişin saygılı yaşamından kapitalizmin hoyratlığına savrulan toplumda, tüm baskıların ve usulsüzlüklerin göstermelik sulhla üstünün örtülmesi ve birkaç günlük sahte huzurun yaşanarak sistemin perdeleyicisi işlevine bulandırılmaktadır. Bu aldatmacalığa kananlara yapacak bir şey yoktur! Buna rağmen, huzurlu bir bayram ve günler yaşamanızı dilerim!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...