05 Haziran 2015 00:54

Dünyanın lanetlileri: G7 Ülkeleri

Dünyanın lanetlileri: G7 Ülkeleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dünyanın “lanetli ülkeleri” elbette dünyada yaşayan milyonlarca insanın başına gelen büyük sorunlar ve felaketlerden sorumlu ülkelerdir. Ve bu ülkeler sayısı bugün 7 olsa da, günümüz dünyasında ekonomiden siyasete, ticaretten bilime kadar her alanda egemenliğini kurmuş durumdalar. 

Bundan tam 40 yıl önce batılı kapitalist emperyalist devletlerin “Doğu Bloku”na karşı çıkarlarını yerküre üzerine korumanın bir ittifakı olarak Paris’te kurulan “G7” o gün bugündür buluşmaya devam ediyor. Rusya’nın sisteme entegre edilmesi adına başlatılan süreç bu emperyalistler kulübü”nü “G8”e dönüştürdü. Ancak bu da fazla sürmedi. Çünkü batılı kapitalist ülkelerle Rusya arasında süren çıkar çatışması ve pazar paylaşım mücadelesi, sonunda Kırım’ın Rusya topraklarına dahil edilmesiyle sonuçlanmıştı.

Bunun üzerine Rusya kulüpten dışlandı. Böylece, Rusya ancak 16 yıl bu kulüpte kalabildi. G8’den yeniden G7’ye dönüşen emperyalist devletler kulübü, uzun aradan sonra ilk kez Rusya’sız Almanya’nın Garmisch-Partenkirchen kenti yakınlarındaki Elmau Şatosu’nda buluşuyor.

Ama sessiz sedasız değil...

İki gündür Münih’te yakından izlediğimiz G7’ye karşı “Alternatif Zirve” ve yan etkinlikler dünyanın yedi zengin ülkesinin yaşanan pek çok sorunun sorumlusu olduğu ve bu sorunlarla baş etmenin yolunun bu ülkelerin egemenlik politikalarına son vermekten geçtiğine tanık oluyoruz. Almanya’da çok sayıda demokratik, ilerici, kapitalizm karşıtı, çevre örgütü, kilise ve değişik inisiyatif tarafından gerçekleştirilen “Alternatif Zirve’de verilen mesajlarda, yoksulluk, sefalet ve savaşlardan bu ülkelerin sorumlu olduğu çok açık ve net görülüyor. Sıralanan taleplerin başında silahlanma ve savaşlara son verilmesi, serbest ticaret anlaşmalarının iptal edilmesi, insanların ve doğanın sömürülmesine, sosyal alanlarda kısıtlamalara son verilmesi, tekellerin krizin faturasını ödemesi gerektiği, dünyanın değişik bölgelerindeki yoksulluk ve sefaletin durdurulması bulunuyor.

Emperyalizm çağındaki dünyamızdaki en küçük bir çatışmanın, yoksulluğun, gerilimin üzerindeki örtüyü hafif kaldırırsanız altında mutlaka dünyanın kapitalist ülkeleri ve uluslararası tekeller çıkacaktır. Bu nedenle Afrika’nın en ücra köşesindeki açlığın-sefaletin, Ortadoğu’daki büyük çatışma ve gerilimin arkasında da emperyalist ülkeler ve onların tekelleri bulunuyor. Bu gerçek gün geçtikçe daha fazla insan tarafından fark ediliyor. Bir dönem “küreselleşme karşıtlığı” olarak kendisini ifade eden toplumsal hareket varlığını sürdürmeye devam ediyor.

Münih’te iki gündür yapılan toplantı ve gösterilere katılımın yoğunluğu da bunu gösteriyor. Bu ilgi elbette dünyanın egemen ülkelerini büyük bir şekilde rahatsız etmiş bulunuyor. Her zirve öncesinde olduğu gibi Elmau Şatosu’daki buluşma öncesinde de polis olağanüstü güvenlik önlemleri aldı. Münih ve çevresinde adeta olağanüstü hal ilan edilmiş. Kente giriş ve çıkışlarda kontroller var. Her köşede bir polis arabası görmek mümkün. En demokratik hak olan “seyahat hakkı” rafa kaldırılmış, eylemlere katılacağı varsayılan insanların kente girişi engelleniyor. 

Zirvenin yapılacağı Elmau Şatosu ve çevresinde ise adeta kuş uçurulmuyor. Peki bütün bu önlemler ve korku neden?

Açıktır ki, “dünyanın lanetli ülkeleri” halkın, gençliğin öfkesini, haklı olarak üzerine çekmiş bulunuyor. Çünkü dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’na sahip olan 7 ülke bugün milyarlarca insanın kaderi ve geleceğiyle oynuyor. Konuşulan konular, alınan kararlar sadece bu ülkeleri değil, dünyanın bütün halklarını yakından ilgilendiriyor. 

Alternatif zirveler, toplantılar, gösteriler başta gençlik olmak üzere dünya halklarının bu emperyalist buluşmaya sessiz kalmadığını bir kez daha gösterdi.

Ve dünyadaki savaşlar, yoksulluk, sömürü, doğa ve çevre talanı sürdükçe “Dünyanın karar vericisi” durumundaki emperyalist devletlerin buluşmalarına karşı mücadele de devam edecek. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...