Yarım kalan hesaplar…

Seçimler bitti geçmiş olsun Türkiye. Artık yarım kalan hesapların toplanma zamanı geliyor. Genel itibariyle toplum ikiye ayrılmıştır. Muktedirlerin dünyası bir tarafta, emekçilerin dünyası bir tarafta. Muktedirlerin başını AKP çekerken, halkların umudu olarak HDP diğer tarafta. Her iki tarafın da yarım kalan hesapları açık olarak duruyor. 

Muktedirlerin siyasal ve ekonomik alanda baskı terör ve kaos yaratarak ibreyi çıkarlarına doğru çevirme çabaları, havuzlarının kurumaması yolunda atmaya çalıştıkları adımlar, tilkilikler… HDP’yi harcama gayretleri. Daha iki gün geçti Diyarbakır olayları +CB’nin hâlâ suskun kalması, özellikle metal iş kolu başta olmak üzere işçi çıkarma girişimleri başladı. Halkın tepesine indirilecek zam furyası gibi faktörler göz ardı edilemez. Büyük mega projelere yatırım yapan holdingler (Çevrenin, doğanın ve yaşam alanlarının talanı) medyalarıyla yasa ve yürütmeleriyle bu zor durumdan misli ile kazançla çıkma gayretlerini göstereceklerdir. Özetle herkesin tahmin ettiği gibi kaos ortamı yaratıp “Bakın AKP’ye oy vermediniz bunlar başınıza geliyor, daha çok çekeceksiniz” mesajları. Sonuç olarak ülkeyi kaos altına sokup halkın canına tak ettirip erken seçimle muktedirlerin iktidarını yeniden   sağlama gayretleri olacaktır. Koalisyon planları onlar açısından bu merkezli ele alınacaktır.

HDP şimdiye kadar seçim öncesi ve sonrası politikası ile salvoları karşıladı. Araya şu yorumu aktarmam gerekiyor. NTV yeni oluşacak Meclis değerlendirmesinde şöyle dedi. Partilerin özelliklerini saydı “...şu kadar meslekten şu kadar vekil avukat, doktor, kadın iş adamı vs. HDP’ye gelince yarısı kadın olarak, şu kadar avukat, doktor ve hiç iş adamı olmayan parti.” HDP’nin vekillerine bakarsak hepsi kendi alanında aktif mücadelede olan insanlar. HDP bir çatlak açmış ve karşısındaki güçleri darmadağın edecek projelerle siyasal alanda yerini almıştır. Herkesin derdi başka. Onlar havuzlarının kurumaması için çırpınacaklar. HDP ise yarım kalan hesapları sorarak o havuzlarını kurutup insanca yaşanacak bir ülkenin inşasını başlatacak umut olarak duruyor. 17/25 Aralık, Roboskî katliamının hesabının sorulması ki Ferhat Encü katliamın öznesi olarak Mecliste, mega projeler diye uygulamaya sokulan başta 3. köprü, HES’ler ve ekolojik yıkımların engellenmesi ki Beyza Üstün yıllardır verdiği alandaki mücadelesiyle bir özne olarak Mecliste. Kendisini 2008 yılından bu yana tanıyan biri olarak Ankara’da Meclisin kapısında yapılan bir basın açıklamasında söylediği şu sözlerle hatırlarım. “Uyarıyoruz! Bu sefer temsili düzeyde geldik, bir daha gelişimiz temsili düzeyde olmayacaktır.” Aradan 5 yıl geçti ve “Biz’ler Mecliste” olarak gelindi. Garo Paylan Kamp Armen’in iade mücadelesini verirken, Filiz Kerestecioğlu, Ali Kenanoğlu, ve listeyi uzatmak mümkün. Önceki vekillere ek olarak taze kan olacaklar. HDP açık kalan hesapların sorulması ve sorumluların cezalandırılması yolunda ciddi adımlar atacaktır. 

Şimdi iki karşıt ve çıkarları farklı siyaset halkın önünde. 

Bizler mi? Yine kaldığımız yerden demokratik bir Türkiye, insanca hakça bir düzen yolunda mücadeleye devam. 1 Mayıs’ta, 1 Mayıs alanlarında, Gezi Parkı’nı özgürlük meydanı yapmak yolunda, tutuklu ve hükümlülerin sorunlarının çözümünde hasta tutsakların özgürlüğe kavuşmasında, iş ve işçi cinayetlerinin önlenmesi işlenen cinayetlerin hesabının sorulmasında, yandaş medyanın dağıtılması, havuzların kurutulması, başta CB ve devletin işlediği suçlardan yargılanması için buraya sığmayacak kadar uzayabilecek listeyi ortadan kaldırmak için mücadeleye devam edeceğiz. Meclise gönderdiğimiz vekillerin aktif bir muhalefetiyle daha güçlü olarak…