02 Temmuz 2015 00:54

İşçilerin gündemi -1

İşçilerin gündemi -1

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’de 7 Haziran seçimlerinden bu yana ülke gündemi büyük ölçüde koalisyon hükümeti kurulup kurulamayacağına, kurulabilirse kimler tarafından kurulacağına kilitlenmiş durumda. Son birkaç ayda yoğun bir şekilde iç ve dış siyaset tartışmalarının ön plana çıkmış olması, işçi ve emekçilerin günlük yaşam mücadelesini, işsizlik, yoksulluk ve çalışma yaşamına yönelik temel sorunlardan oluşan işçilerin gündemini ülke gündemi içinde sürekli geri plana itiyor. 

Türkiye’de siyaset gündeminin her dönem temel tartışma başlıklarından olması, işçilerin sorunlarının ise genellikle kitlesel olarak iş cinayetlerine kurban gittiklerinde hatırlanması, resmi verilere göre 13 milyona yakın işçinin çalıştığı bir ülke için oldukça ilginç bir durum olsa gerek.

Son birkaç ayda metal iş kolunda yaşanan ve son 30 yılın en kitlesel ve yaygın işçi eylemi olarak ortaya çıkan direniş, uzun bir aradan sonra ilk kez işçilerin gündeminin ülke gündemi içinde yer almasına, görmeyen gözlerin görmesine, duymak istemeyen kulakların duymak zorunda kalmasına neden oldu. 

Her yıl patronlarını ihracat şampiyonu yapan, ağır çalışma koşulları altında birer robot haline gelen ve 1200-1500 lira ücretle çoğu boğazına kadar borç batağında olan metal işçileri sadece patronlara karşı değil, aynı zamanda sendika bürokrasisine karşı isyan bayrağı açtılar. 

Mevcut toplusözleşme düzeni içinde elde edilmeyen pek çok talep, işçilerin kendi içinde birleşip fiilen bir sendika gibi hareket etmesi sonucunda büyük ölçüde kazanımla sonuçlandı. 

Birliğin tam anlamıyla sağlanamadığı ya da patronların işçileri bölen hamlelerinin etkili olduğu işyerlerinde işçilere yönelik baskılar, toplu işten çıkarmalar ya da patron yanlısı sendikaları örgütlenme gibi adımlar hayata geçirildi. 

Bütün bu gelişmelerden işçilerin kendi içlerinde birlik olmaları gerektiği ve işçi inisiyatifine dayanan bir sendikal örgütlülük ihtiyacını özellikle vurgulamaları sadece bugün açısından değil, önümüzdeki süreç açısından da büyük önem taşıyor. 

Benzer sorunları yaşayan çok sayıda örneğin aksine, büyük bir cesaretle direnişe geçen metal işçileri, tehditler karşısında geri çekilmek yerine, kendilerine dayatılan kölece çalışma koşullarını reddederek direnişe geçtiler ve fiilen bir sendika gibi davranarak yeni haklar kazandılar. 

Bir ülkede işçiler hemen hemen tüm koşulların aleyhlerine olduğu zor zamanlarda bile kendi içinde birleşip daha iyi koşullarda çalışmak ve yaşamak için harekete geçiyorsa, yıllardır bir parçası oldukları ve muhtemelen direnişe geçene kadar yeterince farkına varamadıkları sistemin hangi sınıfın çıkarlarını koruduğunu daha iyi öğrenmeye başladıklarından, önümüzdeki dönem gündemlerini belirleyecek olan taleplerini ve mücadelelerini de buna göre biçimlendirmeye çalışacaklar. 

Türkiye’de son yıllarda irili ufaklı çok sayıda işçi mücadelesi yaşandı. Özellikle son yıllarda taşeron işçilerin, sendikalı oldukları için işten atılan işçiler çok sayıda direnişe imza attılar ve kazanımlar elde ettiler. Mücadelenin sadece direnişteki işçi kesimleriyle sınırlı kaldığı, sınıf dayanışmasının yeterince sağlanamadığı durumlarda yenilgiler de kaçınılmaz oldu. 

Direnişteki işçiler yalnız kaldıklarında patronlar tarafından kolaylıkla bölündüler ve yenilgiye uğratıldılar. Metal işçilerinin kendilerini bölmeye yönelik girişimlere rağmen birliğini büyük ölçüde koruması, aslında bu olumsuz gidişi de tersine çevirdi.

Bugün metal işçileri ve onların yürüttüğü hak mücadelesi, sadece metal patronları açısından değil, bütün patron takımı açısından derhal bertaraf edilmesi gereken en büyük tehdit olarak görülüyor. 

Çünkü işçi sınıfının farklı iş kollarında çalışan pek çok kesimi yüzünü metal işçilerinin mücadelesine dönmüş ve onların girdiği yoldan yürümek, kendi geleceğine sahip çıkmak istiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa