20 Haziran 2015 00:51

Önce insan, sonra doktor

Önce insan, sonra doktor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta bu sütuna yazı gönderemedim, okuyuculardan uzak kaldım. Nedeni, kısa sürede halledilebilmiş olan bir sağlık sorunu idi. Yıllık kontrol için kan tahlili ile işe başlamışken kalp anjiyosuna kadar gittik, oradan da birkaç kalp damarında daralma ile karşılaşınca iş biraz büyümeye başladı. İşte bugün bu noktadan sonrasını siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Asıl konuya geçmeden, bu süre içinde çok değerli dostlardan görmüş olduğum ve kuru bir teşekkürle asla geçiştirilemeyecek olan ve beni bugüne taşıyan çok yakın ilgi ve destek için duyduğum minnettarlığı ifade etmek istiyorum. 
Neoliberalizmin insanın karakterini körelten, vicdanını karartan çılgın alevini etrafa saçtığı, utanmaz ve insanlıktan çıkmış kimi ana akım iktisatçılarının kobay olarak devreye soktuğu Şili’de sosyal güvenlik ve sağlık alanlarında insanlık dışı politikalar devreye sokulurken hep şunu dilerdim. Bu meşum politikaları devreye sokanlar önce kalp veya böbrek yetmezliği ya da kanser vb. gibi umulmaz bir hastalığa yakalanıp, ona göre politika önerilerinde bulunsunlar, ama sonra iyileşip sağlıklarına kavuşsunlar. Buradaki amacım açıkça, toplum için sağlıklı politika önerilerinin oluşumuna olanak sağlamak idi. Tabii, bu bir ütopya idi ve gerçekleşmedi. Aynı düşünceyi Obama’nın sağlık politikaları ile ilgili son politika kulvarında karşılaştığı durumda da geliştirdim. 

Hastanın sorununa kendi olanakları ile çare bulmasına, bunun karşısında doktorun hastaya “müşteri” olarak bakma durumuna düşürülmeleri hizmette etkenliği zayıflattığı için doktoru vicdansızlığa, hastayı da çaresizliğe itmektedir. Bunu ben şöyle yaşadım. Kalp damarlarımda daralmalara ya baypas ameliyatı ya da ilgili damarlara stent yerleştirilerek müdahale edilecek idi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi doktorlarından Profesör Sabahattin Umman Hoca, meselenin biraz çetin olduğunu fakat stent takılarak halledilebileceğini söyleyerek bizi aklıselim yoluna soktu. Kendisine minnettar kaldığım Sabahattin Hoca, süreç boyunca gösterdiği fevkalade insani tavırları ile, her alanda olduğu gibi, sağlık alanında da önce insancıl olmanın, mesleğin ancak böylesi koşullarda anlamlı icra edilebileceğini kanıtladı. 

Neoliberalizme teslim olmuş olan AKP yönetiminin gerçekleştirdiği sağlık politikalarının, ilaçların eczanelerden kolaylıkla alınabilmesi vb. gibi halkı uyutan uygulamaları yanında, hizmetin uygulama özüne geldiğimizde, bu sürecin “asimetrik bilgi” koşulu ile karşı karşıya gelen hastanın korkulu psikolojisi ile, doktorun bilgiye dayalı vicdanı arasında oluşturduğu derin uçurumun her iki tarafta da telafisi olanaksız karakter aşınması yarattığı çok açıktır. Sağlık hizmetleri piyasaya terk edilirken günümüzde yaşanan anlamsızlığı görmek ve anlamak için bir iki ünlü hastaneye şöyle bir gözden geçirmek yeter. Hastane bir otel değildir, hele bir lüks otel hiç değildir. Hastane, makul ve hijyenik şartlar altında en üst düzeyde hizmet alma yeridir. Sağlığın piyasalaştırılarak, toplumda gelir dağılımının da pompaladığı biçimde, hizmetin niteliğinin sağlık hizmetinden konaklama hizmetine dönüştürülmesi, sağlık elemanlarının arz ve yönelişinin piyasa koşullarına göre gerçekleşmesine yol açarken, hizmetin toplumsal gereksinmelere uygun arzı ve dağılımını engellemekte ve toplumsal etkenlik azalmaktadır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...