26 Haziran 2015 00:51

Futbol ve homofobi

Futbol ve homofobi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

LGBTİ bireylerin “Onur Haftası”ndayız. Toplumsal yaşamda çoğu zaman görmezden gelinen, görüldüğü zaman ise dışlanan, aşağılanan, küçümsenen, ezilen hatta zaman zaman katledilen farklı cinsel yönelimlere sahip insanların, çeşitli etkinlikler aracılığıyla var olduklarını gösterdikleri, aynı zamanda da hak ve özgürlük taleplerini daha gür sesle dile getirdikleri bir hafta. Pazar günkü “Onur Yürüyüşü” ile “Onur Haftası” sonlanacak. “Onur Haftası”nın coşkusuyla yükselecek özgürlük dalgasının; her türlü homofobik düşünce, yaklaşım ve uygulamanın bir insanlık ve nefret suçu olarak algılanmasına katkı sunmasının yanı sıra, heteroseksüel erkekliğin ihtiyaçları ve talepleri esas alınarak/gözetilerek düzenlenmiş olan toplumsal, hukuksal ve yönetsel mekanizmalar üzerinde sarsıcı bir etki yaratmasını da umuyoruz...

Toplum olarak LGBTİ bireylere karşı ön yargılıyız. Onları hastalıklı ya da sapkın insanlar kategorisinde görüyoruz. Eril algı beynimizi öylesine zehirlemiş ki, farklı cinsel yönelime sahip insanları dışlayıp aşağılayarak nefret suçu işlediğimizin farkına dahi varamıyoruz. Bir yanda, toplumsal ve yasal düzlemde varlıklarını kabul ettirmek, temel hak ve özgürlüklerini elde etmek için mücadele veren LGBTİ bireyler, diğer yanda LGBTİ bireylerin varlığına dahi tahammül edemeyen, ikiyüzlü ahlak anlayışı üzerinde boy vermiş toplumsal değer yargılarından ve yasalardan aldıkları cesaretle onları her fırsatta aşağılayan, dışlayan, damgalayan, hatta öldürenler. Hangisi hastalıklı ve sapkınca?.. 

Kadınlar ve LGBTİ bireyler eril algının mutlak hakimiyetindeki toplumsal yaşam içinde en çok küfür öznesi olarak görünürlük kazanıyorlar. Niye öyle olmasın ki? Yetki ve haklar heteroseksüel erkekliğin (tek)elinde değil mi?.. Kadınlar ve LGBTİ bireyler ancak heteroseksüel erkekliğin lütfettiği(!) kadar hakka sahipken, elbette paylarına küfürlere özne olmak da düşecektir...

Futbol; eril egemenliğin kendisini en çok hissettirdiği, homofobinin, cinsiyetçiliğin, cinsel ayrımcılığın gerek gündelik dil, gerekse de küfürler aracılığıyla en yoğun biçimde sergilendiği ve sürekli olarak yeniden üretildiği bir toplumsal alan. 

Homofobik ve cinsiyetçi yaklaşımların, ön yargıların üretilmesinde, beslenmesinde, yaygınlaşmasında dilin çok büyük payı var. Küfrün yanı sıra, medyanın, kulüp yöneticilerinin, federasyon yetkililerinin, teknik adamların ve oyuncuların kullandığı cinsiyetçi dilin de ciddiyetle ele alınıp sorgulanması gerekiyor. Ne var ki, mutlak kazanma ve rant hedefi üzerinde yükselen, fanatizme bulanmış mevcut endüstriyel futbol kültürü böylesi derin bir sorgulamaya izin ver(e)mez. Bu kültürde homofobik, cinsiyetçi küfürler ve söylemler, kazanma yolunda rakipleri ve hakemleri korkutmaya, sindirmeye, baskı altına almaya yarayan çok önemli bir koz işlevi görüyor çünkü...

Futbol Federasyonunun, eşcinsel olduğunu açıklamasının ardından Halil İbrahim Dinçdağ’ın hakemlik yapmasını engellemesi bu alanda LGBTİ’lere yönelik ön yargıların ve ayrımcılığın tipik bir örneği sayılabilir. 
Futboldaki homofobik ve cinsiyetçi ön yargılar kuşkusuz sadece Türkiye’ye özgü bir durum değil. Ne var ki homofobi kaynaklı nefret suçları özellikle pek çok Avrupa ülkesinde insanlık adına utanç verici bir sorun olarak görülüyor ve futbolu bu sorundan kurtarabilmek için federasyonların, kulüplerin, çeşitli örgüt ve oluşumların da işin içinde olduğu türlü mücadele yöntemleri devreye sokuluyor. Bizde ise homofobik ön yargılar ve nefret suçları, bilinçli ve duyarlı bazı taraftar grupları dışında ne federasyonun, ne kulüplerin, ne de medyanın gündemine girebilmiş değil.

LGBTİ bireylerin varlıklarını kabul ettirmek ve haklarını, özgürlüklerini elde etmek için ortaya koydukları onurlu mücadeleye omuz vermek bir insanlık görevi... Ayrıca bunun, dünyayı daha yaşanılır kılma mücadelesinin önemli bir parçası olduğu da asla unutulmamalı...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...