23 Şubat 2011 23:06

AKP’nin kılavuzları

AKP’nin  kılavuzları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP Hükümetinin 8.5 yıldır iktidarı boyunca en istikrarlı ve kararlı hareket ettiği, istediği yasaları hızla çıkardığı alanların başında çalışma yaşamına ilişkin düzenlemeler geliyor. 2003 yılında 4857 sayılı İş Kanunu’nun çıkarılmasından, Cumhurbaşkanının onayına sunulan torba yasaya kadar, çalışma hayatına ilişkin olarak çıkarılan yasaların içeriğine bakılsa, kime ne getirdiği, kimlerden neler götürdüğü karşılaştırılsa, hükümetin ve sistemin gerçek yüzünü göstermek için fazla çaba harcamaya gerek olmadığı kolaylıkla görülebilir.
Cumhuriyet tarihinin en emek düşmanı, buna karşılık yaptığı her yasal düzenleme ile sermaye ve patronlara “ilan-ı aşk” eden AKP Hükümetinin yaptıkları kuşkusuz sadece kendi marifeti değil. AKP Hükümetine pek çok konuda olduğu gibi, çalışma yaşamına ilişkin konularda yapılması gereken değişikliklerle ilgili yol gösteren, kılavuzluk edenler var. Başta, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana azgelişmiş kapitalist ülkeleri cendereye alan “muhteşem ikili”, Dünya Bankası ve IMF olmak üzere, Dünya Ticaret Örgütünden OECD’ye kadar çok sayıda örgütün hazırladığı raporlar ve önerileri; hükümet programlarında ve tek tek bakanlıklarca hazırlanan strateji raporlarında en ince ayrıntısına kadar yer alıyor.
Türkiye’nin IMF ile imzaladığı 18. stand-by (2002-2005 yılları arası) ve 19. stand-by (2005-2008 yılları arası) anlaşmalarında, Türkiye’de istihdam yapısının son derece “katı” olduğu ve esnekleştirilmesi gerektiğine ilişkin taahhütler vardı. AKP iktidara gelir gelmez, bir taraftan kamuoyunun sempatisini kazanmak için IMF’yi eleştiriyor gibi görünürken, diğer taraftan IMF ile imzaladığı anlaşmalara ne kadar sadık olduğunu göstermek için yasal düzenlemeler yaptı, yetmedi fiili uygulamaları hayata geçirdi.
IMF yıllardır, özellikle kamu istihdamındaki iş güvencesi nedeniyle kamu emekçilerinin yasal olarak korunmasının “serbest piyasa” mekanizmasıyla uyuşmadığını, iş gücünün kamu-özel ayrımı olmaksızın esnekleştirilmesi gerektiğini, bunun için yasal düzenlemeler yapılmasının kaçınılmaz olduğunu zaten söylüyordu. Koalisyon hükümetleri döneminde bu istekleri gerçekleştirmek zor olduğundan, AKP’li tek parti iktidarında bu istekler, bütün itirazlara ve karşı çıkışlara rağmen adım adım hayata geçirildi.
Türkiye’nin bugüne kadar 200’den fazla kredi anlaşması imzaladığı Dünya Bankası da, tıpkı IMF gibi, sık sık Türkiye’de iş gücü piyasasının katı olduğundan, işten çıkarmanın zor olmasından her fırsatta bahsetti. Hatta hatırlanacaktır, bir dönem asgari ücretin yüksek olduğunu iddia ederek, asgari ücretin kaldırılmasını, “Bölgesel asgari ücret”in getirilmesini ilk öneren Dünya Bankası oldu. Avrupa Birliği ise, yüksek işsizlik oranlarının azaltılması için kamuda ve özel sektörde esnek istihdam uygulamalarının yaygınlaştırılmasını önerirken, özellikle kadınların kısmi süreli istihdam yoluyla iş gücüne katılımının sağlanmasını savundu.
AKP’nin kılavuzları içinde en dikkat çekici olanı ise OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü). OECD’nin “Ekonomik Politika Reformları-Büyümeye Geçiş 2010” raporunu incelediğinizde, torba yasadaki düzenlemelerin sermayeyi tatmin etmeyeceğini, yeni saldırıların sırada olduğunu görüyorsunuz. Sıradaki saldırıların neler olduğunu görmeniz için OECD’nin istihdam alanı ile ilgili şu önerilerine bakmak yeterli; “İstihdamı koruma mevzuatında reform yapın, kıdem tazminatlarını kaldırın”, “Erken emeklilik için teşvikleri azaltın ve genç emekliler için sağlık sigortası getirin. Emekli işçilerin  haklarını kaldırın”, “Asgari ücreti ortalama ücrete göre daha düşük tutarak, asgari ücret ile ortalama ücret arasındaki farkı yükseltin.”
AKP Hükümeti bugüne kadar kendisine kılavuzluk edenlerin yüzünü hiç kara çıkarmadı. Özellikle çalışma yaşamı ile ilgili bütün önerileri ne pahasına olursa olsun hayata geçirmeye çalıştı. Üstelik bütün bunları yaparken utanmadan bir de ekranlara çıkıp, “Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz!” demekten de geri durmadılar. Bugüne kadar temsil ettiği sınıfın çıkarları doğrultusunda sermayenin “emir eri” gibi hareket etmesine rağmen, hükümetin uygulamalarını açıktan ya da gizli gizli destekleyen konfederasyonlara, sendikalara ve sendikacılara ne demeli? Kılavuzu AKP olanların içine düştükleri durumu varın siz düşünün artık.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa