20 Haziran 2015 00:50

Yeni DOOM, eski tartışmalar

Yeni DOOM, eski tartışmalar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

E3 (Electronic Entertainment Expo), oyun dünyasının dev stüdyolarının önümüzdeki 12 ay içinde yayımlayacakları oyunları tanıttıkları, oyun dünyasının en büyük fuarı. 16-18 Haziran tarihleri arasında yapılan bu yılki E3 fuarı Fallout 4, Assassin’s Creed Syndicate ve Star Wars Battlefront gibi pek çok dikkate değer oyunun müjdecisi oldu. Ancak E3’te tanıtılan bir oyun -tıpkı 1993’te ilk yayımlandığı dönemde olduğu gibi- uzunca bir süre oyunlar ve şiddet tartışmalarının merkezine oturacak gibi. DOOM kelimesi belki yeni kuşaklar için çok fazla anlam ifade etmeyebilir. Ancak ‘90’larda bilgisayar oyunları ile haşır neşir olanların hemen hepsi en azından DOOM’un adını duymuştur. Hatta önemli bir kısmı adını duymakla kalmamış günlerini DOOM oynayarak geçirmiştir. Nasıl oynamasın ki? Dönemi için fazlası ile başarılı üç boyutlu grafikleri, ağ üzerinden çok oyunculu oynanabilme, eklentilerle geliştirilebilme… Velhasıl DOOM, ana karakterin gözünden gördüğümüz oyun türünün şekillenmesinde ciddi şekilde etkili oldu. DOOM’un bugün açısından fazlasıyla ilkel sayılabilecek grafikleri, içerdikleri şiddet ve kan nedeni ile oyunlar ve şiddet üzerine dönen tartışmaların merkezine oturmasına yol açtı. Özellikle 1999’da Columbine Lisesi katliamı faillerinin katliamın planlanması sırasında “Tıpkı DOOM oynamak gibi” cümlesini kullandığının ortaya çıkması DOOM’u yeniden oyunlar ve şiddet tartışmalarının merkezine çekti. 

Bu yıl E3 fuarında gösterilen yeni DOOM’un oyun içi videoları, DOOM’dan beklenilebileceği üzere fazlasıyla kan ve şiddet içeriyor. Bu kan ve şiddet dolu sahnelerin E3 fuarında bir salon dolusu insan tarafından alkışlarla karşılanması -yine- DOOM’un merkezinde olduğu bir oyunlar ve şiddet tartışması başlattı. Elbette böyle bir tartışmanın yapılmasından -hele ki de söz konusu olan DOOM gibi bir oyun olduğunda- daha doğal bir şey yok. Ancak böyle bir tartışmanın bi-limsel verilere dayanmadan yapılması pek de sağlıklı değil. Tıpkı ABD’deki okul saldırıları üzerine ABD Gizli Servisi ve Eğitim Bakanlığının yaptığı çalışma[0] ve Psikolog Cristopher Ferguson’un Journal of Communication’da yayımlanan makalesi[1] bu alanda yapılan daha pek çok çalışma gibi oyunlardaki şiddet ile gerçek hayattaki şiddet arasında doğrudan bir ilişki kurmanın mümkün olmadığına işaret ediyor. Ferguson’un iddiaları bunun daha da ötesine geçiyor. 1996-2011yıllarına dair ESRB (Entertainment Software Ratings Board: Oyunları şiddet vb. ögelerine göre hangi yaş gruplarının oynayabileceğini belirleyen kuruluş) verileri ile gençliğin şiddet eğilimlerini karşılaştırarak şiddet eğilimli oyunların popülaritesinin arttığı dönemlerde gençliğin şiddet eğilimlerinin azaldığını iddia ediyor.

Söz konusu olan oyunlar olduğunda bir anda takındığınız ön yargıları kısa bir süreliğine bir kenara bırakıp, en son izlediğiniz ciddi şiddet ögeleri ve kan içeren bir film izlediğinizi ya da böyle bir kitap okuduğunuzu şöyle bir düşünün. Oyunlar aynı ya da benzer senaryoların okuyucu/izleyici/oyuncuya daha etkileşimli bir şekilde güncel araç ve yöntemlerin olanaklarından sonuna kadar yararlanılarak sunulmasıdır. Elbette sinema ve edebiyat ile karşılaştırıldığında oldukça yeni bir alan olan oyunlar konusunda bugüne dek yapılan çalışmalar sadece bir başlangıç. Ancak oldukça uzun süredir yapılagelen sinema ve şiddet, edebiyat ve şiddet tartışmaları bu alana da belli ölçekte ışık tutabilir. 

[0]http://web.archive.org/web/20130215200047/http://www.secretservice.gov/ntac/ssi_final_report.pdf 
[1]http://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1111/jcom.12129/full 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...