17 Haziran 2015 00:57

Gül yeniden parlatılırken...

Gül yeniden parlatılırken...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

11. Cumhurbaşkanı Adbullah Gül’ün başdanışmanlığını yapan Ahmet Sever’in, “Abdullah Gül ile 12 yıl” adlı kitabı, seçimler sonrası ortaya çıkan siyasal tablo içinde, eski bir cumhurbaşkanına dair anılar olmayı aşan bir önemle tartışılıyor. Bunun da çok anlaşılır bir nedeni var.

7 Haziran seçimlerinde, özellikle HDP etrafında oluşan birliğin barajı aşması Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meydanlarda bizzat çalışmasını yaptığı başkanlık dayatmasına fren koydu. Daha doğrusu onu şu an için hükümsüz hale getirdi. AKP, seçimlerden birinci parti olarak çıkmasına rağmen, yaşadığı gerileme ve bu gerilemede diğer etkenlerle birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığı dayatan tutumu yıllardır AKP’yi destekleyen köşe yazarları içinde bile ciddi tartışma ve eleştirilere neden oldu. Ortaya çıkan yeni tablo içinde en yüksek oy desteğine sahip parti olmasına rağmen AKP, ancak Erdoğan ile arasına mesafe koyduğu oranda koalisyon formülleri içinde şans bulabiliyor. AKP, bundan sonrası için, geçmişte ANAP’ın yaşadığı iktidardan düştükten sonra hızlı erime örneğindeki gibi bir kaderden kendisini kurtarabilmesi için aslında restorasyonu kendi içinde yapması gerektiği gibi bir gerçekle yüz yüze. Görüldüğü kadarıyla da, epey bir zamandır Erdoğan’ın Ortadoğu’daki İhvancı politikaları da dahil olmak üzere bir dizi tavrından rahatsız olan küresel güçler de, ortaya çıkan tablo içinde hem nasıl bir koalisyon kurulacağı, hem de AKP’nin bundan sonraki serüveni açısından bir tartışma yürütüyorlar. ABD, AB, TÜSİAD ve medya gücü olarak da Doğan Grubunun bu süreçte AKP-CHP koalisyonu formülüne yakın durdukları anlaşılıyor. AKP’nin yeniden yapılandırılmasının da bu arayışlarda kısa ve orta vadeli hedefler içinde önemli bir yer tuttuğu gözüküyor. Abdullah Gül de tam bu nokta da, etkili bir siyasi figür olarak öne çıkıyor. 

Gül, AKP döneminde hazırlanan onlarca emek ve demokrasi düşmanı yasanın yüzde 99.5’ini onayladı. Ancak bu yasalar zaten sermayenin emekçilere karşı yürürlüğe girmesi için Hükümetten talep ettiği yasalardı ve sermaye çevrelerinin Gül’ü yeni dönemde siyasetin ‘istikrarı’ garantiye alabilecek şekilde dizaynında etkili bir aktör olarak görmesinde bu geçmişinin de rolü var. Şimdi sermaye kendi çıkarını bir sınıf olarak her zaman yaptığı gibi yeniden tüm toplumun çıkarı olarak sunarken Gül’ü Erdoğan’a karşı çare formülü olarak gündemleştirip kabul ettirmeye çalışıyor. Gül şu anda yeni koalisyon formüllerinde öneri getiren ve bu konuda ağırlık oluşturmaya çalışan bir güç olarak sahneye giriyor. Gül’ün sahneye dahi ileriden girmesi ise AKP’nin onun liderliğinde restore edilmesine imkan tanıyacak bir iklimin olgunlaşmasıyla ya da onun liderliğinde yeni bir partinin gündemleştirilmesinin olgunlaşmasıyla mümkün olabilir.

Şimdi bunun henüz ilk aşaması olarak Gül, AKP-CHP koalisyonunu olgunlaştırmak için TÜSİAD ve Doğan Grubu ile uyumlu -elbette onların temsil ettiği diğer güçlerle de uyumlu- olarak devreye girmiş bulunuyor. Kendisinin önde olabileceği diğer seçenek ise, ortaya çıkacak yeni olasılıklara göre bunun sonraki adımı olabilir.

Ahmet Sever’in kitabı da burada Erdoğan’a karşı Gül’ü makbul ve tercih edilmesi gereken devlet adamı seçeneği olarak öne çıkarıyor. Aslında Gezi sürecinden tutalım da, Gül’ün yaşadığı kırgınlıklara kadar bir dizi şey çeşitli kulis haberleriyle daha önce de gündeme gelmişti. Şimdi o bilgilerin bile sanki ilk kez yansıyormuş gibi muamele görmesi, buna uygun bir konjonktürün ya da ‘siyasal pazarın’ oluşmasıyla doğrudan bağlantılı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa