Yüz karası: AGİT seçim gözlemcileri veya güvensizliğe otorite arayışı
Fotoğraf: Envato
Fukuyama, güven olmayınca demokrasi ve kalkınma olmayacağını ileri sürüyor. Adorno ve arkadaşları faşizme yatkınlık ile güvensizlik arasında içsel bir bağ olduğunu ileri sürüyor. Fuat Avni sağ olsun, sandık sandık nelerin olacağını yazıp hepimizde güven teşkil ediyor.
Öğrencilerimizle birlikte 12 yıldır her yıl Adana’da halkın bölgemizde yaşananlara (Irak, Libya, Suriye…), AB ve ABD’ye yönelik algı ve bakışı ile geçim şartları ve beklentilerine yönelik rutin çalışmalar sürdürüyorum.
Bu serinin ilkini 2004’te gerçekleştirmiştik. Adanalıların 2005’teki ile 2015’teki kurumlara güven düzeylerini aktarırsak;
* Cumhurbaşkanlığına yüzde 48’den yüzde 25’e,
* Başbakanlık ve hükümete yüzde 24’ten yüzde 21’e,
* Yargı ve adalet sistemine yüzde 35’ten yüzde 17’ye,
* Orduya yüzde 61’den yüzde 40’a,
* Diyanete yüzde 32’den yüzde 28’e,
* STÖ’lere yüzde 28’ten yüzde 18’e düşmüş bulunuyor.
* Polise yüzde 34 düzeyinde bulunuyor.
* Medyaya, siyasi partilere, belediyelere güven düzeyleri ise yüzde 7 ile yüzde 17 arasında değişiyor.
Özetle halkın güvenebileceği bir kurum yok ortada, dahası her geçen gün daha da sıkıntılı hale geliyor.
Erdoğan’ın kurucu arkadaşları Gül’e, Dengir Mir’e, Davutoğlu’ya, çalıştığı hâkim, savcı, koruma şefleri, okul müdürlerine güvenmemesi mi paradoksal bir durum, yoksa onların Erdoğan’a güvenmemesi mi?
7 Haziran seçimleri pazar günü yapılacak. Partiler birbirine, halk partilere, hükümete, Cumhurbaşkanına, polise, kurumlara güvenmiyor. Yargı denetiminde seçimler yapılacak ancak halk yargıya da güvenmiyor.
İşin daha kötüsü, kurumların güvenli çalışmadığı yerde kurumlara güven telkin edilemeyeceğidir. Güvenilmez kişi ve kurumlara güvenmemek, güvenmekten daha iyi bir yoldur ancak hiçbir şeye güvenmediğimizde güvenilecek dayanaklar aramak da TOTALİTER rejimlere kadar yolu açmaktadır.
Kendi kendimize ve kendi kurumlarımıza güven ortadan kalkınca, Nasrettin Hoca’nın ceviz paylaştırma misali, AGİT’e başvuruyoruz. AGİT-Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve AKPM-Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi 100’ü aşkın gözlemciden oluşan heyet yolluyor, zamanında “ılımlı İslam” ve bölgede iş gördürmek üzere AKP’yi el altından ısıtan kurumların temsilcileri şimdi seçimleri gözleyecek.
AGİT gözlemcileri ile ilgili habere okuyucu yorum yapmış: “Evet; ne kadar çok “göz” olursa iyi olur. Artık kendi gözlerimize güvenmiyoruz ne acı gerçek. Hile yapa yapa bu duruma getirenler utansınlar. (…) Hukuku ayaklar altına alanlar utansın. Siyaseti berbat edenler utansın”.
Türkiye de dünya da daha az güvenilir bir dünya mı oluyor? Çıkışı ise faşist eğilimler, mikro milliyetçilikler, regresyonlar (gericilikler) olacağa benziyor ki bu daha da ağır insani, iktisadi, siyasal faturalar çıkaracağa benziyor.
Assange, Snowden… Batıda da güvenebileceğimiz demokratik bir işleyişin kalmadığına dair on binlerce belge yayımlıyor. AGİT, Sovyetleri dağıtmakta kullanıldı mı? Biz AGİT’e güvenelim mi? Oturduğum bina depreme dayanıklı mı? Sınavda aldığım sonuç dikkate alınacak mı? Ya “TEMSİLİ DEMOKRASİ”… Temsili demokrasinin bile AGİT Gözlemcileri eşliğinde yapılması, onu bile arar duruma düşmek…
Kendimizden uzaklaştıkça bir tür yabancılaşma ve dışsal arayış başlıyor. AGİT yerine seçim güvenliğini keşke bizler sağlayabilseydik. Bölgedeki sorunlara bizler çözüm bulamazsak NATO’ya, AGİT’e ve daha nicesine “LADES” deme noktasına geliyoruz.
Bir ülke düşünün ki başkanı, bakanı ve taifesi eğer savaş suçu işliyorsa, eğer birileri hırsızlık, rüşvet, kayırmacılık yapıyorsa, üniversite araştıramıyor ve konuşamıyor, medya yazamıyor, halk da onu yargılayamıyorsa, kim yargılayacak?
Adana’ya gelen iki AGİT temsilci beni de ziyarete geldi. Meşru sayılabilecek propaganda yolları, yasal olmayan propaganda teknikleri, olası seçim hileleri konusunda biraz konuştuk. Propagandanın ahlaki sınırları nereye kadardır, zor soru. Yine de en azından sandıktan çıkanı düzgün sayacak kadar bazı biçimsel asgariler var.
Seçimler de başkaca araçları elinden alınmış halkın küçük de olsa bir denetim ve yargı verme yoludur, çoğu zaman eleştirsek de, yeterli olmasa da, yine de bir yoldur.
Trafolara zavallı kedilerin düşmemesi, seçimden bol bol milliyetçilik ve dini regresyon çıkmaması, halkı din imanla oynatıp aradan BURJUVAZİNİN SIYIRMAMASI dileğiyle iyi seçimler.
- Köy Enstitüsü farkı, şehre ve geleneğe uymazlığı: Hümanist, yararcı, bütüncül köy rehberi 19 Nisan 2024 04:47
- 31 Mart Yerel Seçimleri: AKP'nin dinci eğitimine karşı bilgi ve özgürleşme talebi 05 Nisan 2024 04:47
- İmtiyaz/kapitülasyon, rantiye veya mütaşerik otoriterlik: Peker, Ağar, Erdoğan, Altınok, Kurum, İmamoğlu… 29 Mart 2024 04:46
- Fütüvvet teşkilatı: Meslek lisesi değil dinci fedailik ocağı 22 Mart 2024 04:57
- AKP ve MEB mesleki eğitimin sırrını çözdü: Fütüvvetnameler ve baş ahilik dönemi 15 Mart 2024 04:43
- Patriyarka ve öğrenci açlığı sorunu: Niteliksiz okullar, meteliksiz veliler, kadınlar, çocuklar 08 Mart 2024 05:05
- Türkiye'de felaketlerin faktörlerinden öte aktörleri kimler? 01 Mart 2024 04:46
- Felaketler çağı ve Türkiye'nin felaketler dönemi 23 Şubat 2024 04:46
- Depremde Hatay’da ölüm sayısı ne kadar? Hatay’a, Adıyaman’a, Malatya’ya resmen ayrımcılık mı yapılıyor? 16 Şubat 2024 04:39
- Afetin, nemacılığın, timokrasinin ‘utp-usta öğreticilik’ hali: 890.920 09 Şubat 2024 04:53
- Deprem ve ülke yönetimi: Mütaşerik yönetimin ağır sonuçları 02 Şubat 2024 04:48
- "Karakter eğitimi" nedir: MEB, Bakan Tekin 1.3 milyon işçi çocuğu unuttu, "Çocukları bari tatilde çalıştırmayın" 26 Ocak 2024 04:45