18 Haziran 2015 01:00

İyi bilmezdik

İyi bilmezdik

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Demirel’in cenaze namazında imam soracak: “Merhumu nasıl bilirdiniz?” Oraya giderler elbette “İyi bilirdik” diyecekler. Ama, doğru söylemeyecekler. Allah’ın huzurunda olduklarını farz ettikleri bir durumda doğru söyleyip söylemeyecekleri onların bileceği bir şey.

Demirel iyi biri değildi.

Tam bir oportünistti.

İnşaatına mühendis olarak katıldığı birkaç baraj nedeniyle kendinin “Barajlar Kralı” olarak takdim edilmesinden hoşlanırdı. Keşke, hayatına mühendis olarak devam etseydi. Halka ve insanlığa daha çok yararı olurdu.

Menderes, onu iyi bir mühendis olduğu için değil, fikirleri ve oportünist tutumları nedeniyle hızla yükseltti.

ABD’yi çok severdi. Muhalifleri ona “Morrison Süleyman” derlerdi. Katı bir antikomünistti.

Onun iktidarları döneminde devrimcilere, komünistlere işkenceler yapıldı, yargısız infazlarla öldürüldüler, kitleler halinde hapishanelere dolduruldular. İşkencecileri hep savundu. İşkencecileri eleştirenleri “Polisin elini soğutmamak lazım” diye eleştirdi. Binlerce devrimciyi öldürmüş faşistler hakkında “Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz” dedi. Sanki, 1960 darbesini Deniz Gezmişler ya da solcular yapmış gibi, Mendereslere karşı Denizlerin asılmasını savundu. Üçe üç işaretleriyle Mecliste canı gönülden idama evet oyu için parmak kaldırdı.

1960 darbesini kimin yaptığını çok iyi biliyordu ama askerlerden de ölümden korkar gibi korkuyordu. Askerlerin muhtırası, uyarısı ve hatta iması karşısında şapkasını alıp gitti. Kendinden güçlüler karşısında çekip giden, zayıflar karşısında ise aslan kesilen bir karaktere sahipti.

İktidara geldikten sonra kardeşleri ve aile çevresi kısa zamanda zenginleşen ilk başbakandı.

Cumhurbaşkanlığı zamanında da Çiller-Ağar ve Tak-Şak Paşa üçlüsünün yaptıkları hafızalarda daha taze. Bin operasyon, öldürülecek işadamları listesi, Sivas katliamı vs. vs.

Cumhurbaşkanlığı döneminde demokrat pozlarına büründü. Yetmişlerdeki gibi artık “Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz” diyemezdi. Devir o devir değildi. Ama, Çiller-Ağar ekibi, onun ekibi idi. Kendisi Çankaya’da demokrat rolü oynarken, adamları aşağıda “Bin operasyon” yapıyordu.

28 Şubat’ta ise bu sefer askerlerin gönderdiği adam değil, askerlerle birlikte “gönderen adam”  pozisyonundaydı.
28 Şubat’ta laikçiydi, altmış ve yetmişlerde tarikatları etrafında toplayan, siyasete camiyi sokan pozisyondaydı. Din istismarında 28 Şubat’ta tasfiye ettiği Erbakan’dan çok da aşağı kalmazdı.

Uzun yaşadı. Yaptıkları yanına kâr kaldı.

Onu ilahi adalete havale edemiyoruz maalesef.

İlahi adalet yok. Beşeri adalet var. Beşeri adaletten kurtuldu.

Ama en azından iyi bilirdik demiyoruz. İyi bilmezdik.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...